22 Ekim 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara19°C
  • İzmir24°C
  • Konya20°C
  • Sakarya22°C
  • Şanlıurfa26°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep23°C

ŞEHİR KİTAPLARI YAZMAK

M. Ali ABAKAY

Son demlerde şehir konulu kimi kitapların sayısında bir artış gözlemlenmekte ve daha çok şehir tarihi ile turizmin izdivacından tecessüm eden bu tarz kitapların fotoğraflarla olan birlikteliği, yazarlarının sipariş üzerine bu tarz kitapları yazdığı izlenimi, kesinlik kazanmaktadır.
Sanal ortamdan edindiğim yüzü biraz geçen kitap sayısında anlatılanların birbirinin muadili ve mukallidi olduğu ortada iken, daha çok hava yolları şirketlerinin promosyon olarak yolcularına dağıttığı dergilerde de bu kitaplardan ilhamlar olmaz mı?
Şehir konulu kitap yazımlarında işin akademik boyutu, kitap yazanlar için önemlidir. Yazar ele aldığı şehri önemli yönleriyle ve kitap isminin daralttığı çerçevede ele alarak, nihaî bir sonuca varmayı gaye edinir.Özellikle dergiler için kaleme alınan yazılar, bazen kitap yazmaktan zor bir hüviyete bürünür. Amaç, şehri tanıtmaksa kişi, bilgi adına, malzeme adına elinden ne gelirse  yapmaya çalışır. Ortaya çıkan eser, emek ürünüdür, ustalık belgesidir. Kimi zaman hatalar olsa bile, yazan hatalarını içine alan bir sayfada doğruları ve yanlışları, dizgideki eksikliklerle beraber ifade eder.
Güncelliğe, aktüaliteye, popullerliğe takıntılı kimileri, jkitap okurlarına bol fotoğraflarla kısa yazıları ilgi çekici hale getirerek, bilgi arka plân itip, "Görsellik" uğruna fotoğrafları bol, bilgisi az çalışmaları estetik ismi altında piyasaya sürmektedir. Bunun sebebi de günümüz insanının zamanı okumaya çok az ayırdığı ve fazla okumaktan hazetmediği, çalışan insanların okumaya, bu tarz eserleri incelemeye zaman bulamadığı bahanesidir. Elbette fotoğraf da bir sanat dalıdır. 
Tasavvufta kimi ifadeler vardır," Aklıyla düşünmeyip gözleriyle yaşamına şekil kazandıran taife" gibi. Göze aldananın, düşünceye ihaneti, herkesçe malumdur. Çünkü gözün istediği estetizm, nefsin isteğidir. Nefsin her isteği de kişiyi düşünmeden alıkor. Hayatta bilgi oraadan kalktığı zaman, görüntünün kabukta kaldığı, bir mana taşımadığı biinmelidir. Bir beldede bulunan bir hisarın, kalenin kimler tarafından, ne için yapıldığı bilinmiyorsa yapı ne kadar korunursa korunsun, yapılanların bir yönü daima eksik aklır.     
Hava yolları taşımacılığında muhakkak, bir-iki saati bulan yolculukta dergilere bir göz atmakla, bilgiyi kaynağından öğrenmesi oldukça güçtür, yolcunun. Hem zaman az hem de kişi okumaya kendisini hazırlamamış, o anda bir mecburiyet içinde, önündeki derginin sayfalarına bakarak, varmak istediği şehre, beldeye zihnini teslim etmiştir. Okunanların da kalıcı olmadığı bilinmektedir. Sadece akılda kalan fotoğraf kareleri olsa gerek.
Keşke bu dergilerde şehirlerle beldelerle ilgiili bilgiler, tümüyle doğru olsa. Arada bir bu tarz dergileri de edinerek, konularını karşılaştırdığımda işlenen fecaatlere dair, bir kitap kaleme alma isteğim hasıl olur. Bizi engelleyen, dergi muhtevasından izinsiz alıntının yazılı izne bağlı olmasıdır. kİ bir dergide, yanlış bilgilerle bir şehri, beldeyi tanıtma hakkına kimse sahip olamaz, olmamalıdır. Dergi künyelerine bırakılan bu bilgileri (!) çalmama endişesinden mi kaynaklanmaktadır. İşi-gücü metin yazmak olan bir insanın, gelen siparişleri zamanında yerine ulaştırması gerekli olduğu için, kısa yoldan bol fotoğraf-kısa metin seçeneği tercih edilir.
Kimi gezginlerin vardıkları ellere dair duyduklarını kesin bir dille ifadesi ve şehir hakkında yazılan iki-üç kitabı kaynak almaları, yayın sonrasında geri dönüşü olmayan hataların kalıcılığına zemin hazırlamaktadır.
Diyarbakır eksenli şehir yazıları kaleme alan biri olarak hem gezi-turizm kitaplarında hem bu esastaki dergilerde karşılaştığım birçok yanlışı düzeltme alanında çaba harcamaktan yorgunluk çektiğimi ifade etmem, küçümsenmesin.
Şehri tanıtan bir sitede görülen yanlış bilgileri düzeltmek için bir elemanın görevlendirildiğini, yanlışlığın tespitinin yapılacağı bana yazılı olarak gönderilmişti. Nihayetinde bu yanlış bilgi düzeltildi de nefesimizi rahat aldık, rahat bir nefesle yıllardır yaptığımız çalışmaların bir semeresini gördük.
Bir kurumun yıllardır şehri tanıtmak için birçok kez basıp yayımladığı kitabındaki hataları defalarca uyarmamıza rağmen, düzeltmeyen anlayış, resmî makamlardan gelen emirle bu hataları içeren kitapçığı topladığını beyan etmiş ise de elde olan ne varsa tüketilmiş ve yeni basıma hazırlıklara girişmişti. Bakalım, yayınlandığında şehrin tanıtımında yeni hatalar yaşanacak mı?
Şehir Kitaplığı Kütüphanesi, her bir şehirde kurulmuş olsa ve bu tarz yayınlar meraklısına ulaştırılmak istense, bu hataların bir tezahürü canlanmaya mahkûm olmaz.
Şehir kitaplarında görülen hataların yazana bildirilmesi için, bizce her şehir kitabında yazara ulaşımı sağlayan kalıcı bir e-mail ile adres zorunlu olmalıdır.
Diyarbakır İl Sınırı içinde yer alan Malabadî Köprüsü, bir zaman daha yeni sayılabilecek zamanda il olan Batman sınır içinde gösterilmişti. Aynı şekilde Diyarbakır-Çınar il sınırı içinde bulunan Zerzevan Kalesi, Mardin il Yıllıkları’na bile girmişti. Kendimizce yazıp çizdik, haber verdik.
Yazar, il sınırları içinde bulunan tarihî yapıların hangi şehirde olduğunu bilmiyorsa, bilmekten aciz ise ya kalemini kırmalı ya da talebe misali bilgisini okuyarak ve ele aldığı mekânları gezerek bilmelidir.
Sahi “Van” denilince, akla Van Gölü Canavarı’nı gündeme günlerce getirenler, bir Vanlı’ya gözleri farklı renkte olan Van Kedisi’ni unutturabilir mi? Erzurum” denince Oltu Taşı, başka bir şehre ait gösterilir mi?
Biz bu yazımızda konuya dikkat çekiyor, şehir konulu araştırma yapanların, o şehre ait en az yüzyıllık kitapları okumalarını tavsiye veriyoruz. Çünkü yazılanların çoğunda  bilginin yer yer buharlaştığı malumumuzdur.

17.10.2011

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.