- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
SEDAT LAÇİNER'DEN: NESİL TARTIŞMALARI VE DİN CAHİLLİĞİ
Başbakan Erdoğan’ın “dindar nesil yetiştireceğiz” sözleri bazı kesimlerde adeta infiale yol açtı. Tepkiler iki farklı kısımda değerlendirilebilir. Bunlardan ilki ‘dindar’ kelimesine takılanlar.

Oysa bizde dinsizlik ve modernleşme dinden ve gelenekten kaçış, hatta kurtuluş olarak görülmüştür. Modernleşmek için din ve gelenekten uzaklaşmak gerektiği algısına bir de “dini olan devlet nezdinde tehlikelidir” algısı da eklenince pek çok kişi daha güvenli olanı seçmeye başlamış ve dinden arındırılmış bir hayata doğru kaymıştır. Bunun doğal bir sonucu olarak doğuşundan ölümüne kadar camiye hiç uğramayan, kazara camiye girdiği zaman Batılı bir turistten daha çok şaşırabilen aydın tipleri ortaya çıkmaya başlamıştır.
Din cahilliği
Bugün eğer ailesinde dindar bir büyük yok ise çocukluğunda dahi camiye hiç uğramamış, dini metinlerden bihaber pek çok gencimiz bulunmaktadır. Bu kişiler dine karşı olmasalar da, devletteki liberalleşmeye paralel olarak dindar kişileri ‘tehdit’ olarak algılamasalar da dinden arınmış, dinden hijyen bir yaşam konforuna alışmışlardır. Bu kişiler dinsiz (ateist) olmamalarına rağmen ‘din’siz, yani dini hiçbir ögeyi barındırmayan bir hayatı tercih etmektedirler. Her gün önünden geçtikleri dini yapılara kentsel bir dekor muamelesi yapan bu kişiler, ister istemez toplumun önemli bir kesimine yabancılaşmaktadır. Bunu söylerken herkes ‘dindar’ olsun demiyoruz elbette. Bu noktada asıl tehlikeli olan dindar veya dinsiz olmak değil, dinden habersiz, yani ‘din cahili’ olmaktır.
Sıradan insanlar için dine yabancılaşmayı anlamak bir noktaya kadar mümkünse de,“sadece çocukken bir kez bayram namazına gitmiştim” sözlerini kendisine ‘aydın’ diyen kişilerden duymak şaşırtıcıdır. Toplumsal ve siyasal hayatta din kadar önemli bir unsuru bilmeyen, onu neredeyse hiç yaşamamış kimselerin o toplumu anlamaları nasıl mümkün olabilir?
Dindarlığın ötesinde, nesil yetiştirme tartışmalarına gelince, müsaadenizle bunu da bir sonraki yazımızda ele alalım.
09.02.2012 Star- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.