- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul20°C▼
- Ankara16°C
- İzmir23°C
- Konya19°C
- Sakarya19°C
- Şanlıurfa23°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep20°C
ŞEHİRLER DE ÖLÜR!..

M. Ali ABAKAY
Hayatın olmazsa olmazlarındandı, her ayda bir gün. Gittiği mezarlık başında dünyadan göçenleri yaddeder ve halkın arasına karışır,”Ölüm vardır, Ey İnsanlar!...” diye söylenir, sonradan hiçbir şey demeden herkesin bildiği mekânı olan tepeye çıkar, küçücük kulübesinde hayatının kalan ömür sermayesini tüketmeye başlardı.
Haber verdiler geçende o da dünya değiştirmiş, bize ölümü hatırlatan ve sadece “Ölüm vardır, Ey İnsanlar!” demekten başka bir şey söylediği, konuştuğu bilinmeyen ve hatırlanmayan bu derbeder, derviş tabiatlı insan.
Rabbim, rahmetine gark etsin, iyi ki göçmesiyle de bize ölümü bir daha hatırlattı.
***
Hayatın her aşamasında ölüm, insanoğluna hayatın dünya içinde bakî olmadığını hatırlatır ve bu bir emniyet subabı biçiminde, kalıcı etkiye sahiptir, ölümlü olduğunu bilen insanlar için. Ölümden uzak olanların hayatında da ancak hak vak’î olunca, dünya yaşamının belirlenmiş süresi tamamlanır.
***
Hayatını dünya meşgalesiyle tüketenin geride bıraktığı kendisine bir fayda sağlamamaktadır ve bunu ikrar, gereksiz ifadedir. Selahaddin’in, o büyük kumandanın vefatına yakın münadîlerle Selahaddinin öbür tarafa götürecek bir şeyinin olmadığını haber vermesi, ne derecede mana taşır, dünya ömrüne kendisini endeksleyenleri? Süleyman’a kalmayan dünya, kime kalacaktır, açıkçası. Rahmetli Anneannem, Hz. Peygamber’den bahsederken, “Ronîyua Çava” derdi,- “Gözlerin Nuru” – O’na da kalmayan dünya için, başkası neden bu denli çırpınır, durmaktadır?
***
Savaşlar olur, insanlar ölür, kan revan ortasında kalan insanlık, acılarını dindirmeye, yaralarını sarmaya asırlar harcar. Yıkılmayacak denilen devasa yapılar, yerle bir edilir, bir daha yapılamayacak şekilde. Medeniyet, ayaklar altına alınır, çiğnenir, durur. Tarih, bu tekerrürlerle dolu iken, halen de ibret alınmaz, nedendir?
***
Hangi Firavun, adına inşa ettiği piramidle, dünden bu güne taşıdı, ismini? Hangi Firavun, ölümsüzlük iksiri arkasında koşup yorulmadı? Hangi hükümdar, saltanatının devamlılığı için, ömrünü uzatmak istemedi? Hiçbiri olmadı, istenenin.
***
Bir hükümdar, kanını daima değiştirerek, genç kalmak isterdi. Yeni doğmuş olan bebeklerden çocuklara varıncaya kadar belki binlerce günahsız çocuğun kanıyla gençleşeceğini, sanan Hükümdar, misafir olarak gittiği ülkeden, devletine dönünce, ölümün acı şerbetini yakasından tutulup, sürüklenerek, kurşuna dizilip öldürüldü.
***
Dün ölümü insanlığa tarihe geçebilecek kadar acı çektirerek tattıranları, rahmetle anan kim vardır? Yaşadığımız dönemde hiç devrilmeyecekmiş gibi saltanat sürenlerin yerinde kimler vardır?
***
Biz, bu satırları kaleme alırken ya da siz bu satırları okurken, dünyada yüzlerce ölüm gerçekleşmiştir, gerçekleşmeye devam edecektir. İnsanın kendi iç huzuru içinde, canı veren tarafından ruhunun alınması kadar mutluluk yok iken, Canı vereni yok sayıp, katliamlara varan, bundan haz duyanların ölümü nasıl olur? Ben, birçok cinayeti işlerse bile bir insanın, sadece insan olmasına saygı olarak, cesedinin sokaklarda sürüklenmesini istemem. Nihayetinde suçsuz, günahsız olarak dünyaya gelen bir çocuktan, bu denli canavar ruhunu ortaya çıkartan sebepler de suçlu sayılmalıdır. Bu yüzden ben, kendimce her ölümün ardından üzülürüm:”Ardımdan beni hatırlayacak olur mu?” diye düşünürüm.
***
İnsanlığın öncelikle insana saygıyı ön plâna çıkartması lazım gelir ve erdeme saygıda kusur etmemesi şarttır.
***
Bilir misiniz, şehirlerin de bir ruhu vardır, hissedilmese de… Şehirlerin ölümü, Âlimlerin ölümü gibidir, bilenlerin nazarında. Şehirlerine sahip çıkmayan medeniyetin, devamlılığı mümkün değildir. Ölüm, daima insan için olmaz ya!... Şehirler de ölür, sessiz, sedasız. Biz, işte yitiklere karışan şehirlerin yasını duyan insanlarız.
***
Yoksa ölümü herkes bilir, kendi ahvalince. Şehirlerin ölümüdür, daha acıklı olan bizim için. Çünkü şehirler ölünce, medeniyette ölür insanlık da. Bunu düşünmenin zamanı geçti de mevcudiyeti korumak, eldeki muhafaza halen mümkündür.,
30.03.2012- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.