- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ÖZKAN SAPSAĞLAM: BİN YILLIK İHANET: 28 ŞUBAT
Bin yıl sürecek bir ihanet projesiydi 28 Şubat Darbesi. Etkileri ve sonuçları itibariyle oldukça uzun sürecek bir kurgu peşindeydi dönemin muktedirleri.
28 Şubat 2019 Perşembe 10:46
Ama gel gör ki rüzgârın önündeki örümcek ağı misali savrulup gitti tüm planları. Zira kaderi ilahinin tecellisinin tüm planların üstünde olduğu gerçeğini unutmuşlardı.
Milyonlarca insanın ekmeğine, birikimine, umuduna ve geleceğine göz dikenler yine aynı iddialarla ortaya çıkmıştı. Laiklik elden gidiyor, şeriat hortluyor, irtica kol geziyor. Tıpkı 1960 ve 1980 darbesinde olduğu gibi yine milletin değerleri devletin düşmanı olarak seçilmişti.
Adaleti tesis etmekle görevli hakimler ve savcılar askerlerden brifing alıyor, insanlar kıyafeti ve yaşam tercihleri yüzünden tutuklanıyor ve yargılanıyordu. Binlerce insan ekmeğinden, aşından, işinden mahrum bırakılıyordu. Toptan bir imha hareketiydi yapılan.
Bilimle uğraşması, gereken üniversiteler, bilim dünyasına yeni bir kavram olarak “ikna odaları” kavramını kazandırmakla meşguldü. Başı örtülü öğrenciler okullardan atılıyor, akademisyenler öğrencileri ikna odalarında inanç ve değerlerinden vazgeçmeye zorluyordu. Müslüman ülkenin Müslüman evlatları inançları ve geleceği arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılıyordu. Kendi ülkesinde başı örtülü olduğu için üniversitelerden atılan gençler, Hristiyan ülkelerin üniversitelerinde eğitimlerini sürdürmek zorunda kalıyordu. Üstelik kıyafetleri de sorun olmuyordu. Sanki bugünleri haber verircesine yarım asır evvelden kederli bir şair sesleniyordu; “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya”.
Çağ açıp çağ kapatan bir neslin evlatları hayali bir düşman ile savaştırılırken, enerjisini ve kaynaklarını irticayı yok etmek uğruna heba ederken, oyunun sahipleri bağımsızlık günü kutlaması nedeniyle 4 Temmuz 1997'de Pathfinder (Kâşif) adlı uzay aracını Mars'a gönderiyordu. Diğer batılı şehirlerde ise kopya koyun “Dolly” tartışma konusuydu. Koyunların genetik özelliklerinin kopyalanması insanın da kopyalanmasını ve ölümsüzlüğünü getirebilir miydi? Sapanıyla, güneşi vurmaya çalışan bir çocuğun telaşıydı aslında bu!
Ülkenin bankaları boşaltılıyor, insanların alın teriyle damla damla biriktirmiş olduğu kaynakları bir gecede yurt dışına kaçırılıyordu. Pusuda olanlara gün doğmuştu adeta. Milletin kutsal saydığı her ne varsa ona topyekûn bir saldırı başlatılmıştı.
Devamı: http://www.yenisoz.com.tr/bin-yillik-ihanet-28-subat-makale-37286
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.