- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
05 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara22°C
- İzmir22°C
- Konya22°C
- Sakarya20°C
- Şanlıurfa26°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep25°C
SEVİL NURİYEVA'DAN: PUTİN’DEN TÜRKİYE’YE TARİHİ ÖVGÜ
Başbakan Erdoğan, St. Petersburg’da düzenlenen Türkiye-Rusya 4. Üst Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı kapsamında, Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir araya geldi.

Başbakan Erdoğan, St. Petersburg’da düzenlenen Türkiye-Rusya 4. Üst Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı kapsamında, Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir araya geldi. Önemli mesajlar içeren bu görüşme, ilişkileri daha da ileriye götürme konusunda oldukça başarılı oldu.
Bu önemli toplantının esas ana başlıklarına baktığımızda, ilişkileri geliştirmeye sadece Türkiye’nin değil Rusya’nın, bizzat Putin’in önem verdiğini görmekteyiz.
Ortak basın toplantısında Putin’in, “Türkiye’nin bağımsız politika izlediğine vurgu yapması” oldukça manidardır. Uzun yıllar, Rusya-Türkiye ilişkileri, ideolojik yaklaşım ve NATO -Varşova Paktı konseptinde değerlendirildi. Bu nedenledir ki Türkiye, Varşova Paktı dağılana kadar Rusya’dan her an taarruz bekliyor gibi tutum sergiledi. Rusya’nın yaklaşımı da bu tutumdan hiç de farklı değildi. Türkiye, ABD açısından Rusya için önemli tehdit olarak görülürdü.
Son yıllara kadar Rus kamuoyunda, “Türkiye’ye güvensizlik” inşa edilirdi. Türkiye’de ise yaklaşım aynıydı ama farklı nedenler hakimdi. İşin ilginç tarafı şu ki, her iki kamuoyunun yapısı birbirine çok benzemektedir. Gerekçe ve ideolojik bakış sanki aynıydı.
Oysa öteden beri söylediğim gibi , bu coğrafyada iki aktör vardır. Şimdiki duruş ve tavırdan da yola çıkarak bu iki aktörün Türkiye ve Rusya olduğu aşikardır.
Yeltsin döneminin Rusyası bu istek ve iddialardan uzaklaştırılmıştı fakat Putin’in iktidara gelişiyle Rusya’nın stratejik tavırları değişti ve daha ziyade “Çarlık Rusyası”nın siyaset modeli benimsendi.
Petrolden elde edilen gelirle ülkesinin dış borçlarını kapattıktan sonra Putin, daha agresif dış politika inşa etmeye başladı. Moskova’nın en önemli dezavantajının tarzı olduğu doğrudur. Moskova, her ülkeyle özellikle eski Sovyet Cumhuriyetleri ile dikte tarzı konuşmayı seviyor. Zira Rusya’da hala Sovyet mentalitesi hakim. Öte yandan, toplumun genel tavrı da biraz sert. Uzmanlar bu tavrı, hava durumunun sertliğine bağlı olarak yorumluyor. Doğrusu, havanın insan karakterindeki rolü dikkate alınacak kadar önemlidir. Soğuk kış mevsiminde bazı bölgelerin yılın 12 ayında hiç güneş görmemesi, ciddi bir karakter yapısı oluşturuyor.
Yazının devamı için: http://haber.stargazete.com/yazar/putinden-turkiyeye-tarihi-ovgu/yazi-809519
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.