- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
SİBEL ERASLAN: TOPLUMSAL CİNSİYET TEORİSİ DOĞUŞTAN GELENİ NİÇİN REDDEDİYOR?
''Doğuştan geleni kabul ettiğimiz zaman, ister istemez seçimlik olmayan bir şeye atıf yaparız, kaderdir bu. Dolayısıyla doğuştan gelene vurgu yapan bir kişinin aynı zamanda bir yaratıcıya inandığını da pek ala düşünebiliriz...
14 Temmuz 2021 Çarşamba 10:40
Bugünün ''toplumsal cinsiyet' tartışmalarında bizi en ziyadesiyle sarsması gereken mihenk noktası da zannederim ki burasıdır. Zira toplumsal cinsiyet teorisine göre, ''kadın doğulmaz, kadın olunur, cinsiyet dediğimiz şey eski bir hurafedir, aslında kadın veya erkek olmak diye bir şey yoktur, toplumun cahilce bir adlandırmasıdır bu sadece. Kadın veya erkek olmak gibi aslında olmayan ayrımları, kahrolası gelenekler, arkaik kültürler ve ataerkil yapılarıyla dinler ortaya çıkartmıştır...'
Dünya üzerindeki kavgalar, karşıtlıklar üzerinden yükselir. Irk, milliyet, din, ülke, siyaset, coğrafi koşullar arasındaki farklılıklar her zaman, savaş, kargaşa ve kaos sebebi olmuştur. Dünyayı güçlü ile zayıfın acıklı savaşımından ibaret olarak gördüğümüzde, kadın ile erkek de sürekli güç savaşımı içindeki varlıklardır. Savaşı, kargaşayı nasıl sonlandırabiliriz diye sorulduğundaysa feminizmin ve aslında post yapısalcıların verdiği cevap, farklılıkları iptal ederek olmuştur. Şayet cinsiyet denen şey olmazsa, kavga da olmayacaktır, güç dengesizliği de... Bu şartlarda, postmoderenist düşüncenin savaş açtığı üç kavram olan; insan, tarih ve Tanrı bozuma uğratılarak, 'doğuştan gelen' tanımı şiddetle reddedilir... Çünkü doğuştan gelen dediğinizde, bu insan doğuştan kadın veya doğuştan erkek dediğinizde, örtülü olarak Yaratıcıyı ve yazgıyı kabullenmiş oluyorsunuz..
Kadına yönelik toplumsal şiddeti ekarte etmek için ilk bakışta gayet kullanışlı bir söylem olarak görülebilecek, ''toplumsal cinsiyet'' teorisinin temelinde, doğuştan gelene savaş açmış bir söylemin ürünü olduğunu fark etmek, çoğumuz için büyük hayal kırıklığı olmuştur...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.