- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ÖMER YILDIRIM: DÜNYAYI KARIŞTIRMAK
Nizip’in ilk çift minareli camisi karşısındaki parkın kenarından aşağıya doğru inerken parkın güneybatı kısmında yer alan çöp konteynerinden çöpü karıştıran bir yaşlı adam görmüştüm.
06 Şubat 2024 Salı 15:06
Üstü başı temiz, sakallı, üzerinde abası, yetmiş yaşlarında sempatik biriydi. Şaşırmıştım doğrusu. Böyle bir adamın çöpü karıştırmasına anlam verememiştim. Yaklaşıp selam verdim. “Ve aleyküm selam” dedi. “Ne yapıyorsun burada amca” diye üsteledim neden sorduğumu anlamadan. Adam, biraz şaşkınca bana dönüp “Dünyayı karıştırıyorum” dedi. Amca “Bir ihtiyacın varsa yardımcı olabilirim” dedim verdiği cevap üzerine. “Yok, evlat; bizler yardımı sadece Allah’tan bekleriz” deyince daha da şaşırmıştım. İçimde bu adamın sıra dışı biri olduğu kanısı uyanmıştı. “Acaba Hızır olabilir mi?” diye de aklımdan geçmedi değil. Eğer uygun görürse kendisiyle biraz sohbet etmek isteğimi söyledim bu söylemleri üzerine. “Olabilir” ifadesinden sonra “İnsan genelde duymak istediklerini konuşmak ister” dedi çöpten çıkardığı elmayla bir banka oturduk.
“Evet, seni dinliyorum” dedi tatlı bir sesle. O an kitlenmiştim adeta ne konuşacağımı ne soracağımı unutmuştum. Tebessüm etti. Sanki yüzünde güller açmıştı. Gülünce o kadar güzel bir yüzü vardı ki kesin bu, Hızır (as) dedim içimden. “Hızır (as) ölümsüz mü?” diye bir anda bir soru çıktı ağzımdan. Bu soru karşında tebessümü gitmişti. Biraz ciddileşerek “Hiçbir beşer ölümsüz değildir” dedi. “Hızır, ya Yüce Allah’ın mazlum kullarına gönderdiği bir melek ya da yaşadığı dönemde Yüce Allah’ın lütfu ile insanlara yardımcı olan veli bir kuldur.” Cevabı yüreğimi teskin etmişti. İkinci soruyu bekler gibi bir hali vardı. Ve nihayet sordum: “Tarikata girmek şart mıdır?”
Yine tebessüm etti ve bu durum beni biraz sakinleştirmişti. “Bak evlat!” dedi. “Tasavvuf, dünyevileşen Müslümanların tekrar İslam’ı Efendimiz dönemindeki gibi yaşama hareketidir. Böyle başladı ama böyle devam etmedi. İçine doğudan ve batıdan birçok fikir karıştı. Takvayı yaşayayım derken ifrat ve tefrit çizgilerinde gezildi. Gizemden beslendi, gizemle tahakküm (rüya, ilham, gayb haberleri) etmeye başladı. İki ekol oluştu sonra: Cehri Zikir Ehli ve Hafi Zikir Ehli. İlk ehil, nefsini zorlayarak tezkiye etmeye çalıştı; uzlet hayatı, çile çekerek, birçok şeyi nefsine haram kılarak… İkincisi, nefse acı çektirmenin doğru yöntem olmadığını savundu. İkincisi fıtrata daha uygun olduğundan müntesipleri daha çok oldu…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.