- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul17°C▼
- Ankara8°C
- İzmir16°C
- Konya11°C
- Sakarya14°C
- Şanlıurfa17°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep17°C
SEDAT LAÇİNER'DEN: BDP-TERÖR KUCAKLAŞMASI
Bazıları BDP’nin değişeceğini, terör örgütünü görüşmelere ve nihayetinde barışçıl bir çözüme ikna edeceğini umuyordu. Fakat beklenen olmadı ve BDP seçimlerden sonra tamamen PKK’nın bir alt kolu olarak çalışmaya devam etti.

Çünkü ortada açık deliller vardı. BDP Van Milletvekili Özdal Üçer“dağlarda, silahtan başka çaresi olmayan gerillalarımızı özlüyoruz biz” diyordu. Emine Aynaise “PKK’ya terör örgütü diyemeyiz” demekteydi. Bir başka BDP’li milletvekili Hasip Kaplan’sa PKK teröristi ‘Hogir’ kod adlı Abdurraman Bakırcı için kurulan taziye çadırında “Şehitler bizim onurumuzdur. 27 yıldır bu mücadele devam ediyor. Eğer Şırnak bölgesinde tüm belediyeler sizin istediğiniz şekilde ise ve bizler de Meclis’te Kürtçe konuşabiliyorsak bu verilen bedeller sayesindedir” diyordu. BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’se intihar saldırısı düzenleyen teröristi ‘şehit’ olarak niteledi ve “O’nun mücadelesini kendi mücadelemiz olarak görmeliyiz. Bugün rahat siyaset yapmamızı 30 yılda hayatını kaybeden 18 bin gerillaya borçluyuz... Sadece Zilan değil, Kürt özgürlük tarihine baktığımızda binlerce şehidimiz var. 18 bin gerilla bu 30 yıllık mücadelede yaşamını yitirmiştir” derken tüm Kürt gençlerini bu teröristin izlediği yoldan gitmeye çağırdı. Aynı şekilde İbrahim Binici PKK’lılar için “bizim kahramanlarımız onlar” dedi.
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk ve Ertuğrul Kürkçü’nün Şemdinli’de silahlı PKK’lılarla basının ve halkın önünde kucaklaşmasını bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Artık BDP, PKK’yı sözlü meşrulaştırmak aşamasından eylemleriyle meşrulaştırmak aşamasına geçmiştir. Bundan sonra her fırsatta PKK’nın aslında ne kadar normal bir örgüt olduğunu, ne kadar meşru bir özgürlük hareketi olduğunu kanıtlamaya eylemleriyle devam edecekler. Tabi bunu yaparken de kendilerinin ne kadar PKK ile aynı olduğunu tekrarlamaya da devam edecekler.
Yeri Meclis mi?
Yazılarımı düzenli olarak takip edenler bilirler, ben parti kapatmalara karşıyımdır, halkın temsilcilerinin mutlaka mecliste olması gerektiğini düşünürüm. Ancak BDP’nin geldiği noktada eğer bu duruma müsaade edilirse, yani PKK ile kendisini bir gören ve bunu sürekli olarak ilan eden bir parti meclis sıralarında oturmaya devam eder ise PKK meşrulaşmasını ve normalleşmesini geri dönülemez bir şekilde Meclis üzerinden tamamlamış olur. Hatta diyebilirim ki bu hususta en az 2 yıllık bir gecikme var.
Gerekirse yeni bir parti veya partiler kurulur. Ancak demokrasi ilkesiz ve kuralsız bir rejimin adı değildir. Terörle kucaklaşan bir parti demokrasiyi arkadan vuruyor demektir ve onun yeri Meclis değil, özlemini duyduğu dağlardır. Unutmamak gerekir ki Türk demokrasisinin hedefi kayıtsız şartsız PKK’yı dağdan indirmek değildir. Hedef kayıtsız şartsız hukuk devleti ve demokratik ilkeler çerçevesinde dağdan indirmek olmalıdır. Aksi takdirde bu işin varacağı yerin neresi olacağını herkes benden daha iyi bilmektedir. Bu nedenle bu bayram gününde malumu tekrarlayarak canınızı sıkmayayım.
21.08.2012 Star
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.