- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU'NDAN: HÜSRAN 1453
Fetih 1453 filmi merakla beklenen bir film oldu. Filmin daha görülmeden merak konusu olmasının nedeni büyük bir savaşı canlandırma konusundaki önemli iddiasıydı.

“Osmanlı’yı olduğundan fazla övemediniz” demiyoruz ancak “fetih ruhunu anlama için olması gereken çabanın bu ellerde olamayacağının acı görüntüsü ortadadır” diyoruz.
Ashab-ı Kiram’ın zorladığı bu kapıların devrin parlayan, atılgan gücü Osmanlı eli ile olmaması, fethe dönüşmemesi mümkün değildi. Entrikalar içinde boğuşan ve boğulan Bizans’ın görüntüde dev ama içinde çürümüş bir kof balon olduğu bir gerçekti. Ama bunu ancak inkılabcc, çığır açabilecek bir bakış açısı görebilirdi. Devrin statik ve klasik anlayışına bir darbe vurup büyük çıkışı yakalayacak bir devrimci ruh lazımdı. Çok zor görünen bu fetihi ancak risk alabilecek bir önderlik yapabilecekti. Ama bu devrimci kişiliğin aynı zamanda önemli bir ilmi eğitimden geçirilmiş edebi bir şahsiyet olduğunu vurgulamadan geçerseniz sadece egosu için işgal peşinde koşan ihtiraslı bir fatih karşınıza çıkabilir. Filmin sadece vitrine hitap ettiği buradan da ortaya çıkıyor. Zira bu kişiliğin ve bu ruhun karşısında durması mümkün olmayan bir çürümüşlüğü yapımcıların öncelikle tasvir etmesi gerekirdi. Bizans’ın yıkılmaya mahkum olduğunu zalimliğin ve zulmün perişanlığını, şaşaalı günlerinden sonraki sadece kuşatma zamanında olmayan genel düşkünlüğü resmedilmeliydi. Nefslerinin peşinde koşanların nasıl bir zavallı son hali yaşadıklarının tasvir edilmemesi filmin ismine yönelik büyük bir gaflettir. Böyle bir idealden bile yoksun olduğu belli olan yapımcıların elinde film dev savaş sahneleri oluşturulabilen ve fakat derme çatma oyuncuları ile ruhsuzluğun ve çapsızlığın apaçık sırıttığı bir film haline gelmiş. Dev sahneler var ama seyircinin hiç birinde tek bir damla gözyaşı yok. Zira filmi çekenler için böyle bir arka plan ve kaygı mevzu bahis olmadığı için seyirciye yansıyan bir heyecan yok. Bizansın önünde duramayacağı bir şehadet aşkı olan askerin tasvir edilebilecek göz yaşartıcı çok enstantaneleri olabilirdi. Ulubatlı Hasan’da tasvir edilebilecek olan şehit olmak için öne atılma ruh hali, ne olduğu belli olmayan, benimsenemeyecek bir vulgarize aktör ile yaşatılmaya çalışılmış ve ne kadar yapmacık olduğu hissedilmiş.
Film üzerine daha çok eleştiri yapılabilir ancak buna gerek yok. Zira “eleştirenler nerede ve niye böyle bir film yapma hayali onlarda yok?” denilince mahzun bir şekilde boynumuzu büküyoruz.. En zengin , en muhteşem vurguların sinema diliyle yapılabileceği bir medeniyetimiz var ve fakat o denli atalet içinde amaçsız ve hedefsizizki en fakir görüntü bizim cenahta. Medeniyet sevdasında olabilen azınlığımız bile top kalesine girerken bakakalan bir kaleci gibi seyretme halinde. Bu tasvirleri oluşturabilmek için dev paralardan önce inatçı bir idealist ruh lazım aslında. Çağrı filmi yıllardır konuşulan ve seyretmeye doyamadığımız bir filmdir. Bu filmin arkasında sadece para değil ne yapacağını bilen ve bir hedefe kilitlenmenin inancı ile zorlukları yenip unutulmaz bir eser ortaya koyan Mustafa Akkad var idi. Onu da Ürdün de maalesef bombalanan bir otelde kendisini islama nispet eden ve fakat bomba atmaktan başka somut bir iş yapmayan El-Kaide öldürdü. Bombaladıkları otelde ölenin Mustafa Akkad olduğunu öğrenip özür açıklaması yapan El Kaide’yi bu özrü kurtarmaz. Zira bu özürden önce onlar yapma yerine yıkmaya talip olmuş ruh halleri ile zaten kaybetmişlerdi. “İslam dünyasına büyük eserler kazandırıp ölmeden önce İstanbul’un fethini çekmek istiyorum” diyen bir nitelikli kişinin katili olmak aslında İslam dünyasından niye “Fetih 1453” çıkamadığının açıklamasıdır. Acıdır ama maalesef gerçektir. Eğer siz yapmayı akletmez, isteyene yol açmaz hatta engellerseniz birileri çıkar şehit olan binlerce askerin kemiklerini sızlatacak çapsızlıklar yapabilir.
22.02.2012 Milat Gaz.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.