- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
07 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara12°C
- İzmir16°C
- Konya10°C
- Sakarya14°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep18°C
NAMIK AÇIKGÖZ'DEN: FİLOZOFİ ÜNİVERSİTELERİ
YÖK her ne kadar büyük bir heyecanla yeni bir kanun hazırlığına girmiş ve teklifleri kamuoyuyla paylaşmışsa da, eskinin zihniyet yapısını yansıtmaktan öte bir şey ifade etmeyen tekliflerle karşılaşınca, hayal kırıklığına uğramadık desem yalan olur.

Ya öğrenciler?...
Bu üniversitelere, “çoktan seçmeli sistem” tipi “homo-testus” çocukları değil, özel mülakatla öğrenci alınmalı ve bu üniversitelere gelecek endişesi taşımayan, sadece düşünmeyi ve üretmeyi ilke edinmiş öğrenciler alınmalı. Tabii, binlerce değil… belki iyi niyetli bir tespitle birkaç yüz öğrenci alınmalı. Hatta ben olsam taa baştan, “Gelecek garantisi için değil, sadece düşünmek için gelen gelsin!...” diye ilan ederim ki abur-cubur öğrenci de gelmesin.
“Hocam, o kadar yatırım birkaç yüz genç için yapılır mı?” diye soracaklar vardır. Bunlar, her şeyi sayısal olarak gören ve Antoine de Exupery'nin Küçük Prens'te eleştirdiği insan tipine girdiği için, cevap vermeye bile değmez. Çünkü bu tür insanlar, özel yatırım yapılmadığı için, yüz binlerin içinde heba olup giden değerlerin farkında değildirler. O yüzden, yazıdaki karakter hakkımızı bu tür insanlar için harcamayalım.
Filozofi üniversiteleri, esnek ve özgür üniversiteler olmalı. Mevcut müfredat anlayışı ve sistem, bu üniversitelerin semtine uğratılmamalı. Akademik yöneticileri, kendilerini aşmış, bilgiden başka hiçbir şeyi hedeflemeyen akademisyenlerden oluşmalı. Orada, rektörlük, dekanlık, bölüm başkanlığı kavgaları olmamalı. Yani, mahviyetkar kadrolar görev almalı.
Bu üniversiteler, “Kaç” sorusunun değil, “Ne” sorusunun sorulduğu üniversiteler olmalı. Yani, nicelik değil, nitelik peşinde koşan üniversite olmalı bunlar.
Başta “üç büyük şehir” dedim. Bu üç büyük şehir, İstanbul, Ankara ve Konya olmalı. İstanbul'da “Cemil Meriç Filozofi Üniversitesi”, Ankara'da“Hacı Bayram Filozofi Üniversitesi”, Konya'da da “Mevlana Filozofi Üniversitesi” adlarıyla kurulmalı bu üniversiteler.
Aşağılık kompleksinden bir türlü kurtulamayanlar ve bir şey yapmak için iz arayıp iz açmak için uğraşmayanlar, “Bunun dünyada örneği var mı?” diye soracak. Biliyorum var böyleleri ve sayıları da çok. (Ben bilmez miyim malımı?...)
Hadi!… Gelin!... Yeni bir iz açalım… Çünkü Türkiye'nin fikrî ve irfanî kurtuluşu bu izden geçer.
08.10.2012 Yeni Akit
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.