- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
03 Kasım 2025- İstanbul17°C▼
- Ankara15°C
- İzmir18°C
- Konya16°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa21°C
- Trabzon14°C
- Gaziantep19°C
NEY, BİR AYİNİN SESİ, İNSAN-I KÂMİLİN SEMBOLÜDÜR
Neyzen Süleyman Erguner, ney üfleme ile insanın kemâlâtı arasındaki ilişki ve merhum dedesi Süleyman Erguner ve babası Ulvi Ergüner hakkında Salih Ağbalık'ın sorularını cevapladı.

13 Ocak 2015 Salı 15:02
Neyzen Doç. Dr. Süleyman Erguner Beyefendi’yle ney'in manevi dünyasına dair röportajımızda sanat abidesi merhum dedesi Süleyman Erguner’in, merhum babası Ulvi Erguner’in hayatlarına ve ney'in tarihine dair konuştuk. Ney'in mübarek tarihi içinde insan-ı kâmil olunduğunu fark ettik.
Ney sakin mekânların feryadıdır ve bilhassa mevlevihanelerin. Ney'i günümüz koşullarında değerlendirdiğimizde gelenekle arasındaki bağı nasıl değerlendirirsiniz?
Evet, aslında mekânla birlikte ahenk konusudur; her ne kadar sadanın ona uygun bir mekânda feryadı orada bulunanları sarar ve manevi etkisi altına alırsa da Ney’in feryadı gönüllerin feryadıdır, vatanından ayrılanların üzüntüsünün feryadıdır. Tabii, ney'in müzik aleti olarak kültür tarihimizde Orta Asya’ya kadar olan süreçte var olduğunu; Hz. Peygamber (SAV) zamanında ney'in meclislerde üflendiğini, Resul Aleyhisselamın ney ve bendir dinlediğini aktaran kaynaklar var. Hz. Mevlâna’nın Mesnevi'sine “Dinle Ney’den” diye başlaması bu tarihi akışın neticesidir. Mevlâna’nın meclislerinde ney üflenmesi, gazeller eşliğinde ney üflenmesi ve sema edilmesi, Mevlana’nın gazel söyleyerek sema etmesi, ney'in Mevlevi tarikatında ön planda olmasını sağlamıştır. Öyle ki ney ve sema bir olmuştur. Ney’in feryadı, insan-ı kâmilin feryadıdır. Ben bu feryadın üzüntü ifade etmesinin yanında; sevgilisine kavuşan insanın, gülüne kavuşan bülbülün, Allah’a kavuşma heyecanında olan insan-ı kâmilin bundan duyduğu neşe ile feryat ettiğini düşünüyorum veya böyle hissediyorum.
Ney'in ait olduğu coğrafya düşünüldüğünde akla ilk gelen Anadolu oluyor. Malumunuzdur ney'i tekkeden, mevlevihaneden bağımsız düşünemeyiz. Ney'i tasavvufi bir enstrüman olarak düşündüğümüzde Hindistan’ın da Anadolu gibi ney'e aşinalığı var mıdır?
Mevlana’dan sonra ney'in var olduğu mekânların başında mevlevihaneler gelmiştir. Konya’da Mevlana Dergâhı’ndan yayılan mevlevihane anlayışı, Afyon, Kütahya, Gelibolu, İstanbul’daki mevlevihanelerle ve Osmanlı İmparatorluğu’nun büyümesiyle kuzeyden güneye, doğudan batıya imparatorluk toprakları içinde zaman içinde 101 mevlevihane açıldı ve başta Mevlevi kültürü, dini ve tasavvufi hayat, diğer bilimsel ve sanatsal konuların işlenmesi bu kültür-ahlak-tasavvuf-sanat-dini eğitim potasındaki değerler, tüm coğrafyada vücud buldu ve kendisini geliştirdi. Kahire, Tebriz, Kırım, Peç mevlevihaneleri, İstanbul ve Anadolu’daki mevlevihanelerle her türlü ilişkiyi sürdürerek faaliyette bulunmuşlardır. Rahmetli hocamız Prof. Dr. Süheyl Ünver, mevlevihaneler için ‘Mevlevi Akademisi’ tabirini kullanırdı.
Ney, sema töreninin nefesidir. Mevlana’nın ve sonraki Mevlevilerin ney'i ‘nây-ı şerîf’ diye ifade etmesi, onların ney'e verdikleri önemi ortaya koymuştur. Böylelikle yegane nefesli enstrüman olarak, daha doğrusu Allah aşkıyla dolu nefeslerle ses veren bir kamış olarak, Anadolu’yu aşarak doğuya, batıya, her yere ulaşmıştır. Neyzen lafzında yer alan ‘zen’ kelimesi doğunun tasavvuf anlayışının kısaca ifade edilmesidir. Hindistan ve Japonya’da ney gibi kamıştan yapılarak ney gibi feryad eden enstrümanlar Doğunun tasavvuf yolunun önemli elemanları olmuştur. Hindistan’ın ney'e ilgi duymasını, orada mesnevi okunmasının sebebi, Müslümanların yıllarca Hindistan’ı yönetmesi, Farsça’nın yaygın olmasıdır. Diğer taraftan, Mevlâna’nın babası sultânü’l-ulemâMuhammed Bahaeddin Veled, Necmeddin-i Kübrâ’nın talebesidir ve dolayısıyla Mevlevilik Kübrevî tarikatıyla ilgilidir ki Nakşibendîliğe çok yakın olmasıyla ve Hindistan’daki yaygınlığıyla bilinmektedir.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/19216/ney-bir-ayinin-sesi-insan-i-kmilin-semboludur.html
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.