08 Kasım 2025
  • İstanbul16°C
  • Ankara15°C
  • İzmir16°C
  • Konya14°C
  • Sakarya15°C
  • Şanlıurfa21°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep17°C

OSMAN AKKUŞAK'TAN: HİLMİ OFLAZ.. NÂM ÂDEM

yazarlar birliği'ndeyiz.. yazar diyoruz ya: bu yazar kimdir.. nedir.. evet.. yazar, dünyayı, insanları ve insan hayatını evvelâ tanıyan, sonra da bunları keskin ve etkili ifadelerle yazan adamdır.. yazarın işi budur..

Osman Akkuşak'tan: hilmi oflaz.. nâm âdem

dün de bu cümleden olarak türkiye yazarlar birliği, 1998 yılında bu fânî dünyaya veda eden hilmi oflaz'ı anma toplantısı tertiplemiştir..

hilmi, 1950-2000 devresinde cağaloğlu, sultanahmet, beyazıt, aksaray, çengelköy ve boğaz semtlerinde, inançlı çevrelerin siyaset, edebiyat ve tarihten gelen seslerini temsil etmiştir.. gençlik toplantılarında kültür kıraathanelerinde etrafına topladığı gençlerle inanç, siyaset ve hizmet münakaşaları ve müzakereleri yaparak onların yetişmesine katkı sağlayan popüler bir entellektüeldir..

onun vefâkâr dostu m. niyazi özdemir'in himayesinde, yazarlar birliği'nin ev sahipliğinde tertiplenen yemekli toplantıda hilmi'yi sevenlerin büyük bir kısmı hazır bulundu.. reşad şen, muzaffer doğan, mehmet cangir, selim çoraklı, hüseyin şener, nazım tektaş, mü'min vatansever, ilyas dirin, mü'min çevik, üstün inanç, hüseyin sayıcı ve daha burada hangi birisinin adını sayayım diyerek hayıflanmaktan kendimi alamadığım şahsiyetlerinin isbatıvücud ettiği bu toplantı, merhumun hatırasını tâziz edecek hâtırâların anılmasına vesile oldu..

*

hilmi'ye hazreti ali ve hazreti muaviye ihtilâfını sordukları vakit şöyle derdi: 'hz. ali haklı idi.. hz. muaviye ise haksız değildi..'

rahmetli bu suretle o işin ancak mahkeme–i kübra'da halledilebileceğini îma ederdi..

'ben üstad'ın azad kabul etmez kölesiyim' demeyi adet edinmişti..

1950 li yılların sonuna doğru idi.. birgün necib fazıl bey'le bayazıt kıraathanesi'nden çıktık.. çarşıkapı'ya doğru yürüyoruz.. önümüze yüzünde tebessüm, ince bıyıklı sevimli bir insan çıktı.. doğru necib bey'in eline yapıştı.. ve öptü.. üstad, 'nasılsın hilmi' dedi.. gülen adam tekrar güldü boynunu büktü ve sustu.. beraberce yürümeye devam ettik.. o esnada necib bey'e sordum:

'-üstadım kim ola ki bu sevimli adam?'

necib bey yüksek sesle:

'-ohoo hilmi'yi tanımıyor musun?'

'-malesef daha önce hiç tanışmadık..'

'-hilmi ol mertebe mübarek bir adamdır ki meselâ cebinde ne varsa yarısını yahut hepsini alabilirsin..'

'-ayrıca istediğin vakit kâbeye yollayabilirsin.. yeter ki sana inansın..'

*

hilmi'yle tanıştıktan sonra sık sık görüşme imkânımız oldu.. mahmutpaşa'da sergisi vardı.. yanından her geçişte cebime ya bir mendil veya bir çorap veya bir kravat bırakırdı.. ne kadar engel olmaya çalışsan muvaffak olamazdın.. hilmi'nin işi ve ticareti dostlar alışverişte görsün cinsindendi.. onun emeli bilgi, kitap, inanç, sevgi yayılsın, çoğalsın, muradı bu idi.. onun için hiçbir zaman elinde toplanan paraları korumak gibi bir endişe içine girmedi.. sadece kitab sevgisi onda hep canlı kaldı.. bir gün çengelköydeki kitaplarını görünce:

'-hilmi, dedim, bu kitaplar küfleniyor.. satalım bunları da getirdiği üç-beş kuruşu ihtiyacımıza sarfedelim' dedim.. hilmi'nin yüzü asıldı..

'-osman bey dedi.. bana bir daha bunu teklif etmeyin..'

'-peki ne olacak bu kitaplar birike birike...'

'-kitab yazacağım.. onlar benim kaynağım..'

'-hilmi, zaten kütüphaneler emrinde değil mi..'

'- osman bey ne olur ısrar etme..'

*

zannediyorum vefat ettikten sonra bu kitaplar ya belediye veya diyanet kütüphanesine intikal etmiştir..

aziz arkadaşımızın ruhu şadolsun.. mekânı cennet olsun...

04.06.2012 Yeni Şafak

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.