- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
RAHİM ER: TÜRKÇENİN İSTİKLALİ
Hiçbir lisan, arı yani yüzde yüz saf olamaz. Diller, canlı varlıklardır. Temasta olduğu diğer dillere kelime verir ve kelime alırlar. Gelen kelime, o milletin hançeresinde millîleşir. Bu bizde de böyle olmuştur. Aldığımız kelimeyi yerlileştirmişizdir.
31 Temmuz 2019 Çarşamba 11:06
Şu var ki; dışarıdan kelime almak demek lisanı başıboş bırakmak, kapıları açıp istilaya razı olmak demek değildir. Türkçeye dair kayıtsızlık, Ses Bayrağımız’ın düşmesiyle neticelenir. Lisan, vatandır. Dil, kaybedilince din de vatan da kaybedilir.
Asırların birikimi zengin bir Türkçe’nin iffetini korumak başka, öz Türkçecilik diye arı dil illetine müptelâ olmak başkadır. Birincisi İstiklâl Mücadelesi, diğerleri dilde ırkçılıktır.
“Osmanlıca” diye bir dil yoktur. Dedelerimizin lisanı, Osmanlı Türkçesidir. Osmanlıca olması için Osmanlı Milleti diye bir milletin var olması gerekirdi. Garpçılık, Türkçülük, İslamcılık gibi Osmanlıcılık ve bununla beraber telaffuz edilen “Osmanlı Milleti” 19. asrın ikinci yarısına ait mefhumlardır. O dönemde devlet gemisi çatırdadığı için her münevver kendi zaviyesinden bir kurtuluş çaresi bulma derdindedir. Önceki beş yüz yıllık Osmanlı Tarihi’nde bu tabirler yoktur. Selçuklu ve daha evvelki Müslüman Türklerde de yoktur. Bu mefhumlar/kavramlar, Fransız İhtilâlinin tesirlerinin tezahürüdür.
Devamı: https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/rahim-er/609112.aspx
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.