08 Kasım 2025
  • İstanbul16°C
  • Ankara15°C
  • İzmir16°C
  • Konya14°C
  • Sakarya15°C
  • Şanlıurfa21°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep17°C

PROF.DR. HİCABİ KIRLANGIÇ : FARSÇANIN ASIL ANAVATANI HORASAN'DIR

Prof. Kırlangıç: Farsçanın asıl anavatanı Horasan'dır. Farsça bilmek eski Türkçeyi'de iyi anlamayı gerektirir   SERVER VAKFI ÇARŞAMBA SOHBETLERİ'ne katılan Prof. Dr.

Prof.Dr. Hicabi Kırlangıç : Farsçanın asıl anavatanı Horasan'dır

Arap ve İran edebiyatını birleştiren Şeyh Sa’dî Şirazi, eserlerinin çoğunu Farsça olarak yazmıştır.. Mevlana , Hafız, Firdevsi, Camii gibi arifleri anlamak için Farsça bilmek gerek. Farsça ile ilgilenmek bizi kadim kültürümüzle ilişki kurmamızı, onunla hem hal olmamaızı sağlar. Kadim İslam kültürünün yaşatılması önemlidir. Bu kadim kültür son olarak Osmanlılar eliyle ve Türkçe olarak geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.Farsça, bugün bir yabancı dil olarak algılanmasına rağmen bir kavmin dili olmaktan çok Türkistanda hayat bulan, Selçuklu ve Osmanlı'nın geniş alanlara yaydığı hepimizin dilidir.Farsçanın asıl anavatanı Horasan'dır. Farsça bilmek eski Türkçeyi'de iyi anlamayı gerektirir.Bu dilin ve Osmanlı Türkçesinin öğrenilmesi/öğretilmesi için çaba gösterilmesi gerekir.

 

Türkçenin İslam kültürünün yazılı mirasının üç büyük dilinden biri ve Türkçe, bu mirasın son vârisidir.

 

İster Arapça olsun, ister Farsça, ister Türkçe, hangi dilde yazılmış olursa olsun klasik İslam eserlerinin hepimizin ortak hazinesidir. Bu hazinenin korunması ve yararlanılır durumda yaşatılmasının zorunludur.

 

Özellikle Farsça olarak kaleme alınmış edebî eserler Osmanlı coğrafyada büyük ilgi görmüş ve bu büyük eserlerin Türkçe olarak tercüme ve şerhleri yapılmıştır.Bostan ve Gülistan en çok Osmanlı çoğrafyasında okunmuş, Bosnalı Sûdî Efendi, Türkçe şerh yazmıştır.

 

Ne yazık ki bu tercüme ve şerhler; bugün kolay ulaşılabilir durumda bulunmamaktadır. Yeni basımlarının yapılmadığı, buna karşılık bazı Türkçe şerhlerin, meselâ Bosnalı Sûdî Efendi’nin Hâfız ve Sa’dî’nin eserlerine yazdığı şerhlerin, bazı Mesnevi şerhlerinin Türkçeden Farsçaya çevrilip Farsça bilenlerin istifadesine sunulmakdadır. Bu eserlerin Türkçe yazılmış asıllarının araştırmacılar tarafından bile kolay ulaşılabilir durumda değildir. Mevcut eski basımların çok yıpranmış olması nedeniyle genel kullanıma uygun olmadığı, bir de bazı araştırmacılar için ne yazık ki alfabe sorununun bulunduğu bir gerçektir.

90 -100 yaşlarında vefat ettiği belirtilen Sâ'di, çok seyahat eder, seyahati çok önemser ve "tavuk gibi ev önünde pineklemektensse bir şeyler öğrenmek için güvercin gibi kanat çırpıp, uçmayı yani seyahat etmeyi öğütler.

Sa’dî, eserlerinde manzum ve mensur eserler vermiş bir bilgedir. Nesirle yazılmış eserlerinde bile bir şairin sesinin duyulduğu görülür.O yüzden nesir olarak yazdığı eserlere ahenkli nesirle yazılmış deniyor.

 

Sa’dî’nin eserlerinde hikmet; önemli bir yer tutar. İnsanları iyiye yönlendirmek için çaba harcar, devlet adamlarına tecrübelerine dayanarak öğütler verir.

 

Eserleri, özellikle 70'li yaşlarında yazdığı Bostan ve Gülistan’nın dili rahat okunur bir özelliğe sahiptir. Bu yüzden genişi bir coğrafyada daha Sa’dî hayattayken bu eserleri şöhrete ulaşmıştır. Sa’dî,kendi geçmiş hatıralarından örneklemeler yaparak eserlerini okuyucu nezdinde cazip hale getirmiştir.

 

Türkçe yapılan tercümelerin yanı sıra Sa’dî’nin eserleri Farsça'sından okunması için çaba gösterilmesi gerekir. Farsça, bugün bir yabancı dil olarak algılanmasına rağmen bir kavmin dili olmaktan çok Türkistanda hayat bulan, Selçuklu ve Osmanlı'nın geniş alanlara yaydığı hepimizin dilidir.Farsçanın asıl anavatanı Horasan'dır. Farsça bilmek eski Türkçeyi'de iyi anlamayı gerektirir.Bu dilin ve Osmanlı Türkçesinin öğrenilmesi/öğretilmesi için çaba gösterilmesi gerekir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.