- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
NURETTİN TAŞKESEN: İDLİB'DE İNSANLIK DRAMI!
İdlib'de insanlık çok büyük bir imtihanı kaybetmek üzere. Yüz binlerce insan evlerini terk edip sadece canlarını kurtarabilecek güvenli bölgelere doğru kaçmakta.
18 Şubat 2020 Salı 13:08
Bu bir hicret değil tam manasıyla bir tehcir, yani sürgün. Çocuk, kadın, yaşlı hasta demeden bu masum insanlara bu zulmü reva görenlerin, hiçbir sebep ve bahaneleri geçerli değil. Haberlerde dahi seyretmeye tahammül edemediğimiz görüntüler, büyük bir insanlık dramının yaşandığını ve yakın zamanda katliama dönüşeceğinin işaretlerini vermektedir.
Zalim Esed'in arkasında yüzyılların birikmiş hırs ve hesaplarını gerçekleştirmeye çalışanlar, bu zülmün vebalini üstlenmiş durumdalar. Çünkü herkesin açıkça gördüğü gerçek şudur ki, İran ve Rusya olmasaydı Esed ve rejimi çoktan yıkılmıştı. Rusya'nın çok eskilere dayanan Ortadoğu'da kendine müttefik bulma çabaları, Baas rejimlerinin gücü ile günümüze kadar taşındı. Komünizmin çökmesinden sonra Rusya, kaybettiği demir perde ülkeleri yerine Ortadoğu'yu gözüne kestirdi. ABD'nin Irak'ta başlattığı operasyonlar sonunda Rusya'nın bölgedeki faaliyetleri hız kazandı. Suriye iç savaşı ise tam bir miras kavgasına döndü.
Rusya'nın tarihi misyonuna bakıldığında bu yaptığı kışkırtıcılığı bir dereceye kadar anlamak mümkündür. Fakat İran'ın mezhep tarafgirliği ile zulme ortak olması ve akan kanda vebalinin bulunması çok acıdır. Birinci Dünya Savaşından itibaren emperyalistlerin İslam dünyasında uyguladığı program şiddetlenerek devam ediyor. Müslümanları ırk, mezhep, siyaset, hakimiyet, menfaat gibi sebepleri kullanarak birbirine düşürmek, asla birleşmelerine müsaade etmemek, devamlı çatışmaya itmek, en geçerli silah olma özelliğini hâlâ devam ettiriyor.
Bugün kaosun merkezi olan Ortadoğu'yu dört asır idare etmiş olan Osmanlı Devleti, bazı art niyetli kişilerin suçladığı gibi sadece jandarmalık mı yapmıştı? Neredeyse kendisine hiçbir maddi menfaati olmayan bu toprakları neden yüzyıllarca elinde tutmuştu? Batılı sömürgeciler işgal ettikleri ülkelerde kısa zamanda dillerini ve kültürlerini hakim kıldıkları halde, Osmanlı idare ettiği ülkelerde niçin böyle bir yola tevessül etmemişti?
Devamı: http://www.yenisoz.com.tr/idlib-de-insanlik-drami-makale-44775
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.