30 Nisan 2024
  • İstanbul16°C
  • Ankara18°C

ÖMER FARUK KORKMAZ: “PANDEMİDE TÜRKİYE VATANDAŞLIĞINA TALEP ARTTI”

Ömer Faruk Korkmaz, TYB Ankara Şubesi’nin çevrimiçi olarak düzenlenen “Ramazan Söyleşileri” programına katıldı.

Ömer Faruk Korkmaz: “Pandemide Türkiye Vatandaşlığına Talep Arttı”

21 Mayıs 2020 Perşembe 09:34

19 Mayıs 2020 tarihinde saat 15.00’de başlayan ve TYB Ankara Şube Mali Sekreteri Mehmet Sıddık Yıldırım’ın yönettiği söyleşide konuşan Ömer Faruk Korkmaz, “Pandemi Döneminde Fırsatlar ve Zorluklar” konusunda açıklamalarda bulundu. Korkmaz, yumuşak güç eksenli insani politikalarımızın ve en son pandemi sürecindeki başarımızın ülkemize olan ilgiyi artırdığını söyleyerek, “Gönül coğrafyamızda Türkiye vatandaşı olmak isteyenlerin sayısı arttı” dedi. 

MEDENİYETİMİZİN PANDEMİ TECRÜBESİ VAR

Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın “Doğada hiçbir şey tesadüfi değildir.” sözünü hatırlatarak söyleşisine başlayan Ömer Faruk Korkmaz, “Dünyada olup biten hiçbir şey tesadüfi gerçekleşmiyor. Bu hastalık yeni bir şey değil. İslami literatürde taun olarak bilinen hastalık bugünkü koronovirüsle benzerlik taşıyor.

Tarihte müslümanlar bu tür hastalıklarla karşılaştıkları zaman, o bölgeyi karantinaya alırlar, bölgeye giriş çıkışı engellerlerdi. Bugün de aynı problem sosyal mesafe, filyasyon, bireysel veya toplu karantina ile çözülmeye çalışılıyor. Ancak bugün ulaşım ve iletişim çok daha yaygın olduğu için bu hastalık kısa sürede dünyaya yayıldı. Bir bölgeye hapsetmek ve bitirmek mümkün olmadı. Koronavirüsün çoğaltılmış ve bilinçli olarak dünyaya yayılmış olma ihtimalini de mutlaka dikkate almak lazım. Kapitalizmin sömürü anlayışında bu var. Pandemi sonrası ilaç ve aşı rantını hangi ülke yiyecek, göreceğiz.” dedi.

PANDEMİ AB’NİN GELECEĞİNİ ETKİLEYECEK

Pandemi sonrası dünyada özellikle Avrupa ülkelerinde siyasal değişimler yaşanacağını anlatan Korkmaz, “Avrupa’da hükümetler büyük sarsıntılar yaşayacakar. Hükümetlerde hızlı değişikliklere gidilecek. Muhafazakâr ve milliyetçi unsurlar daha fazla öne çıkacaklar. Avrupa Birliği’nin  bir işe yaramadığını ileri sürecekler.  Pandemi döneminde İtalya ve İspanya’ya sahip çıkılmaması bu tartışmaları tetikleyebilir. Radikal partilerin söylemleri toplumda  karşılık bulabilecek. AB hemen dağılmasa bile ciddi sorgulamalar ve eleştiriler olacaktır. Gelecek on yıllara doğru eleştiriler artacak ve bunun siyasal sonuçları olacak. ABD’nin dünyadaki tüm doktorları ülkesine çağırması,  sağlık malzemeleri ve cihazlarını toplaması gibi bencil davranışları ileride sorgulanacaktır” şeklinde konuştu.

PANDEMİDE TÜRKİYE YILDIZLAŞTI

Türkiye’nin pandemi sürecini hem sağlık boyutuyla hem insani yönüyle en iyi yöneten ülkelerin başında geldiğini belirten Korkmaz, şunları anlattı: “Türkiye hiçbir beklenti içinde olmadan birçok ülkeye sağlık malzemeleri  göndermiştir. Bu insani girişimin uzun vadede politik yansımaları da olacaktır. Öte yandan görmemiz gereken bir başka konu ise küresel ve bölgesel çatışmalarda koronadan daha fazla insan öldüğüdür.  Türkiye insanlar ölmesin diye mücadele ediyor.  Libya’da insanlar ölüyor. Emekli ve başarısız bir general arkasına aldığı güçlerle birlikte kan akıtıyor. Türkiye, BM’nin de tanıdığı  meşru bir hükümeti destekleyerek daha fazla kan akmaması için yoğun bir çaba gösteriyor.”

TÜRKİYE SAĞLIK ÜSSÜ HALİNE GELDİ

Pandemi dönemiyle birlikte bazı mesleklerin ön plana çıkacağını ve modern tıp yanında alternatif çözümlerin de gündeme geleceğini belirten Korkmaz şunları söyledi: “Önümüzdeki dönem özellikle tıp ve sağlık sektöründeki bazı meslekler ön palana çıkacaktır. Modern tıbbın yanında alternatif tıp veya tamamlayıcı çözümler daha fazla konuşulacaktır.

Bundan sonra daha çok hastane açmak yerine toplumun hasta olmamasını sağlayacak stratejiler geliştirmeliyiz. Son günlerde medya kanalıyla ciddi bilinçlendirme oldu. Tabi hastanelerimizin her salgına, her riske karşı hazır olması lazım. Şehir hastaneleri bu anlamda önemli, bu süreçte de iyi işler çıkardılar.

Türkiye sağlık üssü haline gelmiştir. Ortadoğu halkları böyle görüyor. Türkiye’ye gıpta ile bakıyorlar. Bu ülkelerde ortak hastaneler kurabiliriz.”

TARIMA DAHA FAZLA ODAKLANMALIYIZ

Pandemiyle birlikte sağlığın yanında tarım sektörünün de önem kazandığını anlatan Korkmaz, “Bundan sonra tarım ön plana çıkacak. Hayvansal ve tarımsal sorunu olmayan ülkeler bu süreci daha rahat atlatacaktır. Şehirlere çok yatırım yaptık, köyleri ihmal ettik. Araziler birçok yerde boş duruyor. Özellikle hayvancılık alanında ciddi  yatırımlar yapmalıyız. Yoncayı ve samanı ithal eder duruma düşmüşsek bu sıkıntı. Hükümet iyi kararlar alıyor. Ancak bazen bürokratlar bunu hayata geçiremiyor. Sudan’da kullanımı Türkiye’ye tahsis edilen arazileri üretime sokamadık, verimli hale getiremedik. Tarım aletleri konusunda iyiyiz. Kendi üretimini yapan ve satan bir ülkeyiz. Sudan, Çad, Somalili dostlar ‘Elinizdeki ikinci ve üçüncü el tarım araçlarını verin, işbirliği yapalım’ diyorlar. Bu seçenekleri değerlendirmeliyiz” şeklinde gözlemlerini aktardı.

BARIŞ İÇİN D-8 CANLANDIRILMALIDIR

Arap ülkeleriyle yaşanan sıkıntıların D-8 projesinin canlandırılmasıyla aşılabileceğini ifade eden Korkmaz, “D-8, hala ayakta ve sekreteryası İstanbul’da olan bir kuruluştur. Bu önemli bir oluşumdu. Mısırla sorunlarımız var, bu sorunları aşmamız lazım. Körfez ülkeleriyle pürüzler yaşıyoruz. Somali’de bile bu ülkelerle karşı karşıya geliyoruz. D-8 canlandırılır ve bu oluşumun misyonu altında görüşmeler yapılırsa daha barışçıl çözüm bulunabilir.

Türkiye Arap Baharında demokratikleşme vizyonuyla Arap halklarına destek vermiştir. Şu an itibariyle Arap baharı durmuştur. Artık yeniden ülkeler arası  diyaloglar geliştirilmelidir. Mısır ve Suudi Arabistan başta olmak üzere körfez ülkeleriyle de ilişkiler geliştirilmelidir. Bu hedef için D-8 devreye sokulmalıdır. 

Afrika ve Ortadoğu’da herkes Türkiye vatandaşı olmak istiyor. Bu duygunun oluşmasında Türkiye’nin dünyadaki saygınlığının,  kalkınmış, demokratik ülke olmasının, THY, TİKA, Kızılay ve AFAD’ın hizmetlerinin ve son olarak pandemi dönemindeki başarımızın etkili olduğunu düşünüyorum” dedi.

TÜRKİYE’DEN BEKLENTİLER ARTTI

Yeryüzünde Siyonizm var olduğu sürece kapitalizmin sömürü düzeninin devam edeceğini söyleyen Korkmaz, “Yeryüzünde Siyonizm olduğu sürece kapitalizm olacaktır. Yeryüzünde insanları sömürmektir kapitalizmin misyonu.  Bizim medeniyetimizin misyonu ise yardımlaşma, dayanışma, ortak üretim, ortak paylaşımdır.

Afrika’daki çalışmalarımızda birlikte üretelim, birlikte paylaşalım anlayışımız Fransızları rahatsız ediyor.

Somali’de iç savaş vardı. Cumhurbaşkanımızın Somali’ye gelmesiyle birlikte büyük oranda iç savaş sona erdi ve devlet kurumları oluşmaya başladı. Bunun hemen ardından  kapitalist güçler tarafından saldırılar ardı ardına devam etti.

En önemli sömürü aracı karşılıksız para basmaktır. D-8 dünyada yeni bir ekonomik model kurmayı hedefliyordu. Kapitalist sömürü durdurulsun istiyordu. Alternatif bir oluşum yapmanız lazım. ‘Dünya beşten büyüktür’ vizyonumuzun içinin doldurulması için D-8 çok güçlü hale getirilmelidir.

Cumhurbaşkanımız dünyadaki mevcut sistemin içinden konuştuğu için sözleri çok etkili oluyor. Sistemin içerisinden ve BM’nin toplantılarında yaptığı konuşmalar çok ciddi karşılık buluyor. Dünyada herkes ‘Dünya beşten büyüktür’ söylemini konuşmaya başladı. Başta Müslüman topluluklar olmak üzere Balkan ülkeleri, Afrika ve Orta Asya ülkeleri Türkiye’den çok şey bekliyor. Türkiye olarak gündem belirleyen ülke haline geldik. En üst düzeyde bunları gündeme getirmek Türkiye’den beklentileri artırıyor. Bu beklentiler de bize artı sorumluluk yüklüyor. Yemenliler Libya’ya gidiyorsunuz, buraya niye gelmiyorsunuz, diyorlar. İran ve Suudi Arabistanla masaya oturup Yemen’deki iç çatışmayı ancak biz çözebiliriz” dedi.

AİLEYİ GÜÇLENDİRMELİYİZ

Pandemi sonrası Türkiye’nin hem aile hem gençliğe özel bir önem vermesi gerektiğinin altını çizen Korkmaz, “Batıyı suçlamaya gerek yok. Artık büyük oranda Türkiye de Batılılaşmış bir ülkedir. Bundan dolayı Batı’da ortaya çıkan sosyal hastalıkların çoğu Türkiye’de de vardır. Değerler sistemimiz farklı olduğu için ayakta kalabiliyoruz. Bugün bizde de boşanmalar büyük oranda artmıştır. Batı’da yayınlanan  aile filmleri ile bizde yayınlanan aile filmleri aynıdır. Bizde de artık çocuklar ebeveynleriyle bir araya gelemiyorlar.

Yeniden güçlü bir millet olmak için daha çok kendimize bakarak, kanunlarımızı, eğitimimizi, kültürümüzü ona göre geliştirip, geleneksel aile yapımızı güçlendirelim.

Bizim kültürümüzde hoca ile öğrenci diz dize eğitim yapar ve zamanla öğrenci hocayı rol model alır. Ancak zor şartlarda, herkesin okula gidemediği ortamlarda dijital  eğitim önemli. Dijital eğitim teyemmümle abdestse yüz yüze eğitim su ile abdesttir.

Öğretmen sevgi gösterirse rol model olur. Öğretmenini sevmişse bir öğrenci anne-babadan daha etkili olabilir.

Örgün eğitimin yanında dijital eğitimi de iyi kullanmak lazım. Türkiye kendi veri tabanını kullanmalıdır. SİHA’larda olduğu gibi kendi dijital platformlarımız olmalıdır. Bizim değerlerimizin ve kültürümüzün yaşaması, insanlık için bir umut, bir teminattır.

Bizim kültürümüzde aile içi sohbetler çok önemlidir. Ebeveynler çocuklarına vakit ayırsınlar. İyi müslüman, iyi insan olmak için rehberlik yapsınlar. Evde örnek bulamayan çocuklar dışarda arayışa girebilirler. Aileler çocuklarını sevgiyle, tatlı dille, umutla doyursunlar. Aileyi kaybedersek çocuklarımızı kaybederiz, çocukları kaybedersek toplumu kaybederiz” şeklinde konuştu.

AFRİN’DEKİ VARLIĞIMIZ DİYARBAKIR’I RAHATLATTI

Türkiye’nin Suriye krizine katliamların artmasıyla birlikte müdahil olduğunu anlatan Ömer Faruk Korkmaz,  şunları söyledi: “Türkiye başta Suriye’deki gösterilere destek vermedi. Ne zaman Suriye rejimi kendi halkına karşı silah kullanmaya, zulmetmeye başladı o zaman Suriye halkının yanında yer aldı.

Türkiye başından itibaren çok partili sisteme geçilmesini, özgürlüklerin artırılmasını tavsiye etti. Ancak rejim başka ülkelerin yönlendirmesiyle silah kullanmaya başladı. Suriye halkı neredesin Türkiye bize yardımcı ol, çağrısı yapmaya başlayınca Türkiye Esad ile ilişkilerini kesti.

Bu olaylar daha farklı durdurulabilir miydi sorusu sorulabilir.  Ama Hama katliamı tecrübesi bunun mümkün olmadığını göstermiştir.

Türkiye bu süreçte Suriye’ye girerek kendi iç güvenliğini sağlamıştır. Türkiye Afrin’e girdikten sonra Diyarbakır’da, Van’da patlamalar bitti. Bu illerimiz rahata ve huzura kavuştu. Suriye meselesinde İran, Türkiye ve Rusya anahtar ülkedir. Bu ülkeler el ele verirse barışı sağlayabilirler”  görüşünü dile getirdi.

Ömer Faruk Korkmaz, vatandaşların Kadir Gecesi ve bayramını kutlayarak sözlerini tamamladı.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.