- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul19°C▼
- Ankara19°C
- İzmir23°C
- Konya20°C
- Sakarya18°C
- Şanlıurfa28°C
- Trabzon19°C
- Gaziantep26°C
SAPANCA ŞİİR AKŞAMLARI’NDA GÖL ŞİİRLERİ

Fahri TUNA
Gümrükönü Yazıları – 20 / Fahri Tuna
2001 yılında birinci şiir akşamlarına katılan Faik Baysal, Sapanca kıyısındaki bir çay sohbetinde ‘hiçbir şiit, Sapanca’nın kendisi kadar güzel olamaz’ demişti. On bir yıldır devam eden Sapanca şiir Akşamları vesilesiyle özelde Sapanca, genelde Sakarya imgeli şiirler de yazıldı elbet. Bunların bir kısmı da Sapanca Şiir Akşamları’nda okundu üstelik. Feyzi Halıcı, Halit Çelikoğlu, İbrahim Erdinç Şumnu ve Faik Baysal Türkiye’den, Şeryan Ali ise Kırım’dan bu güzelliklere içinden gelen mısraları kağıda geçirmiş şairlerimiz. Bunları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Feyzi Halıcı
Sapanca Gölü
Sapanca gölü bir âlem
Çevre yanı bir nice dağ
Yağmur olmuş dökülüyor
Göynüme ince ince dağ…
Bir dokunsan, öter çın çın
Ufukta bir dizi altın
Uçta uçar bir bulutun
Kanadında delice dağ…
Düş gibi, yan geceden
Bir hayal tuttum inceden
Yola vurdum Sapanca’dan
Yürüdüm, yürüdükçe dağ…
Hasret konuşur dillerim
Dilde, Türkmen güzellerim
Aşık mı? Nedir ellerim
Tütüyor burcu burcu dağ…
Baktım dağlardan aşağı
Yaylalar buğday başağı
Burcun ebem kuşağı
Ala bele, turuncu dağ…
Efelerden kalmış mehir
Gök kubbeye düşmüş mühür
Ferman bilmez evvel âhir
Köroğlu’nun keyfince dağ…
Merhum Feyzi Halıcı tarafından I.Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları’nda (8 Haziran 2001) okunan şiiridir.
Halit Çelikoğlu
Sapanca
Dere çağlar gün ağlar
Çiçeklenmiş hep dağlar
Sapanca’nın üstünde
Gölgelenmiş mor dağlar
Güneşin rengi solmuş
Gölgeler göle dolmuş
Sapanca’da bugün de
Garip bir akşam olmuş
Susmuş sanki dalgalar
Çırpınmıyor sandallar
Sapanca’nın içinde
Beni derde saldılar
İbrahim Erdinç Şumnu
Sapanca
Tepelere ilk kar düştü; kış yakın
‘Keremali’ sisli, ‘Karatepe’ ayaz
Hüznümü tazeler gibi ilk aşkın
Buruk bir özlemle geçti gitti yaz
Zaman ki bu ne hız? Saatler an’ca
Durdur yolkovanı durdur, Sapanca!
Bir yakut gerdanlık… güneş bayıyor
Gölde bu eziliş ürperiş niye
Akşam… gün aşına zehir katıyor
Gönül kuşu dargın, gün bitti diye
Hislerim karmaşık, ürkek yabanca
Korkuyorum, elimi tut Sapanca!
Bilinmez diplere saldım cihanı
Gözüm hep kısmetin en irisinde
Çevirin dönülmez yöne rotamı
Vuslat mı? Ufkun az ilerisinde
Her gayretim O’na atılmış kanca
‘Rastgele’ desene bana, Sapanca!
Derinlik, sonsuz’dan bir haber gibi…
Yetmedi nefesim, sığda boğuldum!..
Sulara yansımış sem3anın dibi
Gökte değil, sırrı ben sende buldum!..
Sar, ısıt göğsünde can’ca, cânan’ca
Sığlıklardan sakla beni, Sapanca!
Bazen sanki, gölden sesler duyulur!...
İçim, garip duygulara alışık…
Çoşarken kemençe, hıçkırır tanbûr,
Ben böyleyim… şevk’e melâl karışık…
Sûzidilârâ’ca, Şed’arabân’ca,
Rûhumun sesi bu!.. dinle, Sapanca…
Kamışlık sendedir, bendeyse hasret
Ney senden; bu çığlık, bu feryât benden…
Bir keskin rendedir içimde gurbet
Oyuk oyuk ciğer… lime lime ten!..
Eşiğine düştüm!.. bakma düşmanca
Yaram ağır, su ver bana, Sapanca!..
Daha dün… ırmaktın seldin nehirdin
Bencileyin, dağlar kesti önünü…
O yâr’dan bu yâr’a gider gelirdin
Çevirdiler yâd ellere yönünü!..
Yine doğrul, kabar, gürle Sultân’ca!..
Yeter durgunluğun, çağla, Sapanca!..
Lodos’unu başka sâhile çevir,
Seni karayel’le, poyraz’la sevdim…
Benlik’miş, gurur’muş… hepsini devir!..
Yerde iki büklüm niyaz’la sevdim
Geçtim her sevdâdan şimdi, pişmanca
Koma beni kurda-kuşa, Sapanca!..
Mülkü haraç-mezat yatıya geldim,
Ne mal ne cân bana senden sevgili..
Günübirlik değil, yatıya geldim,
Yok mu bir yamacın, serin, servili?..
Kalayım yuva’ca, yurt’ça, vatan’ca
Koynunda uyumak… ne hoş, Sapanca!..
İbrahim Erdinç Şumnu tarafından IV.Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları’nda (26 Haziran 2004) okunan şiiridir.
Şeryan Ali
Sapanca’nın Sahilleri
Sapanca’nın sahilleri
Tılsım imiş, sır imiş
Durgun esen hür yelleri
Kanatlanmış yır* imiş
Sapanca’nın sahilleri
Salgır** sizi alkışlıyor
Dalgaların öz dilleri
Sizi türkü bağışlıyor
Sapanca’nın sahilleri
Kalbi basir ediyorsun
Nefasetin bülbülleri
Bizi esir ediyorsun
Sapanca’nın sahilleri
Her goncan sır gibi
Birleştirip dost illeri
Yükseliyorsun yır gibi
Kırımlı şair Şeryan Ali tarafından IX.Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları’nda (27 Haziran 2009) okunan şiiridir.
Yır: Türkü
Salgır: Kırım’ın en büyük nehri
Faik baysal
Sakaryalı Müberra
Su vurdu gözüme gönlüme akçıl karanfillerden
Çay renginde bir avuç Adapazarı öğlesinde
Ayağında blucin, elinde sigara
Annem değil beni depremler salladı beşiğimde
Çığlık çığlığa ağlamasını bilir benim kadınlarım
N’olur, anla beni biraz Müberra
Küçükosman Sokağında akşamlar yırtık pırtık, yapyalnızdı
Benim bahçemde tüm güller hep böyle kan kırmızı
Bütün kelebekler ölmeye koşar lâmbalara
Michael Jackson bakıyor güzelim gözlerinden tepine tepine
Oysa Adapazarı sallanıyor benim uykularımda hâlâ
N’olur, erkekliğime dokunma Müberra
Ben şimdi masmavi Sapanca’yım elmalarda sepetler dolusu
Arifiye’ye giden kara trenlerde iki gözüm iki çeşme
Sıcaklığını ben anlatabilirim yalnız mısra mısra
Acılar çocuğuyum ben, bana öyle tepelerden bakma
Benim kadınlarım doğurmayı bilir yalnız gecelerde
N’olur, tut ellerimi biraz Müberra
Öküz arabalarının tekerlek seslerinde akşamlar mum mum
Bir masalın yalazında ağaçlar niye ağlaşıyor istasyonda?
Ezanlar sarı sarı kilimlerde, dualarım kapkara
Kızılcık renginde bir avuç yaş, bir bahçe hüzün öğlesinde
Dilim tutuldu birden, konuşamıyorum işte, konuşamıyorum
Of of, yaşımdan utanıyorum Müberra
Erenler Mezarlığı’ndan gelirim sana böyle yaz yaz
Ağaç de bana, ot de, istersen bir ölümlük toprak de
Yak şu lâmbanı yak, hasretim aydınlıklara
Sen de mi çılgınlar gibi sevgiyi kurşunladın yoksa
Ben acılar çocuğuyum, benim kadınlarım gülmeyi bilmez
N’olur, sen de beni ağlatma Müberra
Michael Jackson değil, ben hüzün şarkıları dinledim hep
Geceleri kanımı emen sivrisinek vızıltılarını
N’olur, sarıp sarmalama beni, kundakla masallara
Ben depremler çocuğuyum, benim kadınlarım sevmeyi bilmez
Gitme, biraz daha kal, bittim tükendim artık
N’olur, ölmeden okşa beni biraz Müberra
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.