06 Mayıs 2024
  • İstanbul18°C
  • Ankara16°C

NAMIK AÇIKGÖZ'DEN : FETHETTİĞİMİZ KELİMELER

Türk­çe, en faz­la Sel­çuk­lu ve Os­man­lı dö­ne­min­de baş­ka dil­ler­le ke­li­me alış-ve­ri­şin­de bu­lun­muş­tur. Bel­ki da­ha ön­ce Çin­cey­le de ay­nı du­rum ya­şan­mış­tır ama ma­ale­sef eli­miz­de­ki ve­ri­ler çok az.

Namık Açıkgöz'den : Fethettiğimiz Kelimeler

28 Mart 2015 Cumartesi 14:16

Türk­çe, en faz­la Sel­çuk­lu ve Os­man­lı dö­ne­min­de baş­ka dil­ler­le ke­li­me alış-ve­ri­şin­de bu­lun­muş­tur. Bel­ki da­ha ön­ce Çin­cey­le de ay­nı du­rum ya­şan­mış­tır ama ma­ale­sef eli­miz­de­ki ve­ri­ler çok az. Sel­çuk­lu ve Os­man­lı dö­nem­le­rin­de, Fars­ça ve Arap­ça ile olan iliş­ki­le­ri­miz, kar­şı­lık­lı ola­rak bir­bi­ri­mi­ze pek çok ke­li­me, ya­ni kav­ram ver­me­mi­ze yol aç­mış­tır.  Da­ha son­ra­la­rı, Yu­nan­ca, Sırp­ça, Ar­na­vut­ça, Boş­nak­ça, Er­me­ni­ce ve ta­a İs­veç­çe­’ye ka­dar ke­li­me ver­me­miz ve ta­bi­i ki al­ma­mız söz ko­nu­su­dur. 

Hep söy­le­nir; dil­ler bir­bi­rin­den ke­li­me de­ğil, kav­ram alır­lar. Bir dil­de olup di­ğer dil­de ol­ma­yan kav­ram, bir ke­li­mey­le gi­rer di­ğer mil­le­tin di­li­ne ve bu da kö­tü bir şey de­ğil­dir. Tıp­kı, buz­do­la­bı­nın bü­tün in­san­lı­ğın ma­lı ol­ma­sı gi­bi, in­san­lı­ğın üret­ti­ği her ke­li­me de in­san­lı­ğın or­tak ma­lı­dır.

Her dil, bir baş­ka dil­den al­dı­ğı ke­li­me­yi, ken­di ses ve ya­pı özel­lik­le­ri­ne gö­re de­ğiş­ti­re­rek alır. Ben bu­na “ke­li­me feth et­me­k” di­yo­rum iş­te.  Her dil, baş­ka dil­ler­den ke­li­me feth eder ama Sel­çuk­lu ve Os­man­lı dö­ne­min­de, Türk­ler, im­per­yal bir viz­yon ser­gi­le­ye­rek, bir  “me­de­ni­yet di­li­” te­sis et­miş­ler ve uzak ya­kın bü­tün dil­ler­den, çe­kin­me­den ke­li­me al­mış­lar­dır. El­bet­te ke­li­me alır­ken o ke­li­me­de ses de­ği­şik­lik­le­ri ya­pa­rak Türk­çe ses özel­lik­le­ri­ne uy­dur­muş­lar­dır. Me­se­la Fars­ça “bâr-gîr: yük tu­tan, ta­şı­ya­n” de­mek olan ke­li­me, baş­ta di­li­mi­ze “bâr-gî­r” im­la­sıy­la gir­miş­se de, za­man­la di­li­miz onu “bey­gi­r” şek­li­ne dö­nüş­tür­müş­tür.

İlk ba­kış­ta şüp­he bu­rak­ma­ya­cak ka­dar Türk­çe gi­bi gö­rü­nen “çey­rek, çar­dak, çar­şı­” gi­bi ke­li­me­le­rin as­lı Fars­ça­’dır. “Çey­re­k” ke­li­me­si Fars­ça “çe­hâr-yek: dört­te bi­r” ke­li­me­sin­den, “çar­da­k” ke­li­me­si “çe­hâr-tâk: dört ke­me­r” ke­li­me­sin­den, “çar­şı­” ise “çe­hâr-sûy: dört yö­n” ke­li­me­sin­den gel­mek­te­dir. 

Ör­nek­le­ri­miz hep “dör­t”­lü ol­du; baş­ka ör­nek­ler de ve­re­lim.

Devamı için: http://www.gazetevahdet.com/fethettigimiz-kelimeler-1517yy.htm

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.