21 Ekim 2025
  • İstanbul19°C
  • Ankara18°C
  • İzmir21°C
  • Konya16°C
  • Sakarya20°C
  • Şanlıurfa24°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep18°C

ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ VE ÂRİF OLANA TARİF (!)

M. Ali ABAKAY

Seneledir mermere düşen damla misali sessizce sürdürdüğümüz ve belli bir yere getirdiğimiz Şehir Araştırmaları Merkezi şeklinde özetleyebileceğimiz çalışmalarımız nihayetinde kaynak açısından tamamlanma aşamasına geldi, geldi gibi.

 

 Daha önceleri Diyarbakır ile sınırlı tuttuğumuz ve bu şehrin her yönüyle dünden bugüne gelen gazete, dergi, bülten, kitap, plâk, fotoğraf, Cd-DVD olmak üzere değişik alanlara ait elimizin ulaştığı, imkânımızın eriştiği, elimizin ulaştığı bir çok malzemesi bir araya getirildi ve eksik gördüğümüz noktalarda çabamız, yıllar öncesinin heyecanından bir şeyler kaybetmeden sürmededir.

 

Amacımız bir Şehir Araştırmaları Merkezi iken, zaman içinde seksen bir ili kapsayan ve ülkemizde bir ilk olabilecek merkezi kurma düşüncemiz, son bir senede gerçekleşti. Elbette bu merkez, iddialı olmaktan uzak olsa bile seksen bir ili tanıtan gazete, dergi, kitap ve görsel malzeme açısından yeteri bir doygunluğa erişti.

 

Diyarbakır Şehir Araştırmaları Merkezi ile ülke genelini kapsayan Şehir Araştırmaları Merkezi düşüncemiz kendi içinde yeni bir merkezi daha doğurdu: Halk Edebiyatı Araştırmaları Merkezi.

 

Kurucusu olduğumuz Diyarbakır Yazarlar Birliği kapsamında düşünülen bu merkezler, geniş bir mekâna ihtiyaç duyulduğu için şimdilik hizmet vermekten uzak tutulmaktadır. Bir ilk olarak düşünülen ve benzerleri olmasına ve ileride benzerleri artacağından kuşku duymadığımız bu merkezlerin bizce en önemlisi olan Şehir Araştırmaları Merkezi, bünyesi içinde herkese açık olacak Genel Kütüphane ile dördüncü bir bölüme daha kavuşacaktır.

 

Şehir Araştırmaları Merkezi içinde düşündüğümüz başka bir bölüm ise bulunduğumuz şehrin folklorik zenginliğini yansıtacak folklorik malzemenin sergileneceği ve oldukça zengin malzemenin yer aldığı minimize bir müze. Daha çok büyük bir salonun merkeze gelenleri dünle bugün arasında buluşturacak ve şehri yarına taşıyacak bir mekân.

 

Bu işin ancak bir holding desteğiyle, banka sponsorluğuyla ya da o şehrin ileri gelenlerinin desteğiyle ennihaye devletin ilgili kurumlarınca desteklenmese ortaya çıkmayacağını ısrarla belirten dostlar, şimdi de mek3anın neden açılmadığını, gecikmenin sebeplerini ısrrala sorgulamaktadır.

 

 Amacımız ülke çapında her şehrin bir Şehir Araştırmaları Merkezi'ne kavuşmasını sağlamak ve bunun ilkini şehrimizde gerçekleştirerek, konuya duyarlı, ilgili, alakalı kişileri böylesi bir merkezin ihtiyaç olduğuna inandırmaktı. Kısmen gerçekleşen bu isteğimizin diğer illerde ses getirdiğini ve bu tür çalışmaların yapılabilirliği üzerine çalışmalar içinde olanların varlığından haberdarız.

 

 Bulunduğumuz şehirde halen böylesi bir merkezin hayatiyet bulabileceğine ihtimal vermeyenlerin karşımıza çıkan mekân sıkıntısını nasıl giderebileceğimiz hususunda ön ayak olmalarını beklerken resmî açıdan böylesi bir mekâna ihtiyaç duyduğumuzu talep etmemiş olmamız büyük bir eksiklik iken, içinde bulunduğumuz durumdan haberdar olduğunu sandığımız eşhasın ve bizim böylesi işle haşır-neşir olduğumuzu bilenlerin vurdumduymazlığı apayrı bir sıkıntı doğurmaktadır, merkezin geleceği adına.

 

"Şehir Araştırmacısı" olarak, yaşadığımız şehirde birçok olumsuz gelişmenin önüne yazdıklarımızla sed çekmiş iken, bu şehrin tarihine, kültürüne, değerlerine dair yaptığımız hizmet, ehli varsa yazdıklarımız okununca ve yazdıklarımız sonrasında dikkât çektiğimiz hususlara dair yapılan işlemlerden anlaşılabilir.

 

Ticarî endişe taşımayan, böylesi sûflî anlayıştan uzak, sadece ülkeye hizmet, şehre hizmet amaçlı bi r Şehri Araştırmaları Merkezi eğer bu çağda hala değer taşımıyorsa, ilgi ve dikkâtten yoksun ise, sonuçta şartları zorlayarak açacağımız mekâna yolu düşmek mecburiyetinde kalanların gereken ilgiyi ve alakayı görmediklerinde siteme bir hakları da olmayacağı gün gibi aşikâr bilinmelidir.

 

Yaşamakta olduğumuz şehrin birçok mekânını bilmekten aciz, şehir hakkında bilgisi bulunmayanların aziz kabul edildiği ortamda, suçlama kastı taşımadan, sadece şehre olan sevdasını dillendiren biri olarak, yazdıklarımız bu güne kadar böylesi bir merkezin alt yapısını kurma, zeminin sağlamlaştırma üzerineydi. Çok şükür ki kat ettiğimiz mesafe, onlarca kişilik bir ekibin başarısının çok üstündedir. Böylesi bir merkezin bize nasip olması da ayrı bir şükrü gerektirir. Samimî olan, riyadan uzak , gösterişi sevmeyen ve şehre saygıda kusur etmemeye dikkât eden büyüklerimizin dizi dibinde aldığımız terbiyeyle bütünleşmiş, tecrübelerle zenginleşmiş, bilgiyle harmanlaşmış, binlerce kitaptan aldığımız malûmatla cem olmuş, belgelerle kıymet kazanmış otuz seneye varan bir ömür olan araştırmaların mahsulü Şehir Araştırmaları Merkezi, bizce yüzyılımızın en önemli fikir-hiss toplamının remzidir, sembolüdür.

 

 

"Doğu Medeniyeti'nin Sesi" olarak gördüğümüz, toplumun maddî ve manevî alandaki ihtiayçalrının da merkezinde olan Şehir Araştırmaları Merkezi, tarihle barışmanın, kültürle tanışmanın, sanatta bütünleşmenin, edebiyatla kaynaşmanın adresi olmalıdır.

 

Takip edebildiğimiz kadarıyla her şehirdeki tarihî eserlerin içinde bulunduğu harabiyet, diğer şehirlerden farklı değildir. A şehrindeki durum ile B şehrindeki durum aynıdır. Tarihî mekânların amacı dışında kullanıldığı, vakıf eserlerinin gereği gibi amaçları çerçevesinde değerlendrilmediği, mevcut kültürel varlıların ve zenginliğin gerteği biçimde değerlendirilmediği kimsenin itiraz edemeyeceği bir husustur.

 

Ülkemizde devletin uhdesinde birçok mekân, ya Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlıdır.

Öncelikle bu mekânların gereği gibi kullanılma haklarının gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Kültüre ve sanata değer veren, bu amaçla çalışmalarını devma ettiren ve oldukça mekân sıkıntısı çeken sivil toplum kuruluşlarının mekân ihtiyacının karşılanması gerekir. Gördüğümüz kadarıyla birçok sivil toplum kuruluşu ya da diğer kuruluşlar, dönemin şartlarını kendi mantaliteleri açısından iyi değerlendirerek Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün veya Kültür ve Turizm Bakanlığının uhdesinde bulunan yerleri uzun süreli kullanım hakkına sahip olmuştur. Ne yazık ki birçok medrese ve han, aslî özelliğinin dışında kullanılmaktadır.

 

 Bizim ülke çapında her şehirde olması gerekektiği üzerind edurduğumuz Şehir Araştırmaları Merkezi düşüncemiz, gerçekleştiği zaman ilgili kurumlar, bakanlıklar neler yapabilir? Kimi şehir Siyasîlerinin kültürle sanatla tarihle alakasının bir hiç meahabesinde olduğunu bilmekteyiz. Siyasîlerin ilgi alanları içinde sanat ve edebiyat fazla yer tutmamaktadır. Hoş, açılışlardan, toplantılardan fırsat bulamaynların kalkıp bu konu üzerinde bizi dört-beş saat dinlemeleri de mümkün değildir. Bizi bu konu hakkında davet eden bir siyasîye-milletvekiline- konuyu açtığımızda kültüre ve sanata duyarlı olduklarını, her ilde bu amaçla kurulu bulunan il müdürlüklerinin ilgilerinin eksik olmadığını, notları alıp diğer ytkililere ileteceğini belirtmesinden öte bir durumla karşılaşmadık, açıkçası. Amacımız he rşehre bir merkezin kurulmasına sebep olmak ve bunun önünü açmaktı.

 

 Siyasîlerin danışmanlarına düşen bu görev, hakkıyla yetkililere iletilirse, ülkmezide tarihe, sanata, mimarîye, turizme bakış değişecek ve yüzsenedir sürmekte olan taklidî sahiplenme oratadan kalkacak, ülke çapında medeniyetimizin inşası için heyecan veren çalışmalar başlayacaktır. Seksenbir ilde seksenbir mekânı oluşturmak, olmayacak bir durum değildir. Mekân sıkıntısı içinde olan bir merkezin kurucusu olarak, mekân dışında bir şeye ihtiyacımız bulunmamaktadır. Ne yazık ki ülkemizde talep eden değil, tuttuğunu kopartanlar, amacına ulaşır. Tarihe, kültüre, sanata ve edebiyata duyarlı insanın birçok maskeyle dolaşması mümkün değildir. Sanat ve edebiyat adamı, yapmak istediğini ortaya çalışmalarıyla kor ve çalışmalarını insanının hizmetine sunar. Bizim başlatmak istediğimiz ülke çapındaki medeniyetin yeniden inşa hereketi olarak gördüğümüz Şehir Araştırmaları Merkezi için daha ne yapılabilir?

 

 Sanat ve Edebiyatla içiçe olan bizim ve diğer şehirlerdeki gönüldaşlarımızın siyasî manada bir tecrübesi yoktur, siyasetle de doğrudan bir alakaları bulunmamaktadır. Amacımız bu ülkeye can u gönülden hizmettir. Beklediğimiz ne bir rant söz konusudur ne de nemalanacağımız bir durum sözkonusudur.

 

Bu ülkede bir gün Şehri Araştırmaları Merkezi'ni her ilde görmekten ve bundan mutluluk duymaktan başka bir meşgalemiz olamaz. Üüzcü olan bir durum da he rşehrimizde bulunan üniversitelerin tutumudur. Üniversitelerin genelde bu konuda bir adım atmamış olması, herşeyi kendi bünyelerinde görmek isteği, herşeye akademisyen gözlüğüyle bakmaları, kendileri yapmadıkça başkalarının çalışmalarını ilmî bulmama hastalıkları apayrı bir sıkıntıdır.

 

İmdi, eğri oturup doğru konuşmak gerekirse ileride bu Şehir Araştırmaları Merkezi için ülke çapında AR-GE Birimleri kurulacak ve yüzlerce personel istihdam edilecek, müdür, müdür yardımcısı, danışmanı, araştırmacısı, derlemecisi olmak üzere bine varan isimle yola çıkılacak, resmî yazışmalar yapılacak, bürolar kurulacak ve sonuçta dediğimiz gibi bir bütçe tahsis edilecektir. Yapılan harcamalarla her şehride en az üç-dört araştırma merkezi kurulacakken seksen bir ilde seksen bir Araştırma Merkezi için seksen bir adet atıl halde bulunan çoğu Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ait mekân, konuyla ilgili Yazar Birlikleri'ne ya da ilgili sivil toplum kuruluşlarına verildiğinde kaybedecek ne olacaktır?

 

Araştırmaların bağımsız yürütüldüğü, tarihe, kültüre, sanata, mimarîye, musıkîye, edebiyata, şiire, folklora ve diğer alanlarda bu ülke insanının her yönüne seslenen Şehri Araştırmaları Merkezi, hiçkimsenin tahakkümünde bulunmayacak, siyasî gölge kabul etmeyecek, ne resmî anlayışların ne yıllardır insanını yabancı görüp dışlamakla ayakta durmak isteyen anlayışların sesi olmayacaktır. Bu ülkenin, bu toprakların, bu şehirlerin yaşanmış tarihinin sesi olacak, mimarîsinin resmi kesilecek, musıkîsinin nağmesi gibi yankılanacak, şiiri gibi gönle seslenecek, maristanlarda olduğu gibi bedene olduğu gibi ruha şifa verecek, ilmin ve hikmetin menba'ı bilinecek Şehir Araştırmaları Merkezi için, atılması gereken her adımın gecikmesi, eksikliği, bu ülke insanının zarar hanesinde tarihî, kültürel, edebî zenginliğinin yitiklere daha bir yakınlaşmasıdır.

 

Sahi, ârif olmayan için bunca sözü israf etmenin gereği var mıdır? Muhattab ârif ise dahası söze ihtiyaç var mı?

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.