- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
OSMAN AKKUŞAK'TAN: 50. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE YİNE O
sevgili okuyucularım.. eskader edebiyat cemiyetinin teşebbüsüyle bir kısım yazar ve edebiyatçı, mihrimah sultan camii'nde toplanmış, sonra da kabrine giderek büyük muharrir peyami safa'yı anmışlardır..

peyami safa, demokrat partiyi sanvunduğu için 27 mayıs ihtilâli sırasında da afaroz edilmişti.. o zaman da kadri kıymeti bilinmemişti.. hatta o günlerde yazı yazacak gazete bile bulamamıştı.. milliyet, cumhuriyet, hürriyet, vatan, yenisabah, dünya v.s. gibi gazeteler kendisine yer vermekten çekindiler.. bu cerideler, hem peyami safa'nın fikirlerine muhalif oldukları, hem de askeri idareden korktukları için bir numaralı fıkra ustasına sütunlarını açamadılar..
herşeye rağmen milletin direncini temsil eden ve gökhan evliyaoğlu, hami tezkan gibi genç gazetecilerin binbir güçlükle çıkardığı sonhavadis gazetesinde yazılarına devam etti.. halbuki o günlerde millet ekseriyetinin merakla okuduğu kalemler arasında peyami safa, necib fazıl, ali fuad başgil, nureddin topçu, tahsin demiray, ziyad ebüzziya, kadircan kaflı, nizamettin nazif gibi kalemler başta geliyordu..
çok söyledik.. çok tekrarladık.. ama nekadar söylense yeridir.. peyami safa'yı yazı ve üslupta diğer yazarlarımızdan ayıran vasıfların neler olduğunu bir kere daha dile getirmek türkçemize ait gerçeklerin entellektüel beyinlere yerleşmesi için elzem olsa gerektir.. herşeyden önce peyami safa sadece edebiyat dünyasında değil, psikoloji, sosyoloji, tarih ve felsefe sahalarında da bilgi ve kanaat sahibi bir muharrirdir.. insan ve dünya problemleri hakkında sarih kanaatleri olmayan bir münevver kadar değersiz bir nesne olamayacağını düşünürsek peyami bey'in 62 senelik ömrüne sığdırdığı bilgi hamûlesinin hacmini ve cesametini, eserlerinden ve binlerce yazısından anlayabiliriz.. edebiyat, manevi ilimler ve kültür vadilerinde her sahanın uzmanı sayılacak kadar bilgi sahibi olduğuna şahit ve zahib olmaktan, böyle bir zanna malik olmaktan kurtulamazsınız.. ömrü hastalıklarla boğuşarak geçtiği için bir tabib kadar da tıbbî bilgilerle kendi kendini teçhiz etmiş bulunuyordu.. son nefesini vereceği sırada boğazından gelen kanı görünce etrafındakilere "- fena fena.. çok fena!.." dediği malûmdur.. o sözden sonra da zaten ruhunu teslim etmiştir..
*
bu türkçe virtüözünün cümleleri genel olarak kısa ve orta uzunluktadır.. bununla beraber zengin bir fikir kümesini tek bir cümlede anlatmak istediği vakit kurduğu kalıplar çetrefil olmamış, bilakis sarih ve aydınlık bir anlam ifade etmekten hiçbir zaman mahrum kalmamıştır..
cümleleri istanbul türkçesinin tipik özlü nümûnelerinden ibarettir.. kültür dilinin tabirlerini, terimlerini ne kadar bol ve bereketli kullanırsa, konuşma dilinin, istanbul şivesinin kelimelerini ve deyimlerini de o kadar zengin ve geniş bir surette kullanmıştır.. türk ve fransız dillerinin gramerini yazacak kadar kafasında kavram zenginliği ve mantık kuvveti mevcut bulunuyordu..
dilinde olayların akışı, fikirlerin akışı, kelime ve cümlelerin akışı pek rahat cereyan etmiştir.. bundan ötürü olsa gerektir türkçesinde tam bir sarahat vardır.. sarahat bulunduğu için de mânâ akıcılığı mevcuttur.. mânâ ve fikir akıcılığını tamamlayan âhenk ve telâffuz akıcılığı ise; yıllar yılı kulağında vücud bulan fikirle duygu ve ses kaynaşmasından doğmuştur.. kelimeleri, kavramları, isim ve sıfat tamlamalarını nerede kullanabileceğini gayet iyi biliyordu..
türkçesi hiçbirzaman alelâdeliğe düşmemiştir.. yavanlığa düşmemiştir.. hep yüksek seviyede kalmıştır.. fikrin de, siyasetin de, bilginin de yüksek seviyeli olanına tercüman olmuştur..
peyami bey'in yazılarından hergün bir kaç sayfa okuyan, hâttâ yüksek sesle okuyan bir yazar, bir kültür adamı veya bir genç adam birkaç ay sonra dilinin güzelleştiğini farkedecektir..
*
rahmetliyi yadederken şu anda gözlerimin önünde bir hatıram canlandı: 1961 yılının bir haziran günü edirnekapı'ya gelip kendisini ebedi istirahatgahına teslim ettikten sonra; o zaman henüz genç bir doçent olan necmeddin erbakan, pancar motor fabrikası müdürü ahmet çavdaroğlu, inegöllü ali hatipoğlu ve bu satırların yazarı dört kişi, mihrimah sultan camii avlusunda oturup zeytin, peynir, domatesden ibaret öğle yemeğimizi yemiş, hem de üstadla ilgili hatıralarımızı dile getirmiştik..
demek bu mihrimah sultan camii'nin sadece yüce allah'a bir ibadet mekânı olarak değil, aynı zamanda kabristan ziyaretlerinin bir mübarek durağı, bir nefeslenme yeri olmak gibi güzel bir kaderi de vardır..
edebiyatçı ve edebiyat sever arkadaşlarımızın kadirşinaslığına ben de müteşekkirim...
04.07.2011 Yeni Şafak
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.