- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
07 Kasım 2025- İstanbul17°C▼
- Ankara14°C
- İzmir17°C
- Konya12°C
- Sakarya16°C
- Şanlıurfa18°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep17°C
NEDİM ODABAŞ'TAN: ARABESK KÜLTÜRÜ
Bundan aylar önce CNN Türk ekranlarında Enver Aysever’in sunduğu Aykırı Sorular programına katılan Fazıl Say, “Arabesk sevmek vatan hainliğidir” mealinde bir değerlendirme yapmıştı.

Zaten acılı arabesk ve “damar şarkılar” olarak tarif edilen müzik türünün en zirve temsilcisi Gürses’ti. Bu sebeple yıllarca müzik otoritelerince ve müziği biraz da keyif olarak algılayan dinleyicilerce kabul görmeyen bir isim olarak dikkat çekti. Herkesin burun kıvırdığı, istihza ettiği şarkılara “legal” tınılar bulamayan Gürses, bu sebeple son dönemde pop ve rock tarzındaki eserleri seslendirerek farklı olmayı denedi.
Ama kabul etmeliyiz ki, “Acılı arabesk” ve “damar şarkılar” Müslüm Gürses’in vefatından sonra tamamen yetim kalmıştır. Ve bu ülkenin müzik gerçeğindeki arabesk kültüründe bir dönem kapanmıştır.
Arabeskin isim babası olan Orhan Gencebay ise müzikal yolculuğuna devam ediyor. Gencebay ile Gürses arasındaki en önemli fark, Gencebay’ın “besteci” kimliğinin ön plana çıkması ve müzikal anlamda hemen her noktada farklı eserleri yapabilmesiydi.
Sosyolojik bazda arabesk kültürü hiçbir zaman yok olmayacak…
Belki isimler değişecek, belki tarzlar değişecek, ama sosyolojik kırılmalar hep var olacak.
06.03.2013 Milli Gazete
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.