- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul15°C▼
- Ankara10°C
- İzmir15°C
- Konya11°C
- Sakarya12°C
- Şanlıurfa19°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep12°C
SEDAT LAÇİNER'DEN: BİR ZAMANLAR TÜRKİYE
Emekli bir polis memuruyla sohbet ediyoruz. Eskilerden bahsediyor... Bahsettiği yıllar çok da uzak değil, 90’ların başı.

Dokunulmazlar
Polis suçu aydınlatabilmek ve ülkede huzuru sağlayabilmek için şiddete geçmişte sıkça başvurdu. Fakat diğer taraftan devletin güvenlik birimlerince işlenen neredeyse hiçbir suç takip edilmedi. O yıllarda devletin adam öldürmesi sıradan bir olaydı. Ceset bir araziye atılır, tetiği çeken bilinse de üzerine gidilmezdi. Hele hele derin devlet süsü verilmiş kişilerin tam bir dokunulmazlığı vardı. Başka bir deyişle polis, savcı ve hakim gerçek suçun olduğu yerlere yaklaştırılmazdı... Bir yandan suçu önlemek için karakollardan iniltiler yükselirdi, diğer taraftan suçun en ağırı bizzat devlet eliyle işlenirdi...
Şüphesiz insan hakları ihlalleri terör mağduru bölgelerde çok daha ağır yaşandı. 27 Mayıs’la başlayan darbeler döneminde ise işkenceler adeta zirve yaptı. Başka bir deyişle bizler işkencelerden geçmiş bir milletiz. Bizler devleti eliyle işkenceden geçirilmiş, kendisine eziyet edilmiş, hakaret edilmiş bir halkız. Bizler ne kadar “geçti” desek de yaralarımız hala taze. Karakollarımız, eziyet edilmiş insanlarımız, kötü anılarımız her daim yanı başımızda... Hala o günleri ‘hatıra’ diye anlatan pek çok insan var içimizde. Bu nedenle yaralarımızın kapanması da, iyileşmemiz de zaman alacak.
Tüm bunları söylerken geldiğimiz nokta ile de gurur duyduğumu da belirtmek isterim. Bugün tüm karakollarda, emniyet birimlerinde her oda 24 saat kamera ile izleniyor. Kötü muamele ve işkence istisna haline geldi. Eğitimli polisler 2000’lerin başında bu yana bünyede yükseldikçe ‘eski usuller’e itibar eden şükür ki kalmadı. Emniyet’in üst kademesinde master ve doktoralı sayısı her geçen gün artıyor. Kötü muamelenin suçu çözmediği, tam aksine suçu körüklediği de anlaşıldı. En önemlisi suçu kim işlerse işlesin, isterse devlet işlesin, karşısında polisi ve savcıları buluyor. Emniyet, savcılar ve hakimler hem çok daha donanımlı, hem sabırlı, hem de çok cesur... Gelinen nokta ile övünmemek imkansız. Bu aşamaya gelmemizi sağlayanları tebrik ediyorum. Ancak yeniden yaşamak istemiyorsak yakın geçmişi de unutmamamız gerekiyor .
08.05.2012 Star- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.