09 Kasım 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara12°C
  • İzmir19°C
  • Konya15°C
  • Sakarya19°C
  • Şanlıurfa24°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep20°C

ÖMER LEKESİZ'DEN: MUALLİM NACİ BABANIZI MI ÖLDÜRDÜ?

Şu mahalli idarelerin, ilgili resmi ya da sivil kurumların desteğiyle yapılan kültür-sanat adamlarını anma günlerinin mantığını bir türlü anlayabilmiş değilim.

Ömer Lekesiz'den: Muallim Naci babanızı mı öldürdü?

"Madem böyle" diye başlayınca, Osmanlı Türkçesi'ne, edebiyata ömrünü hasretmiş Muallim Naci, iflah olmaz bir muhalif olarak yaşayan Refik Halit Karay, Kemalizme hiç muhabbet duymamış Abdülhak Şinasi Hisar, has ve samimi bir çelebi olarak yaşamış Asaf Halet Çelebi, din kelimesini kullananların anında mimlendiği bir zamanda din ve sanat ilişkisi üzerine yazılar yazmaktan, çeviriler yapmaktan korkmamış Burhan Toprak, maddiyata, makama, şöhrete itibar etmeksizin sükunet içinde irfan sahiplerinin eserlerini şerh etmiş Ahmet Avni Konuk ve daha niceleri aklıma geliyor da, "peki bunlar sizin babanızı mı öldürdü ki, üç günde bir adlarına anma günü düzenlediğiniz şahıslardan daha mağdur, daha hakları gasbedilmiş oldukları halde sizin malum niyet ve gayretinize muhatap olamıyorlar? şeklinde yeni sorular üreterek, meseleyi çözme konusunda tümüyle aciz kalıyorum.

Muallim Naci'ye (1849-1893) bakalım örneğin:

Fatih'te doğmuştur, asıl adı Ömer'dir. Babasının o yedi yaşındayken vefat etmesi üzerine Varna'daki dayısının yanına geçmiş, orada özel hocalardan Kur'an, Arapça, Farsça ve hüsnühat dersleri alarak hayata hazırlanmıştır.

Daha delikanlılığında "Hulusi" mahlasıyla levhalar yapmakla kalmamış bir de mushaf yazmıştır; hayatı boyunca kullanacağı "Naci" mahlasını Muhayyelat'tan seçecek kadar kadar edebiyata düşkün olduğundan telhis ve aruz dersleri alıp, Fransızca'yı da öğrendikten sonra dört dilli bir genç olarak şiire başlamıştır.

Sait Paşa'nın özel katibi olarak onunla Osmanlı memleketini gezişine, zeka ve yeteneğinin Ahmet Mithat Efendi tarafından keşfine ve ona damat oluşuna ilişkin hikayeleri siz bulup okursunuz; benim asıl söylemek istediğim 1880'li yıllarda şiirleri, eleştirileri, gazete yazıları ve mektuplarıyla edebiyat ve basın dünyasının en renkli simalarından biri olmuş Naci'nin unutturulması, dindarlarla Osmanlı Türkçesi'nin birlikte yoksanması gibi çifte bir etkiyle sağlanmıştır.

Çünkü Naci, müteşerri bir insan olarak Osmanlı Türkçesi'ni ıstıhalat ve lügat çalışmalarıyla parlatan nadir isimlerden birisidir.

Dil ve edebiyat çalışmalarında "Eski de olsa kendi hırkamız, emanet alınan gömlekten daha iyidir" anlayışıyla hareket ettiği için, şimdilerde kimi çok bilmiş akademisyenlerin "iyiydi ama biraz şöyleydi" kabilinden mütereddit cümlelerle çabasını eksiltmeye çalıştıkları Naci, aynı zamanda yeniliği icattan daha fazla önemsediğini, Batı edebiyatından aktarmalar yapılmasının gerekli olduğunu ısrarla söyleyen biridir.

O halde ilimde, sanatta yetkin, eserde velud, yenilik arayışında samimi olduğu halde, salt inancı ve Osmanlı diline hürmeti nedeniyle bilinçli olarak unutturulan Naci'ye, günümüzdeki anma faaliyetlerinde bu akıbete uğratılmışları hatırlatma gayreti içinde olduklarını söyleyenler sahip çıkmayacaklarsa, kim sahip çıkacaktır?

Bu manada, son on yıldır devlet imkanlarını tepe tepe kullanan kimlikleri malum anmacılar tayfası Naci'ye sahip çıkmayı akıllarına getirmediklerine göre ya malum gerekçelerinde ya da samimiyetlerinde bir problem var demektir.

Bunun adı kendi siyasi taraftarlıklarını maddi bir kazanca dönüştürmek için muhalefete mahsus durumları istismar etmek, onu da turistik bir vizyon içinde alttan alta pazarlamak değilse nedir?

Eh artık ben susayım, gerisini Naci söylesin:

"Gönül nasıl alınır dilsitâna anlatamam
Gönül nasıl verilir bî-dilâna anlatamam
Vefa fürûşî-i şûhâneden de müstaribim
Bu ıstırabı o ârâm-ı cana anlatamam
Beyan-ı maksad için yâre tercümanım var
Belâya bak ki anı tercümana anlatamam
Bu fehme, bir de şu erbab-ı vehme bak da acı
Cihanı anlarım amma cihana anlatamam
Atılmışım iki lâ-yüfhemin miyânesine
Zeminine anlatamam, âsümâna anlatamam"

07.01.2012 Yeni Şafak

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.