- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
01 Kasım 2025- İstanbul14°C▼
- Ankara11°C
- İzmir16°C
- Konya11°C
- Sakarya15°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon14°C
- Gaziantep18°C
RAHİM ER'DEN: BÂB-I ÂLİ, BÂB-I ÂDİ OLMASIN
Bâb-ı âli ve bütün o mübarek çevre, Haçlı talanıyla darmadağınık edilmekte. Günümüz Türkiye'sinde Cumhurbaşkanlığı "Çankaya" kelimesiyle ifade edilebilmekte. Başbakanlık için boşluk var; başbakanlık bir remzle söylenemiyor.

Bâb-ı âli ve bütün o mübarek çevre, Haçlı talanıyla darmadağınık edilmekte.
Günümüz Türkiye'sinde Cumhurbaşkanlığı "Çankaya" kelimesiyle ifade edilebilmekte. Başbakanlık için boşluk var; başbakanlık bir remzle söylenemiyor. Şu günlerde denilen "başbakanlık yeni binası" remz/sembol değil, tariftir. Halbuki Tanzimat'tan sonra Sadaret yani Başbakanlık "Bâb-ı âli" şeklinde zikredilmekteydi. Bugünkü İstanbul Vilayet binası, Tanzimattan Cumhuriyete kadar sadaret olarak kullanıldı. Külliyenin Gülhane'ye açılan kapısı, ihtişamlı yüksek bir kapıdır. Bundan dolayı "hükümet" veya "sadaret" derken kısaca "yüksek kapı" anlamında "Bâb-ı âli" denmiş, sonra bu sıfat oturmuştu...
Yazının devamı için: http://www.turkiyegazetesi.com.tr/rahim-er/581345.aspx
Yorumlar
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.