08 Kasım 2025
  • İstanbul15°C
  • Ankara10°C
  • İzmir15°C
  • Konya11°C
  • Sakarya12°C
  • Şanlıurfa19°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep12°C

NASUHİ GÜNGÖR'DEN : TARİH, TECRÜBE VE ADALET

Coğrafyamızın sadece sahip olduğu enerji kaynakları nedeniyle uluslararası sistem nezdinde ilgi gördüğünü düşünüyorsak, ciddi bir yanılgı içindeyiz demektir.

Nasuhi Güngör'den : Tarih, tecrübe ve adalet

Arap Baharı ya da devrimleri adı altında devam eden sürecin, böyle bir okumayla değerlendirilmesi kuşkusuz büyük önem taşıyor. Esasen bu süreç bir bakıma şu sorunun cevabını arıyor: İslam dünyası diye adlandırılan geniş alanın, küreselleşme sürecine katılımı/uyumu nasıl sağlanacak?

Bu soruya cevap vermek adına, sizin kendi ‘küresel değerler’inizi üretme iddianız, ya da çok daha vahim bir savruluşla sömürge dönemin ‘ulusalcı’ kalıplarından medet ummanız veya son dönemdeki cılız çıkışlarla tartışılan İslamcı sosyalizm’ arayışları, küreselleşme girdabındaki yolculuğunuzu değiştirmiyor.

Sizin adalet ve haysiyet mücadeleniz ne kadar kutsalsa, onların bu mücadeleyi kendi kalıplarına dökme çabası da o denli tehlikeli.

Aslolan hayat tarzınızın bu girdaba uyum sağlaması, ‘kaos’u benimsemesi, onsuz yaşayamayacağını düşünmesi, hatta onunla birlikte yaşamak için kendi geleneğine savaş açmasıdır.

***

Gerek Arap baharı sürecinde, gerekse az önce tanımladığımız çatışmanın asırlık hikayesinde en bilinemeyen ya da öngörülemeyen alan, İslam’ın kendi dinamikleriyle bu sürece cevap üretmesidir. İşte tam da bu nedenledir ki, Türkiye’de, Mısır’da ya da bir başka tecrübede, Müslümanların kendi başına bırakılamayacak ölçüde ciddi bir ‘tehdit’ ya da ‘mesele’ olarak görülmesi şaşırtıcı değildir.

En kötüsü de şu: Sizin yaşadığınız bunca tecrübe, çektiğiniz acı ve yıkıntılar, kimilerinin umarsızca aynı koridordan bir kez daha geçme hevesini kırmıyor. Aksine bir büyük iştahla aynı delikten bir kez daha ısırılmak üzere koşuyorlar. Şu sıralar kendi kimlik hakları (!) ve de halkları ( ! )için mücadele eden kardeşlerimizin, giderek genişleyen bir çemberde aynı tuzağa gönüllü olarak düşmesini kastediyorum elbette.

Kardeşin kardeş üzerine ‘canlı bomba’ olara sürüldüğü günlerde başka bir şey yazmak gelmedi içimden. Biraz yüz yıllık geçmişi hatırlamaya/hatırlatmaya çalıştım.

Ne hoş söylemişti sevgili Abdurrahman Arslan: ‘Biz tarihi tecrübemiz gereği, güzelliğin ve adaletin yurdu olmak zorundayız.’

28.05.2012 Star
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.