22 Ekim 2025
  • İstanbul19°C
  • Ankara15°C
  • İzmir22°C
  • Konya18°C
  • Sakarya16°C
  • Şanlıurfa22°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep18°C

OSCAR VE GLOBAL BEĞENİ ANLAYIŞINDA TUZAKLAR

M. Ali ABAKAY


Bu yazıda "Bu sene hangi sinema eseri OSCAR aldı?" sorusuna cevap vermeyeceğim. Sinema ile doğrudan bir alakamın olduğunu da söylemekten uzağım. Dünyayı kendisine bağlayan ve kendi beğenileriyle insanı yönlendiren anlayış, farkında olmadan kendi endüstrisinin ve insanları kendi anlayışına esir kılmanın yolunu OSCAR ile sağlamlaştırırken, Yedinci Sanat'ı kendisinin etrafında bir rüzgar gülüne çevirmektedir.
Dinamitin mucidi ve bu icadı ile dünyada savaşlarda saha fazla insanın ölümüne sebep olan NOBEL'in ıstırabını hafifletmek için verilen ödüllerinin kime ve nereye gittiği hususu da ayrı bir konu. Dünya barışına hizmet edenlere verilen ödüllerin nasıl bir çerçevede Edebiyat'a verildiği de muamma.
Diğer alanlarda verilen ödüllere baktığımızda  da aynı çarpıklığı görmeden edemiyor, insan. Onların beğenisini kazanan ve amaçlarına hizmet eden ne varsa ödüle layıktır, aslında. Onların beğenisinin dışında kalan ve onları eleştiren her şey, kötüdür.
OSCAR alanlara bakıldığında kopartılan şamata ve meydana gelen curcuna, insanlığa ne kazandırmaktadır ve dahi ne kazandırmıştır? 
Bir dernek işlevinden öte mana taşımayan EUROVİSİON Yarışmaları, oldum olası bizde bir bardak suda fırtınalar kopartmanın adresidir. Öyle bir sunum ve organizasyon ile akıllara birinci olan ülkenin tanıtımı enjekte edilmekte ve kişi, müzik ile tanıtımın ülke için esas olduğu kanaatine kendisini kaptırmaktadır. Bu güne kadar katılımında eksiksiz olduğumuz bu organizasyonda kendi diliyle eser icra etmekten utanan anlayışın, diğer ülkeler arasında çağdaş-asrî olma iddiası havada kalmıştır.
Dünyada hemen hemen her ülkenin Futbol Şampiyonasında birinci olma ideali vardır ve ismine OLİMPİYAT denilen organizasyonla yarıştırıldığı ortamda aklın topla buluşturulması üzerine kurgulanan anlayış, arenalarda ayakta kalmak için öldüren gladyatörlerin çağdaş versiyonunu akla getirir, farklı bakış açısıyla. Dünyada Futbol Hükümranlığı'nı elinde bulunduran anlayış kutsandığında iş bitmekte midir?
Her ülkede yapılan bu şampiyona hazırlıkları dört senede bir başa dönerken, gençlerin şöhrete açılan kapıları aralama için kendilerini hipnotize eden anlayışla donatımı, takımları amatörden profesyonelliğe uzayan çizgide bir disipline bırakmış ve her şey aklın topa harcanması uğruna feda edilmiştir.
Dünya Güzeli seçme yarışmalarında da durum aynısıdır, aslında. Elbette bu hususu açıklama gereği duymuyorum. Fakat bizde "Kim güzel?" mantığı için kafa yorulur, çok yıldızlı otellerde, tatil köylerinde ülkeyi temsile yetenekli genç kızlar eğitimden geçirilir. Amaç ülkeyi tanıtmak ve herkese yaymaktır, aslında.
Bunun yanında Cannes Festivali vardır, bir de. Bu festivalde de sanat diye benimsetmek istedikleri dallarda yaptıkları ortadadır.
Sahi haydi bizi sinemadan anlamayan biri olarak görün de birçok alanda OSCAR denilen çıplak erkek kültü heykeli ile onurlandırdıklarınız sizin çevrenizden değil mi?
Dün Türkiye'ye Nobel verenler, bir şeyleri karıştırmak için İran'a da Oscar hediye ediyor. Yarın bakarsınız Cibuti'ye, Papua Yeni Gine'ye de menfaat kapsamında dünya barışını güçlendirmek  için ödüller verilir.
Şahsen ben sinemaya duyarlılığım, elimin altında yüzlerce film CD'si, DVD'si ile onlarca kitap ve kimi dergilerin özel sayıları.... Hepsi bu, benim zenginliğimin ölçüsü.
Günümüzde insanlığın çektiği acı ortada, sıkıntılar belli. Yedinci Sanat Sinema ile bunu ekrana getirme, sıkıntıların çözümüne deva değil. Olsa olsa güzel biçimde ele aldıkları için oyuncular, yönetmenler ödüllendiriliyor. Aslında kim seyrederse seyretsin, bu güzel bir paylaşım. Hangi bütçeyle çekilmişse beni ilgilendirmez. Bu yapımcılar ne kadar kazanmış ise beni ırgalamaz. Nihayetinde global dünya anlayışında kapitalizmin çarklarından biridir, sinema.
Lakin şu ödüller var ya, karşı çıktığımız ve kendilerinin menfaatiyle çakışan, çakıştırılan yapımlara ödül verenler kim? Bu juride yer alanları kim seçiyor? Bu çark, kimin için dönüyor? Bir türlü bu sorular cevaplanmazken, biz OSCAR alan kişileri konuşup durmaktayız, NOBEL alanların dünya barışına katkılarını konuşmaktayız, vessaire...
Durup düşünmek lazım gelmez mi? Bunca sıkıntı varken şampanya patlatıp, kendince sevinenlerle, biri birini kutsayanları hayranlıkla seyre dalmamız ve onların işaretiyle belirttiklerini seyretmemiz, okumamız, konuşmamız, hissetmemiz, sizce normal, seyrinde devam eden bir durum mu?
Kendimizi bir sorgulamamız gerekmez mi?
Bizde de şiir, sanat, edebiyat, müzik, sinema, futbol olmak üzere bir çok yarışma var ve bu yarışmalar,  çoğunlukla bir farklılık taşımaz. Sahi sorgularken global anlayışın etkilerinden kendimizi bir de soyutlasak....
Ol zaman sağlıklı düşünür ve olanı-biteni anlarız. Yoksa bu yazının yazarı dünyanın Persona Non Grata'sı içinde yer almayı hak etti mi?
05.03.2012
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.