- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
06 Kasım 2025- İstanbul18°C▼
- Ankara18°C
- İzmir22°C
- Konya21°C
- Sakarya19°C
- Şanlıurfa26°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep23°C
NAMIK AÇIKGÖZ'DEN: MEDENİYET MİLLİYETÇİLİĞİ
1960-1970’lerde “milliyetçilik” dendiğinde, bu milletin bütün değerlerini içine alan bir ifade olurdu. Bunda İslam öncesi, Selçuklu ve Osmanlı’nın ürettiği bütün değerler bir arada yer alırdı. 9.

Müzikte de durum aynıdır. Bugün dinlediğimiz her tür müziğin arka planında sadece Orta Asya müziği yoktur. Geçtiğimiz bütün topraklardaki sesleri fethetmişizdir ve onların hepsinden yepyeni bir terkip meydana getirmişizdir.
Milliyetçilik, bir milletin değerlerine sahip çıkmaksa, dilde, dinde, mimarîde, musikide, edebiyatta, gelenek ve görenekte, kılık-kıyafette ve inançlarda her ne üretildiyse, bunlara sahip çıkmaktır. Milliyetçilik, sadece bunlara sahip çıkmak değil, bunların tekrar tekrar yoğurulup yeniden üretilmesi ve böylece insanlık sofrasına özgün medeniyet eserleriyle katkıda bulunmaktır.
1960-1970’lerde “millî” veya “milliyetçi” dendiğinde bunlar anlaşılırdı ve “millîci”ler bu değerler için savaş verirlerdi. O yıllarda yetişen “milliyetçiler” veya “millî”ciler, devletin dayattığı resmî milliyetçiliğe; yani Kemalizm soslu milliyetçiliğe karşı mücadele ederlerdi. Bu milletin “medeniyet kurma” iradesinin belirgin vasfı olan manevî değerlere sâdık olurlardı. “Süleymaniye, Selimiye, Itrî, Fuzulî, Karacaoğlan” dendi miydi, hepsinin tüyleri ürperir, ayranı kabarırdı. Çünkü bilirlerdi ki, mirasçısı oldukları medeniyet, işi lafta bırakmayıp bu eser ve şahıslarla bir “fiilî milliyetçilik” dönemi yaşamışlardı. Mâzide olan âtîde niye olmasındı?..
Son 10-15 yılda, eskiden “medeniyet milliyetçiliği” yapanların, zihniyet dümenlerini “ulusalcılık”a kırdıklarını gözlüyoruz. En keskin milliyetçilerin söylem ve eylemleriyle partizan cumhuriyetçilerin söylem ve eylemleri arasında hiçbir fark yok artık. Milliyetçi zihniyet, ileriye doğru evrileceği yerde, geriledi. Yani “partizan milliyetçiler”de tekakkî değil, bir tereddî söz konusu.
Kazananlar “terakkî” geçirenlerdir; yani “medeniyet milliyetçiliği”ni savunanlardır. Milliyetçiliği “etnisite”ye dönüştürüp “medeniyet milliyetçiliği”nden uzaklaşanlar, kaybedeceklerdir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.