- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
09 Kasım 2025- İstanbul21°C▼
- Ankara16°C
- İzmir20°C
- Konya18°C
- Sakarya21°C
- Şanlıurfa25°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep22°C
RASİM ÖZDENÖREN'DEN: SANAT ORADA DURANI AÇIĞA ÇIKARTMA İŞİDİR
Eski bir yazımda sanatın bir tür kamuflaj işi olduğunu söylüyordum. Orada söylediklerime şimdi de sahip çıkıyorum: "Kendini olduğu gibi açığa vuran nesnede bir sanat marifetini görmemiz zordur.

Ancak aynı konuya şimdi, bir de perspektifin karşı ucundan bakmayı denemek istiyorum.
Sanat bir bakıma kamuflaj (gizleme), yani örtbas etme işiyse; bir bakıma da, açığa vurma işidir.
Sanat, doğası gereği çıplak gerçeği örter. Doğanın kendisi tam da adının ifade ettiği bağlamda doğal olandır. Oysa sanat doğal olanın karşı ucunda yer alır. Sanat, insan elinin değmesiyle ortaya çıkar. İnsan elinin değmediği hiçbir nesnede sanat, yani art, yani yapay olan yoktur. Oysa sanat eseri tam da yapay olanın bulunduğu düzlemde ortaya çıkar.
Ancak her şeye rağmen, sanat ürünü -ne denli çarpıtılmış olursa olsun, ne denli üstü örtülmeye çalışılırsa çalışılsın, ne denli imgelerin, simgelerin ardına itilmeye çabalanırsa çabalansın- örneğini gerçeklikten çıkarır.
Bu demektir ki, sanata konu olan gerçeklik orada durmaktadır. Orada, yani doğal gerçekliğin içinde ya da insan ilişkilerinin sakladığı gerçeklik içinde...
İşte sanatçı orada duran gerçekliği dışarı çıkartma, onu oradan istihraç etme çabasının ve emeğinin ürünüdür.
Orada duran yabanıl doğa parçasının veya gene orada duran bir insan ilişkisinin bize kendiliğinden sunduğu bir mesaj vardır belki. Ancak biz o mesaja ancak sanatçının zihin adesesinden bakarak bir anlam yükleriz. Okyanusun önümüzde sonsuzca uzanışı bize belki bir sonsuzluk duygusu verir, ancak o duygu ressamın fırçası değmeden ya da şairin kelimeleriyle dile getirilmeden, doğanın içinde gizlenmeye devam eder. Oradaki anlam ressamın fırçasıyla, rejisörün kamera hareketiyle, şairin kelimeleriyle ortaya çıkartılır.
Ve bir kez ister şairin kelimeleriyle olsun, ister rejisörün kamerasının yönetimiyle olsun, o anlam oradan çıkartıldıktan sonra, bizim elimizde yeniden bağımsız bir metin haline gelir ve biz onu bulunduğu yerden bir daha okumak ihtiyacını hissederiz. Ve bu böyle sürüp gider.
Böylece, evet, sanat bir bakıma bir kamuflaj işi olarak karşımızda dururken, bir yandan da orada gizli duranı açığa vurma süreci olarak tebellür ve tecelli eder.
11.12.2011 Yeni Şafak- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.