- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul18°C▼
- Ankara18°C
- İzmir19°C
- Konya17°C
- Sakarya16°C
- Şanlıurfa24°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep21°C
NAMIK AÇIKGÖZ'DEN : KÖKLÜ ÜNİVERSİTELER VE TRÖSTLER Mİ, DEĞİŞİM Mİ?
Bazı üniversiteler, eskisi kadar olmasa da bol gürültülü son seçimlerini yaptılar. Haziran ayının ikinci haftası yapılan seçimlerle sonraki 4 yılın rektörleri belirlenme safhasında.

Geçenlerde de yazmıştık… 1992'de bu seçim sistemi yasalaşırken, 6 aday belirleme esasını güdüyordu. YÖK'e 6 aday ismi bildirmekten öte bir işe yaramayacaktı yapılan seçim. YÖK, 6 adayın aldığı oyları sıfırlayacak ve bu 6 adaydan üçünü Cumhurbaşkanlığına sunacaktı. Cumhurbaşkanı da, YÖK'ün sıralamasını sıfırlayıp, 3 adaydan birini rektör olarak atayacaktı. Ama ne yazık ki, her şeyi ancak indirgeyerek anlayan bir toplum olduğumuz için, üniversitelerde yapılan sözde seçimlerde alınan oyları kutsadık ve kadrolaşan veya mavi boncuk dağıtanların oyları, Ankara'nın da görüşünü bulandırdı.
21. yüzyıl üniversiteleri, oy sayısı yerine “değişimi okuma” ve “değişime adapte olma” zihniyetinin ön plana çıktığı üniversiteler olmalıdır.
“Köklü üniversitelerin yapısına müdahaleci olmamak” mantığını, geçtiğimiz yıllarda da gördük; şimdi de görüyoruz… Bu, değişim zihniyetinin önündeki en büyük engeldir. Bizler, “köklülük”e bakacak olsaydık, 90 yıldır kökleşen partizan cumhuriyetçilere teslim olur, etliye sütlüye karışmadan rahat hayatımızı yaşardık. “Türkiye'de bir şeyler değişsin.” diye yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz, oy veriyoruz. Ankara, bunu okuyamaz ve değişim isteyenleri sadece sayı olarak görmeye kalkarsa, yanlış yapar ve kitlelerin desteğini kaybeder.
“Köklü üniversiteler”de kök salan ve en ufak bir konjonktürel değişimde hemen mevzi değiştirebilecek olanlardan yana kullanılacak bir tercih, değişime ümit bağlayanları küstürecek ve bunun siyasal yansıması da olacaktır.
***
YÖK, 15 Haziran günü yapılan rektör adayı belirleme seçimlerini değerlendirdi. Bazı üniversitelerde, alınan oylara göre bir sıralama yapılmadığı ortadadır. Mesela Fırat Üniversitesinde ilk sırada yer alan aday, 3. sıraya, Akdeniz Üniversitesinde ilk sırada yer alan aday 2. sıraya kaydırılabilmiştir. 2009'da İstanbul Üniversitesi rektörlüğüne atanan Yunus Söylet de 2. sırada olmasına rağmen atanmıştı. Demek ki bazı durumlarda, YÖK'e gönderilen 6 ismin, üniversitelerinde aldıkları oylar sıfırlanmıştır. Kanunun ruhuna göre de doğru olan budur.
“Menfaatlerini, statükocuların emelleriyle tevhid eden iktidar mensupları” varsa, durum, daha da vahim demektir. İktidar, sahilleri kaybetmesinin sebeplerinden biri olarak, buradaki üniversitelerin değişime direnmeleri olduğunu veya yeni dünyayı okuyamamaları olduğunu görmedikçe, sahili kaybetmeye mahkûmdur.
Bugüne kadar menfaatlerini ve emellerini partizan cumhuriyetçilerle tevhid etmiş üniversiteler, Türkiye'deki problemlerde çıban başı olmuşlardır. Son 10 yıldır, bu durumun değişeceğini ümit ediyor ve bunun için de çalışıyorduk ama yıllardır kökleşmiş kadrolarıyla değişime direnenlerin oyları daha çok olduğundan ve bunun da Ankara'yı yönlendirmesinden dolayı, gittikçe ümitsizliğe düşüyoruz.
***
10 Şubat 2008 günü Boyut Haber'de yazdığım “Merkez-Taşra Çatışması ve Üniversiteler” başlıklı yazımda, “Üniversitelere Özgürlük” bildirisine ve bir de bu bildiriye karşı düzenlenen imza kampanyasına imza atan öğretim üyesi sayılarını karşılaştıran bir değerlendirme yapmıştım. Bu karşılaştırmadan “tek fikirli üniversiteler” ve “çok fikirli üniversiteler” kavramı çıkmıştı ve “tek fikirli üniversiteler”in “köklü üniversite” denen üniversiteler olduğu görülmüştü. Yani, “çok fikirli üniversiteler”de, nisbeten dengeli bir dağılım olurken, “tek fikirli üniversiteler”de, özgürlük bildirisine imza atanların sayısı oldukça düşük; öbür taraftan, bu bildiriye karşı olanların sayısı bir hayli fazlaydı. “Köklü” denilen “Tek fikirli üniversiteler” deki dağılım şöyleydi:
Özgürlüklere Evet Özgürlüklere Hayır
İstanbul Üniv. 72 220
Ankara Üniv. 51 173
Hacettepe Üniv. 17 196
Ege Üniv. 16 311
ODTÜ 12 77
İTÜ 10 141
Bu tabloya bakarsak, teslimiyet bayrağını çekmemek için hiçbir sebep yok. “Köklü üniversiteler”e kök salanlar, malı çoktaaan götürmüşler. Tabloya göre, biz ölmüşüz de üzerimize toprak atan yokmuş meğer. Makasın en fazla açıldığı Ege Üniversitesine dikkat eder misiniz lütfen? 16 özgürlükçü imza, 311 özgürlük muhalifi imza. Bu durumda, Ege Üniversitesi “kökleşmiş”lere mi teslim edilecek, değişimci özgürlükçülere mi? Sayıya bakarsak “kökleşmişler”e teslim edilecek demektir. Böyle bir tavır, düpedüz teslimiyetçilik demektir. Biz bu yola teslim olmak için değil, değişimi her kurumun damarlarına kadar işletmek için çıkmıştık hani?...
***
Şimdi, YÖK sıralamasında, değiştirilen Fırat ve Akdeniz Üniversitelerindeki durumla, mesela Ege Üniversitesindeki “listeye dokunmama”yı karşılaştırabilirsiniz. Ege Üniversitesindeki değişim talebini desteklemeyenler, İzmir'deki değişimin peşinde koşmasınlar. Nasıl olsa, İzmir genelinde statükocuların oyu fazla.
Eveeet…
Üniversitelerde “kökleşmiş tröstler”e teslim olunup teslimiyetçi bir politika mı izlenecek; yoksa köklü ve radikal bir değişim mi hedeflenecek?
Sayın Cumhurbaşkanımız, rektörlük topuna girerken, bu pozisyonu da göz önünde bulundurursa, değişimin önünü açarak büyük bir sempati toplar.
02.07.2012 Habervaktim- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.