27 Nisan 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara23°C

SALGIN SÜRECİNDE EĞİTİM VE GELECEĞİ!

Salgın/pandemi süreci insanlık ailesi için yeni bir deneyim ve yeni bir süreç sunuyor. Bu süreçten dersler çıkarmamız gerekiyor.

Salgın sürecinde eğitim ve geleceği!

02 Eylül 2021 Perşembe 13:23

Bu derslerden ilki, eğitim ve iş hayatını yeni şartlar ışığında yeniden düzenleme gereğidir.  Kucağımızda bulduğumuz soru su: Virüs ortamında iş hayatını nasıl düzenlemeli ve eğitimi nasıl yönetmeli? İslam dünyası esasında 100 yıldır eğitimde Beni İsrail’in Tih’de çıkış yolu bulamadan yürüyüşü gibi patinaj yapıyor.  Bir adım ileri iki adım geri politikası izliyor.  Sadece Türkiye değil komşu ülkeler de eğitimde pusulasını bulabilmiş değil. Eğitim hayatı yaz-boz tahtasına dönmüş durumda.   Eğitim yürüyen bir süreçtir ve kıvamını yakalamak her dem mümkün değildir. Bir de sürecin takipçisi olmazsanız iyice çuvallarsınız.  Eğitim ve öğretim bir bütündür.  Japonya gibi ülkeler bu ikisini bir arada götürüyorlar.  Öğretime yer verdikleri kadar eğitime de ağırlık veriyorlar.  Eğitim bilgiyle alakalı değil davranış ve ahlakla alakalıdır. Dolayısıyla eğitim bir ortam meselesidir.  Şerif Mardin bunu çok farklı bir ifade ile tartışmaya açmıştı. Sokak baskısı demişti.  Geçmişten gelen ananelerin yaşatılması arzusuna  ‘sokak baskısı’ nitelendirmesinde bulunmuştu.   Elbette yanlış idrak veya algıların telkin ve zerk edilmesinde sokak baskısını veya sosyolojik baskıyı müspet kabul etmek zordur. Sokak baskısı meselesinde üç tarz karşımıza çıkmaktadır.  Pozitif sokak baskısı ahlak ve faziletle ilgili değerlerin yerleşmesi ve kökleşmesi için toplumun seferber ve müteyakkız olması  demektir. Negatif sokak baskısı ise yanlış algılar üzerine toplumu üstten şekillendirme çaba ve gayretidir. Bir de toplumun etliye sütlüye karışmaması hali vardır ki, buna da nötr davranış modeli diyebiliriz.   Dinimizde emri bil maruf ve nehyi ani’l münker yani iyiliği telkin etmek kötülükten sakındırmak toplumun bir görevidir. Kolektif bir görevdir. Hiçbir zaman hafife alınamaz.  Böylece kötülüğün yayılması belirli sınırlarda durdurulur, önlenir. Menderes dönemi milli eğitim bakanlarından Tevfik İleri’nin dediği gibi toplumda kötülük ve suç oranı yüzde 5’i aştığında yol olur ve önü alınması kabil olmaz.  Bu itibarla toplumun selameti açısından kötülüğü en dar sınırlarında tutmamız gerekiyor. Burada emri bi’l maruf yapılırken gözetilmesi gereken husus kaş yapayım derken göz çıkarmaktan sakınmaktır.  İyiliği emreden ve kötülükten sakındıranlar hem usul hem de esas yönünden ehil halde olurlarsa meseleyi yanlış bir mecraya dökmekten korunmuş olurlar.

Devamı: https://www.maarifinsesi.com/2021/09/02/salgin-surecinde-egitim-ve-gelecegi/

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.