- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
09 Kasım 2025- İstanbul21°C▼
- Ankara16°C
- İzmir20°C
- Konya18°C
- Sakarya21°C
- Şanlıurfa25°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep22°C
NASUHİ GÜNGÖR'DEN: SURİYE BİZE NE SÖYLÜYOR?
Suriye’nin nasıl bir uluslararası hesaplaşma alanı olduğunu sıkça dile getirmeye çalıştım. Herhalde son günlerde ortaya çıkan gelişmeler, bu tezi daha da güçlendiriyor. İsterseniz son birkaç günü başlıklar halinde hatırlayalım.

Yakın bir tarihe kadar eşi görülmemiş bir azgınlıkla Türkiye’nin bir an önce Suriye’ye müdahalesini savunanlar bile, şimdi ‘Ankara daha temkinli olmalı’ çizgisine gelmiş durumda.
Model değil, tecrübe
Kuşkusuz Türkiye’nin AK Parti iktidarlarıyla ve Tayyip Erdoğan’ın liderliği altında, genel anlamda İslam dünyasında, daha özelde Arap dünyasında ciddi bir itibarı var. Bu itibar sanıldığı gibi sadece popüler algılardan oluşmuyor. Pek çok ülkede AK Parti iktidarıyla ortaya çıkan değişim süreci muazzam bir dikkatle takip ediliyor.
Türkiye’de resmi anlamda hiçbir siyasi aktör şu ana kadar ‘model’ sözünü kullanmadı, doğrusunu söylemek gerekirse iyi de yaptı. Zira siyasi anlamda tecrübenizin dikkate alınmasıyla ‘model’ olmak arasında fersah fersah fark var.
Şu sıralarda Türkiye’de pek çok uluslararası toplantı gerçekleşiyor ve bunların önemli bir bölümü ‘Arap Baharı’ üzerine. Bu zeminlerde ortaya çıkan tepkilerden anlıyoruz ki ‘model’ gibi yaklaşımlar, bırakın sıcak kabul görmeyi, aksine tepki topluyor.
Sahici ve kalıcı olabilmek
Hiç kimsenin Türkiye’nin müthiş enerjisine, her geçen gün yükselen demokratik tecrübesine ve bunların oluşturduğu dönüştürücü güce itirazı yok. Kim ne derse desin, bu önemli ölçüde Türkiye’nin kendi dinamiklerinin eseri olan bir başarı.
Ancak bunu doğru tarif etmek, sınırlarını da abartmadan ortaya koymak gerekiyor. Daha ‘ümmet’ kavramını doğru yazmaktan aciz bir medyayla, bölgesinde olup bitene ilgi gösterme konusunda ısrarla ve inatla direnen zayıf/kırılgan bir entelektüel algıyla, neresinden tutsanız elinizde kalan bir okur-yazar kesimle ne yapıp yapamayacağınızı doğru tarif etmek zorundasınız.
Hızlı başlayıp yolun ortasında sağa sola bakıp durmak gibi kötü bir alışkanlığımız var. ‘Türk gibi başlayıp İngiliz gibi bitirmek’ mealindeki sözlere konu olan tarzımızı koruyoruz ne yazık ki.
Oysa bu coğrafyada olup biteni kendi lehimizde yorumlamak, sorunlarını içeriden dışarıya doğru okuyan bir yaklaşımı sahici kılabilmek için daha sabırlı, kalıcı ve derinlikli yaklaşımlara ihtiyacımız var.
Ancak bunu yapabilirsek sert ve hızlı savrulmalar yaşamadan yola devam edebiliriz. Suriye örneği gerçekten bize çok şey söylemiş olmalı şu ana kadar.
08.12.2011 Star
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.