- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
PROF. DR. RIDVAN CANIM: TÜRKÇE ŞÛRASI’NIN ARDINDAN(2)
23 Aralık 2021 Perşembe 14:36
Ağırlıklı olarak “Eğitim-Öğretim Dili”nin konuşulduğu Şûrâ’nın 8.Oturumunda, Prof. Dr. İsmail Aydoğan; “Müfredatın Dili” başlıklı konuşmasında özellikle ders kitaplarının hazırlanması ve ders kitaplarının dili meselesi üzerinde durarak ders kitaplarının müfredatlar bağlamında millilikten uzak olduğuna dikkat çekerek, Türk eğitim okullarında okutulacak derslerin içeriğinin, sunum dilinin, görsellerinin Türk ve İslam kültürünü temel alan, bu tasavvura uygun bir hal içinde olması gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Rıdvan Canım, “İlkokuldan Üniversiteye Kadar Eğitim-Öğretim Dili Olarak Türkçenin Öğretilmesi Meselesi” başlıklı bildirisinde; edebiyat dili olarak kendini ispatlamış bir dil olmasına karşılık, Türkçenin bilim dili olarak yeterli olup olmadığı meselesinin Türkiye’de hâlâ tartışılıyor olmasının bir talihsizlik olduğunu; bilhassa anadili eğitim ve öğretimi meselesi, yabancı dil eğitimi ile yabancı dille eğitim meselesinin birbirine karıştırılmaması gerektiği hususuna dikkat çekti. Canım, ayrıca konuşmasında dili yozlaştıran “argo” meselesi, cadde ve sokaklardaki tabelalarda karşımıza çıkan dil; ilk, orta ve liselerde dil ile ilgili yaşanan sıkıntılar, okuma alışkanlığının kazandırılması meselesi, 4 temel beceri olarak bilinen okuma, yazma, dinleme ve konuşma eğitiminde karşılaşılan zorluklar, başarısızlar ve nedenleri üzerinde durdu. Doç. Dr. Ali Faruk Yaylacı; “Eğitimin Dili: Türkçe mi Küreselce mi?” isimli tebliğinde; Okulu bir işletme, öğretmeni işgücü, öğrenciyi ve veliyi müşteri olarak tanımlayan bir dilin esasen Türkçe olmaktan çok küreselce bir dil olduğunu; bu dilin, özgün anlamıyla Türkçenin yansıttığı değerlere kıyasla Türkçe olmaktan oldukça uzak olduğunu ifade ederek; bu dil eğitimin kendisini teknolojik bir öğretim uygulaması olmakla, eğitimin gayesini de ekonomik hedeflerle sınırlandırdığını söyledi. Memiş Okuyucu; “İlk ve Orta Öğretimde Kelime Haznesi” başlıklı bildirisinde; bir dilin geçmişinden taşıdığı maddi ve manevi mirasını içinde barındıran söz varlığı/kelime haznesi, tarihi değerleri ve kültürel kimliğinin, esasen medeniyet birikiminin gücünü belirlediğini, düşüncenin sınırlarını da yine söz varlığının tayin ettiğini, milletin anlama, anlatım ve idrak gücünün sınırlarının, söz varlığının sınırları ile çizilmiş olduğunu ifade ederek; bir başka önemli hususun Türkçe programlarının hazırlanışı sırasında sınıflara göre kullanılan “kelime” listeleri oluşturulması olduğunu; bu listelerin ders programı hazırlayanlara ve ders kitaplarını kullanacak olan öğretmenlere ulaştırılması gerektiğinin son derece faydalı olacağına dikkat çekti. Dr. Umut Başar, “Yurt İçinde ve Yurt Dışında Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Politikamız” hakkında hazırladığı bildirisinde, yurt içi ve yurt dışında birinden farklı amaç ve yöntemlerle yabancılara Türkçe öğretilmesinde öncelikle kalite ve koordinasyon sorunlarının görüldüğünü, yabancılara Türkçe öğretiminin ticarileşmesine karşılık, ne yazık ki bu sektörün denetimden büyük oranda uzak kaldığını dolayısıyla ortak hedeflere ulaşmayı önemli ölçüde zorlaştıran bir tablonun ortaya çıkışına dikkat çekti. Oturum, müzakerelerle sona erdi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.