- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul16°C▼
- Ankara16°C
- İzmir17°C
- Konya15°C
- Sakarya15°C
- Şanlıurfa24°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep19°C
ÖMER LEKESİZ: GAZZE SOYKIRIMI’NA KARŞI ÇIKMANIN BAŞI VE SONU: VİCDAN

11 Ekim 2025 Cumartesi 13:49
Önceki yazımızda, İberya’daki Müslümanların varlıklarını en ağır şiddetle ortadan kaldırma çabalarını ifade eden Reconquista kavramının, hasredildiği 718-1492 yılları arasındaki devirde değil, ondan çok çok sonra kullanıldığını, öte yandan milel ve nihal eserlerinin sahibi büyüklerimizin -ki bunlardan biri Endülüslü İbn Hazm’dı- aynı bağlamda Katoliklik mezhebine özel bir vurgu yapmadıklarını belirtmiştik.
Bunun anlamı, büyüklerimizin tek isimle Hıristiyanlığı muhatap alarak, kimlerinin isimlerini zikretmelerine rağmen onun mezhep ve tarikatları üstünde durmaya gerek görmeyişleridir. Nitekim bu bağlamda Fahreddin er-Râzî, İtikâdât’ında akide ve amel farklılıklarına çok kısa bir şekilde değinerek Hıristiyanlığın beş büyük fırkasını üç-beş satırla iletivermiştir.
Büyüklerimiz Hıristiyanlık konusundaki bu toptancı tutumlarıyla bize şunu da söylemişlerdir: Hıristiyanlık, şeran ve siyaseten İslam’a muarız, daha açık bir ifadeyle düşmandır. Ondaki mezhep ve tarikatlardan kimilerinin İslam’a yakın görünmelerine akide yönünden değil ancak siyaseten itibar edilebilir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.