22 Ekim 2025
  • İstanbul15°C
  • Ankara7°C
  • İzmir17°C
  • Konya9°C
  • Sakarya14°C
  • Şanlıurfa19°C
  • Trabzon14°C
  • Gaziantep15°C

ŞEHİR SEVDASI NELER YAPTIRIR?

M. Ali ABAKAY


Arada bir sohbet havasında konuşmak, şehre dair yazan biri olarak, içimizi dökmek ve bu alanda yaptıklarımızla yapacaklarımızı ifade etmek, çoğu tanımayan okurlara bir şehir araştırmacısının katlandığı zorlukları açıklama ihtiyacı bize çok görülmemelidir. Bu yazımızda seçtiğimiz yol, belirttiğimizin dışında değildir.  

 

ŞEHİR SEVDALISI OLMAK ÜZERİNE

Şehir konulu yazılar kaleme alalı, şehri sevdalısı olma niyetini aşikâr edenlerin sayısındaki artış, beni oldukça üzüntüye sevk ediyor. Biz, bu tablo karşısında sevinmesi gerekirken, üzüntümüzün sebebi ne ola?

Biliyoruz ki şehirleri anlatma işi, öncelikle tanımadan geçer ve bilmekteyiz ki şehrini tanımayan insanın kalkıp bulunduğu mekânları tanıtma meşgalesi, boş çabadan ibaret bir uğraştır.

Hayatın içinden gelen insanın, doğduğu, gençliğini yaşadığı, olgunluğa eriştiği dönem itibariyle, yaşlılığını geçirdiği şehirde, kasabada, köyde hatıralarını, şahid olduğu ortamı, gördüklerini, duyduklarını, okuduklarını tecrübesiyle birleştirerek, yazıya aktarımı özgün olmalıdır. Bu özgünlük olmadıkça başkasını taklitten öte gitmeyen yapı, ufak bir sarsıntıda yerle yeksan olur.

Şehir konulu araştırmalarda bulunan kalemlerin yazdıkları, aslında birbirine benzer. Hep sitem vardır, hep yapılan yanlışlıklara karşı duruş sergilenir, bu duruş her ne kadar  alnı açık, başı dik ise, tavizsiz ise de meramın anlaşılmaması ve anlaşılmak istenmemesi, kişinin işini zorlaştırır, kendisini umutsuzluğa sevk eder, sonunda “Benden bu kadar!..”  denilerek, ileride yapılması muhtemel diğer hizmetlerin de aksaması ve şehre dair birçok emeğin heba olmasına zemin hazırlar, o şehrin tanınması ve tanıtılması yolunda eksikliklere bir halka daha eklenir.

Şehrin sevdalısı olma ideali ile ortaya çıkanların, şehri bilmemesi sebebiyle ilk çıkışlarında yazdıkları yazılar hamaset kokar, nostaljiyle iç içedir, elde-avuçta birikim olmayınca, süreklilik sağlanmadığı için mevcut kaynaklardan iktibasları, intihaller takip eder. İntihal, açıkça kaynak belirtmeksizin, bilgilerin başkası tarafından kendi şahsına mal edilmesidir.

Diyarbakır üzerine sürekli yazan biri olarak, bizden yapılan intihalleri, aşırmaları artık mahkemelerde sonuçlandırmıyor, yazı konusu yapıyoruz. Bu da bize malzeme sağlamaktadır, açıkçası.

Yazdıklarımızda kaynak, dipnotu kullanmayışımızı yadırgayanlar, bu kadar yazıyı nasıl yazdığımızı merak eder, durur. Biz de merak ediyoruz, doğrusu. Bu merakımızın sebebi, muhayyilesi kıt kimlerinin gördüklerini okuduklarıyla bütünleştirmeyip, dinlediklerini harmanlamayışından kaynaklanmaktadır. Kitaplığında beş-on şehir kitabını bulundurmakla yazar olunmaz, araştırma yapılmaz. Açıkçası dergiler olmadıkça, gazeteler edinilmedikçe, yazılan mekânlar görülmedikçe ve fotoğraflanmadıkça, geçmişe yönelik belgeler sağlanmadıkça şehri konulu çalışmalarda bulunmanın kişiyi zor duruma bırakması muhtemel sonuçtur.

Kimi araştırmacılar, derleme metoduyla nakillerde bulunur, aynı konu hakkında yazılanları bir araya getirip karşılaştırır ve okura bir fikir vermede fayda sağlar. Genelde en iyi metot budur ve araştırmacı, şehrini tanıma ve tanıtma alanında bilimsel verilerle hareket eder, yazarların eksik bilgilendirmelerini tamamlar ve varsa yanlışlıkların tashih edilme yolunu seçer.

Yazdıklarımızı okuyan okurlar, akademik makalelerimizi takip etmiştir, genelde. Kimi ulusal ve uluslararası sempozyumlara katılan biri olarak, davet edilen kalem olarak, yazdıklarımızda genelde akademik çalışmalarımızı bildir olarak sunmaya çalışıyoruz.

Ashab-ı Kehf, Sultan Sa’sa’a, Ulu Camiî, Sultan Suc’a, Diyarbakır Kalesi olmak üzere bir çok makalemiz ile diğer sempozyum bildiri kitaplarında yer alan araştırmalarımızı ifade etmeye gerek yoktur, kanaatimce.

Yazdığımız yerel-bölge gazetelerinde yazdıklarımızı okurla paylaşma arzumuz halen devam etmekte ve kitaplaştığında sadece yazdıklarımız en kötümser ihtimalle on kitap halindedir. Belki 1000 civarını aşan bu makale yığınında kimi makaleler otuz sayfayı aşmaktadır. Bazen bir makalenin yetmiş sayfayı bulduğu da söz konusudur. Bu makalelerin kitaplaşmadan meraklılarının ilgisine mazhar olduğunu söyleyenlerin mevcudiyeti de tarafımızdan bilinmektedir.

Şehri sevdalısı olmanın, genelde maddî doygunluğa erişmemiş mal varlıklarıyla övünen, her şeye met’a gözüyle bakan, resmî toplantılarda ve gecelerde ön plânda görünmek iştiyakı ile kavrulan, itibarı sadece imza attığı çekle sınırlı olanların sık sık kullandığı ve sahip çıktığı bir unvan haline gelmiştir.. Biz, şehri için her sıkıntıya katlanan, eser ortaya koyan, maîşet derdiyle beraber şehre dair çalışmalarını itirazsız devam edenleri, bu sıfattan münezzeh tutuyoruz. Biliyoruz ki her kişi, doğduğu şehri sever ve şehri söz konusu olduğunda üzerine düşen görevden kaçmaz, kaçmamaya çalışır.

Şehir sevdalısı görünenlerin kiminde mevcut olan hastalılardan biri de yazmış görünmek ve yazdıkları ile toplumda itibar kazanmaktır.

İNTİHALLER ETİK DEĞİLDİR

Yazdığımız sitelerde bir dönem “Şairin Dilinde Diyarbakır” başlıklı bir araştırmamız-incelememiz yer alır. Bu çalışmamızı yerel bir gazetede yayınlatmış, üç gün boyunca yayınlanan çalışmayı, Sanatta ve Edebiyatta Yaratım dergisi de yayınlamaya değer bulmuştur. Geçen gün yerel gazetelerimizin birinde Şairin Dilinde Diyarbakır’ı yayınlanmış görmem beni sevindirdi. Daha önce de intihallerle dikkatini çektiğimiz ve kendisine ilk kez özel açık mektup yazdığımız ve sonradan yedi gün boyunca bu gazetede, bu köşede Sevgili Dostum başlığıyla seslendiğimiz zat, oturmuş, bu araştırmamızdan kendisince uzun bir yazı çıkarmış ve bölüm bölüm yayınlamaya başlamış. Kendisine artık yeter dememize rağmen,”İsminizi belirterek alıyorum.” diyecek kadar tecrübeli ve pişkin olan zat için diyecek bir şey bulamıyoruz.

ŞEHİR HAKKINDA SÖZ SAHİBİ OLMAK

Şehir sevdalısı olma adına birçok kişiye rastlamaktayız. Şehir ile ilgili her şeyi bilmek, kimsenin kârı değildir, olamaz. Şehre dair yayınlanan her kitabın, derginin, gazetenin bizim faaliyete geçirmeye çalıştığımız Şehir Araştırmaları Merkezi’nde bulunması da söz konusu değildir. Fakat her konuda kaynak, elbette bu merkezde olacaktır. Bizim otuz senede edindiğimiz bilgiyle tecrübeye karşın her şeye cevap verme durumumuz söz konusu değildir. Kişi ancak, ilgi alanıyla ilgili söz sahibi olur, konuşma hakkını kendinde bulabilir.

Biz, şehri tekellerine alan anlayışlara dair, görüşlerimizi sık olmasa da belirtmeye çalışıyoruz.  Şehir Araştırmacısı, kendisiyle yarış halinde olan insandır, elbette herkesten fazla bilgi sahibi olma peşindedir, daha fazla yazmak ister, daha çok kitabının yayınlanmasını arzular, bu istekle doludur. Bendeniz de kimsenin kolaylıkla malik olmayacağı bir merkezin hayali ile ömrümü ardımdan sürüklerken, geride bir isim bırakmak istiyorum, elbette. Bu isim ile hatırlanmak, oldukça güzel bir iştir, topluma hizmettir. Ali Emiri Efendi’yi emsal almamızdan öte bir davranış olmayan bu çabamız, başkasınca taklide açıktır. Kimseyi bu hususta eleştiremeyiz. Fakat yaşadığımız şehirde her şeyi ben bilirim mantığıyla ortalığa çıkan kim ise, kimler ise bu çıkışlarının cesaretli iş olduğunu biliyorum. İşi edebiyat olan biri olarak, tarihe, tarihi eserlere yönelmiş, şimdi de şehir hakkında yazılı-sesli-görüntülü-görsel materyali bir araya getirecek merkeze meraklı biri sıfatıyla şehrin A’dan Z’ye her şeyine vakıf olduğumu belirtmek, echel taifesine yeni bir ferdin eklenmesi demektir, hamakat kervanına fazladan bir şahsın katılması manasını taşır. Herkes, haddini bilmeli, herkes, sadece ehli olduğu alana dair fikir beyan etmelidir, kişi üzerine vazife olmayan işe talip olmamalı, tecrübe sahibi olmadan, ilgili alanda eser vermeden ve yazmadan, olgunlaşmadan, pişmeden geçici şanla şöhretin aldatıcı cilasına kanarak, soğan cücüğü misali ortaya fırlamamalıdır.

ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ÜZERİNE

İnsanın ömrü bir şehri anlatmaya ve tanıtmaya yetmez, tanımaya dahi elverişli değildir. Kişinin geride bıraktığı ile hayırla anılması bizce yeterlidir. Yaptığımız da sadece bu olmalıdır. Elbette kişinin yazdığıyla kendi geçimini sağlamaya çalışacaktır. Kimse de yazdıklarıyla oldukça rahat bir yaşam süreceği hayaline kapılmasın. Kişinin yazdıkları ile sorgulandığı zamanlar olur, dünya değiştirirken arkasından söylenecek olanlara cevaben çalışmalarını yayınlatması elzemdir, önceden.

Biz, açmaya çalışacağımız merkezle herkese aynı derecede yakınlıkta ve mesafede durmasını bilen yapıda, kitapla yayınla ve diğer şehir malzemesiyle sesleneceğiz. Belki mekân 100 belki de 1000 metrekare olacaktır, belki de çok katlı, bahçeli, dinlenme amaçlı alanlarıyla komple bir yapı…

Öncelikle girişimi başlatarak, hayırlara vesile olacak çalışmaları tamamlamak istiyoruz. En geç 2014 Senesinde açılacak, kaza ve bela olmasa, ömrümüz vefa ederse, hayırlı bir iş yapmak isteyenler destek sunarsa bu merkez, şehrimizin bilgi merkezi olacaktır. Bir yönüyle kütüphaneyi andıran bir yönüyle müzeyi çağrıştıran, kişinin bakış açısıyla kültür merkezi konumunda şehirle ilgili her şeyin bulunabileceği, süreli yayınlara sahip, devamlı araştırmaları kitaplaştıracak yapısıyla yayınevi kısmıyla, televizyon belgeselleriyle programlarıyla konferans ve sempozyum çalışmalarıyla şehre hak ettiği değeri verecek merkez olacaktır.

Bizden önce böylesi geniş çaplı bir merkezi inşâ edeceklere da kolaylıklar diliyoruz. Gizlimizin saklımızın olmadığı ortamda, kimseyi bu hayırlı ilerden mahrum etmek istemiyoruz. Ömrümüz vefa ederse hayalimiz gerçekleşir. Vefa etmeyen ömrümüz sonrası da vasiyetimiz odur ki dostlarımıza, çocuklarımıza hayallerimizi paylaşacak olanlara bu malzemenin tevdiîdir, verilmesidir…

KİTAP TALEBİMİZ VE AÇIK ÇAĞRI

Fırsat ve imkân buldukça şehir konulu çalışmaları edinmekteyiz. Otuz seneyi aşkın her il ve ilçe için yayınlanan kitapları ve dergilerle o ilde, ilçede çıkan gazeteleri bir araya getirerek açmayı düşündüğümüz Şehir Araştırmaları Merkezi, sadece Diyarbakır ile sınırlı olmaktan çıkmış durumdadır. Bu Şehir Araştırmaları Merkezimizin İl İl Şehir Kitaplığı’na bulunduğunuz şehirle ilgili yazdığınız ya da kitaplığınızda fazla olan yayınları beklediğimizi ifade edelim.  Diyarbakır Yazarlar Birliği için oluşturma çalışmaları içinde bulunduğumuz bu merkez, faaliyete geçtiği zaman verdiğimiz emeklerin boşa gitmeyeceğini biliyoruz. Oldukça önemli gördüğümüz bu merkezin, diğer illerde de açılmasını arzuluyoruz.  Üyesi olduğumuz ve resmî sitesinde daima yazdığımız TYB’den de gereken ilgini, alakanın eksik olmayacağını biliyoruz. Şimdiden katkı sunacak olan herkese teşekkür ediyorum.

Kitap Göndermek isteyenler  için haberleşme e-mailimiz: mehmetaliabakay@hotmail.com

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.