SALİH TUNA'DAN: SÖZÜNÜ BİL DE KONUŞ!

Her PKK eyleminden sonra "Kürtler" şeklinde toptancılık yapmaktan vazgeçmeyecek, Kürtleri PKK'yla özdeşleştirmeye devam edecekseniz televizyondaki o hanımefendiden ne farkınız kalır?

Pardon, "Hiç alakası yok; niyetimiz, maksadımız farklı..." mı dediniz?

O hanımefendi de daha sonra uzun uzun anlattı niyetinin farklı olduğunu, hatta sözlerinin çarpıtıldığını.

Sözlerimiz çarpıtıldı da diyemezsiniz onun gibi; zira sözleriniz ortada.

Allah aşkına söyler misiniz, "Nitelikli Kürtler" ne demek?

Böyle berduş, böyle derbeder dil olur mu?

Belirli siyasi çizgide olmayan, hadi daha açık söyleyelim, AK Parti'ye oy veren Kürtler niteliksiz mi?

Bu nasıl ayrımcılıktır?

Adı bende saklı bir avukat okur dün gönderdiği mailde özetle şöyle diyordu: "Ben ırk olarak Kürt'üm; ama şunu anlamakta güçlük çekiyorum, neden kendimi tarif etmek için ırkım önplana çıksın, beni tarif edecek, anlatacak başka özelliğim, haslettim, düşüncem, eserim yok mu? Ben Anadolu kokuyorum, ben burçak kokuyorum. Ben ekmeği katıksız seviyorum, ben hamsi seviyorum, ben Karadeniz dağlarında horon, Murat ovasında gevong (halay) oynamayı seviyorum. Sorarım nedir benim sizden farkım? Biz zaten kardeş değil miyiz doğarken, bu hasletimiz, şefkatimiz yok muydu? Ben kendimi ırkımla değil benliğimle, yaptıklarımla tarif etmek istiyorum. Ne yani, ben Başbakanı sevemez miyim, Ak Parti'ye oy veremez miyim?.."

İmdi, bu canım kardeşim "Niteliksiz Kürt" mü oluyor?

Kürtleri belirli bir zihniyete karşı aldıkları tutuma bağlı olarak nitelikli - niteliksiz şekilde tasnif eden o kafayı hadi ciddiye almayalım.

Peki hepimizin saygı duyduğu bir aydın nasıl olur da "PKK'yı yok ederseniz Kürtleri yenmiş olursunuz ama Kürtlerle asla barışamazsınız..." der?

Diyeceksiniz ki bu konuda yazmaktan bıkmadın mı?

İnanın bıktım, usandım.

Neyleyeyim ki bulaşıcı bir hasatlık gibi gitgide yayılıyor bu!

Bir arkadaşımız da dünkü yazısında şöyle diyor: "Eğer PKK süreci doğru okuyup, sosyolojik zeminin kendi aleyhine kaydığını, teknolojik üstünlüğün her geçen gün PKK aleyhine geliştiğini görürse devlet oturup barış yapacak. Devletin bu sefer umduğu, istediğinde masayı devirip barışı tehdit eden şımarık bir örgütle değil, yapılan operasyonlarla kolu bükülmüş bir örgüt ile Kürtlerin gururunu incitmeden adam gibi bir barış yapmak..."

Tanıdığımız bir arkadaşımız olduğu için asla ve kat'a PKK ile Kürtler arasında, "PKK'yı yok ederseniz Kürtleri yenmiş olursunuz..." şeklinde bir irtibat kurmayacağını biliyoruz.

Madem böyle, PKK'yla şöyle veya böyle barış yapmakla Kürtlerin gururu arasında nasıl alaka kuruyor, diyeceksiniz değil mi?

Boşuna mı "kelimeler" deyip duruyorum.

Kelimelerle temellük eder, kelimelerle sözümüzü söyleriz.

Ne de güzel söylemişti Yunusumuz: "Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz / Kişi bile söz demini, demeye sözün kemini / Bu cihan cehennemini, sekiz cennet ede bir söz..."

Şu netameli günlerde her zamankinden daha çok sözümüzü bilip söylemek mecburiyetindeyiz.

PKK ile Kürtlerin gururunu incitmeden adam gibi barış yapmak ne demek?

Bu nasıl söz?

Hayır yani, Kürtlerin gururunu PKK mı temsil ediyor?

Türkiye Cumhuriyeti'nin ordusu tankıyla topuyla Kürt - Türk Mehmetçiğiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürtlerle mi savaşıyor?

Türkiye Cumhuriyeti'nin ordusu Kürtlerin de gururu olmadığı sürece zaten bu savaşı kazanamaz.

Savaşlar vicdanda kazanılır önce.

Hem...

Kürtlerin gasp edilen ontolojik haklarını vermek hiçbir barışın konusu değildir.

27.10.2011 Yeni Şafak