- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
05 Kasım 2025- İstanbul15°C▼
- Ankara18°C
- İzmir19°C
- Konya16°C
- Sakarya18°C
- Şanlıurfa23°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep21°C
OSMAN CAN'DAN: CUMHURİYET VE CUMHURİYETÇİ İDEOLOJİ
Kemalizm denilen şey, aslında Rousseau’cu bir ideolojinin Türkiye yansıması mahiyetinde.

Kemalizm denilen şey, aslında Rousseau’cu bir ideolojinin Türkiye yansıması mahiyetinde. 1925-1945 arası bütünüyle totaliter bir rejime dönüşen yapının sonrasında biraz “soft” hale gelmesini, yani prefaşist aşamada kalmış olmasını “Sovyet” ve “İslam” tehdidi nedeniyle kapitalist batı bloku ile ittifak içinde kalmışlığa verebiliriz. Peki bugünün Türkiye’sinde Cumhuriyetçi ideolojinin dışında bir siyasal parti var mı? Bu soruya “evet” cevabını vermek hayli zor.
Geçen yazıda ifade ettiğim gibi, Cumhuriyet, devletin dıştan görülen kılıfıdır. Anayasal düzen bu devletin kendisidir. Devleti belirleyen temel soru ise hangi siyasal tasavvura/ideolojiye sahip olduğumuz. Yani cumhuriyete değil, onun ideolojisine bakmak daha doğru.
Modern bir ideoloji olarak Cumhuriyetçilik Rousseau’nun toplum sözleşmesi teorisine dayanır. Toplum sözleşmesinden söz açılmışken, bunun Locke’un daha önce ortaya koyduğu liberal teorisinden oldukça farklı olduğunu belirtelim.
Aydınlanmasını tamamlamış, içinde barındırdığı toplumsal farklılıklarla ilişkisini evrimci-reformist bir yöntemle çözen İngiltere’de, Locke’un bireyi ve sivil toplumu merkeze alan toplum sözleşmesi teorisi Fransa’ya doğru yol alırken, birey ve sivil toplum “ada”da kalır. Sözleşme kavramı da içerik değişimine uğrayarak Rousseau’nun zihninde farklı bir bağlama oturur. Bu bağlam oldukça radikaldir ve müdahaleciliği gerektirir.
Denizaşırı kolonilerde üstünlüğünü İngiltere’ye kaptıran, bu nedenle toplumsal eşitsizlik sorunlarının derinleştiği, geleneksel sınıfsal yapısının toplumun sırtında bir yüke dönüştüğü bir ülkede, sorunlara cevap üretmeye çalışan düşünürlerin radikal çarelere savrulması şaşırtıcı değil.
Bu nedenle Locke’deki bireysel özgürlüğü güvence altına alan Jandarma devlet, Fransa’ya geçildiğinde yerini toplumsal eşitsizlikleri ortadan kaldırması gereken total devlete doğru evirilir. Fransa’nın katmanlı sınıfsal yapısına duyulan alerji bir yandan monarşinin ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanır, diğer yandan “özgürlük” düsturu “birey” ve “sivil toplum” ilişkisinden koparılarak “kardeşlik ve eşitlik” terimlerine eklemlenir.
Yazının devamı için: http://haber.stargazete.com/yazar/cumhuriyet--ve-cumhuriyetci-ideoloji/yazi-805890
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.