- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
05 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara5°C
- İzmir15°C
- Konya8°C
- Sakarya11°C
- Şanlıurfa16°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep12°C
OBJEKTİFİM GERÇEĞİ YANSITMALI
1960 yılından bu yanı Türkiye’den Avrupa’ya göçen insanlarımız yaşadıkları ülke koşullarına göre konuştukları Türkçeyi yaşatmaya çalıştılar ve geliştirdikleri Türkçe ile de baştan Edebiyat olmak üzere sanatın her türünde eserler verdiler.

Bu alanlar bana şunu kavrattı. Almanya savaştan sonra savaş öncesi toplumunun yüz yıllarca edindiği kültür ve bilgi birikimine sarıldığını bu birikimleri tekrar Kültür, sanat, edebiyat ve medya arcılığıyla savaşın yıkıntıları arasında derliyor. Bunları çağdaş bir programla ayıklıyor. Bu çalışmaları tekrar toplumunun içindeki çelişkileri, farklılıkları azaltacak, tüm farklı sosyal grupların ortak çıkarlarını saptayarak Sunuyor. Bilimim ışığında yetenekli zanaat adamlarının el becerilerini hızla atölyelere ve atölyeleri de büyük işletme ve fabrikalara dönüştürmeyi programına alıyor. Bunu hızla gerçekleştiriyor. Böylece halkına çağdaş kültür ve tekniğin, modernleşmenin yollarını açıyor.
Kısacası bundan şunu öğrenmiş oldum: Geçmişin kültür birikimlerinden kopan ondan yararlanmasını bilmeyen birey ve toplumlar çağdaş bilimin de önemini yeterince kavrayamazlar. Aklın ve bilimin dışında kalan öğelerin, tabuların şemsiyesine sığınırlar, böylece toplumsal gelişmenin yolu önüne bir set çekerek kendilerini çağdaş bilimden koparırlar, uzaklaştırırlar. Tıpkı topraktan sökülmüş koca çınar ağacı gibi kurumaya ve yok olmaya mahkumlar.
Bu bizim içinden çıktığımız toplumla bağlarımız koparmamayı ve gelip içine yerleştiğimiz topraklarında derinliklerini damarlarımızı uzatmamızı gerektiği inancına vardım.
Bizim için Türkiye’deki sosyal gelişimler, duraklamalar ve sevinçler kadar içinde yaşadığımız bu Avrupa ülkelerinde ki sosyal gelişmeler önemlidir. Bu göçmen toplumların kaderidir. Özünde bu doğru değerlendirilirse olumsuzluk değil tersine büyük yararlar sağlar. Bunu olumluya çevirip halka sunacak olanlarda en az yetkili siyasi güçler kadar kültür, sanat, edebiyat ve medya adamlarının işidir.
Bunun içindir Türkiye’den hemen hemen her kültür, her yazar, her sanat adamı bir yakınını, bir dostunu buluyor bu Avrupa ülkelerine gelip birkaç gün de olsa dolaşıyor. Veya ülkenin kurumlarının olanaklarını haklı olarak kullanmak için zorluyor. Avrupa’ya hangi yolla gelirse gelsin Türkiye’den gelen her yazar sanatçı, kültür adamı anlattıklarıyla bizlere büyük bir katkı sunmuş oluyorlar. Avrupa’nın birkaç kentini dolaşıp gittikten sonrada birkaç günlükte olsa gözlemleri yazıyorlar. Bir ölçüde gözlerimizden kaçan olaylara ışık tutuyorlar.
Peki Almanya’da, Fransa’da kısacası Türkiye dışında yaşayan okuyan yazan bir adam her yıl en az bir kez 5 - 6 haftalığına gidiyor bunlarında dolaşma, görme yazma hakkına sahip değiller mi?
“Hasret, çekilen çile ve Acıları ağırlıkla yurt dışında yazanlar elle alıyor. Bundan edebiyat” olmaz diyor yurdumun yazarlarının büyük çoğunluğu. Ama olsun. Bize yazmayı öğreten, ışıklar içinde yatan ‘Fakir Baykurt’un söylemiyle “Sen inadına inadına yaz. Onların yazdıklarını da okumayı ihmal etme” diyorum kendime.
Bu yurt dışında malzeme günümüzde gelişen elektronik teknik vasıtasıyla hiçte az değil. Üstelik her dil, her kültür bir dünya olduğuna göre buralara birkaç günlüğüne izine gelen ve dönen insanların edindiği bilgiden, malzemeden daha fazlası elimizde var. Elbette birden fazla dil bilmenin, birden fazla ülkede yaşamanın zorlukları var. Tekrar ediyorum yararları da var. Farklı dil bilme, farklı ülke ve kültürleri arasında dolaşmanın verdiği geniş algılama, fantezi savrukluğu gerektirmiyor. Laf ebeliğini de geliştirmez. Geliştirmemesi de gerekir. Bu farklı dil ve kültürlerin birlikte yaşanması bazen kargaşa yaratıyormuş gibi görünse bile ben bunun başta yazın alanı olmak üzere tüm kültür ve sanat alanları için bir avantaj olduğuna inanırım. Daha da önemlisi bu farklılıklar kelimeleri veya boyaların dans etmesiyle birleşir.Bu nedenle ilk başta anlaşılmasa bile var olandan farklı imgelerin yakalandığın ve o acıların, özlemin, çilenin, başarıların sevincinin kendisine has özgürce imgelendiğini görürüz.
Elbette gerek denemelerde, gerekse şiirlerimde, masal ve öykülerimde fotoğraf karelerimde en temel unsur gözlemlerimdir. Çalışma hamurumun mayasını gözlemlerim oluşturur ama farklı dil, kültürlerin eşleşmesinin verdiği zevkin heyecanın ürünü olarak oluşurlar. Ancak nedense gözlemlerimde daima ezilenin, sömürülenin, sürgüne çıkmak zorunda kalanın çektiği açılar, çileler bunların arasında yaşadıkları umudun heyecanı, sevda bu mayanın anne maddesi oluyor. Ben gücünü halktan alan emekçi bir yazın ve sanat adamın çevresindeki acılarla birlikte acı çekmesi araştırmalarını, umutlarını beklentilerini de bu çile, acı ve özlemler içinde araması gerektiğine inanıyorum.
Bunun için ben sürekli Almanya’da, Türkiye’de gittiğim başka ülkelerde varoşları takip eden, yoksulları kareleyen yazın ve sanat adamını izlemeyi yeğliyorum.
Kısacası her yazın adamı, sanat adamı olduğu yerde, kendi gözlemleriyle işe başlar. İşte benimde yaptığım hem içinde doğduğum yetiştiğim Türkiye’nin, Türkçenin, hem de anadilim olan Kürtçenin, hem de Çocuklarımın ve ekmeğimi kazandığım Almanca ve Almanya’nın verdiği olanaklar ölçüsünde gözlemeye edindiklerimi yazmaya çalışıyorum. Kimseyle yarışmadan ve kimseye de burun kıvırmadan.
Bu kitapta özellikle kendilerinden çok şey öğrendiğim, birlikte olduğum usta yazarlarımızdan ve yazar ve sanatçı arkadaşlarım için yazdıklarımın bir kısmını toparladım.”
Molla Demirel’in “İKİ KANALDAN BESLENEN EDEBİYAT – Gerçeği Yansıtmalı Objektifim “ adlı eserini okumak isteyenler aşağıdaki adreslerde edinebilirler.
Gelişim Sanat Kültür Merkezi Yayınları
Haşim İşcan Mahallesi 1304 sk. No 34 Antalya
Radio Kaktus Münster e.V.
Almanya – 14843 Münster, Verspoel 7 – 8
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.