- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
OSMANLI’NIN KENDİNİ EN İYİ İFADE ETTİĞİ SANAT KOLU MİMARİDİR
24 Nisan 2018 Salı 13:33
''Abideleri seviyor musunuz? Seviniz; çok seviniz. Eğer üstünde durmadınız, onlarla bir alış – veriş kurmadınızsa kalb gözünüzü açınız; abidelerle konuşmayı öğreniniz. Bunun için lüzumu kadar temas imkânı hazırlayın. Mimar veya sanatkâr olmaya lüzum yoktur; bu milletten, Türklükten kopmamış olmak yeter.'' Metin Uygun, Ekrem Hakkı Ayverdi'nin 'Makaleler'ine dair yazdı.
Osmanlı devri Türk mimari tarihi alanında yaptığı çalışmalar ve hizmetleriyle bilinen Ekrem Hakkı Ayverdi, hayatında, fikriyatında, düşüncesinde, mücadelesinde; milli kültür, milli şuur, Osmanlılık ve en başta da Osmanlı mimarisi, Osmanlı abidelerini merkeze alan, bu değerlere aşırı hassasiyet gösteren bir münevverimizdir. İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları tarafından baskısı 1985 yılında yapılan Makaleler isimli eserinde, başta Osmanlı mimarisi, sanatı, kültürü, musikisi, Fatih ve Fetih konularını ele alan Ayverdi; Osmanlı tarihinin, mimari eserlerinin teknik yönleri ve kendisinin ‘mimari şekil değil, bir mana ve zihniyettir’ sözüne uygun olarak, mimarinin, Osmanlı eserlerinin, tarih ve kültürümüzün manasını, manevi yönünü gözler önüne seriyor. Osmanlı mimarisinin, Arap, İran, Selçuklu, Bizans, Yunan ve Roma mimarisinden üstünlüğünü ve farklılığını ortaya koyarken, Osmanlı mimari ve kültürüne saldırıları da; engin mimari ve tarihi bilgisiyle hakiki bir münevver olgunluğuyla cevaplıyor.
Kitapta öne çıkan en belirgin hususiyet; Ayverdi’nin Osmanlı eserlerine adeta gönül gözüyle bakmasıdır. Kendisi de bu hususu sıkça dile getiriyor ve Osmanlı abidelerine gönül gözüyle, kalp gözüyle bakılmasını istiyor. Kitapta yer alan ve Büyük Emanet başlığını taşıyan Mukaddes Emanetler’le ilgili yazısında bu husustaki düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Abideleri seviyor musunuz? Seviniz; çok seviniz. Eğer üstünde durmadınız, onlarla bir alış – veriş kurmadınızsa kalb gözünüzü açınız; abidelerle konuşmayı öğreniniz. Bunun için lüzumu kadar temas imkânı hazırlayın. Mimar veya sanatkâr olmaya lüzum yoktur; bu milletten, Türklükten kopmamış olmak yeter. Ben size kolay bir şey teklif etmiyorum. Zira bu ruhi ve zihni bir davranış için lazım gelen şahsiyet hamulesi, yirmi birinci asra tırmanan Türk’ün elinden alınmıştır. Dili, kelimesi, sözü, ahengi, edebiyatı ve tarihi, şerefli tarihi, sanatı, mimarisi bir ucube haline sokulmuştur. Her şey, yazısı, kılığı, kıyafeti alay konusu olmuştur. Bir lise edebiyat hocasının, ‘Yeniçeri kıyafetleri, musikisi için: Bu pis mehter takımını Beyazid’de gördüm; daha elli sene bu millet onlardan kaçmalıdır’ dediğini biliyoruz. Bunlar bir milletin benliğini silip süpürmeye, dağıtmaya kâfidir …”
Devamı:
http://www.dunyabizim.com/kitap/28659/osmanlinin-kendini-en-iyi-ifade-ettigi-sanat-kolu-mimaridir
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.