- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ŞİDDET VE ÖFKE SALGINI
Elif SÖNMEZIŞIK AYDIN
05 Ocak 2019 Cumartesi 11:21
Bindiğimiz şehiriçi hatları otobüsünde konuşuluyor: Geçen ay, otobüs kendi durağına yanaştığı için aracını park edemediğinden şikâyet eden bir otomobil şoförü, otobüs şoförünü tabancasıyla yaraladı, deniyor.
Bir aydır hastanede tedavi görüyormuş, ne zaman çıkacağı belli değilmiş. Böyle bir olayın hazmı, idraki kadar güç. İdrake yetersiz kalanların sayısını bilmiyorum. Çünkü her gün keşmekeşe dönen şehir trafiği içinde, hem hukuk hem de insanlık kurallarını çiğnediği hâlde kendini haklı görebilenlerin sayısı da artıyor.
Hem suçlu hem güçlü olabilmek, “öfke hakkı” veya şehrin keşmekeşi ile açıklanabilir mi?
Şoförün yaralanma hadisesini, genç araştırma görevlisinin öldürülüşünden bir gün sonra işittim.
Hem evliliğinin, hem meslek hayatının hem de hayatının baharında genç hukukçu bir hanımefendi, kurallara uygun hareket ettiğinden ötürü, öğrencisi tarafından önce şiddete maruz kalmış, sonra da silahla vurulmuştu. Diğer detayları burada dillendiremiyorum, zira muhtelif medya organlarında da mevcut.
Bütün bu olan biten hayatımızın şiddet içeren sayfalarından ikisi yalnızca…
İçinde biz olmayabiliriz, ama içinde olduğumuz toplumdan gerçek hadiseler...
Bir vakitler -şiddetin muhtevasına göre belki bundan 10 ya da 20 ya da 30 yıl önce- Batı'da olup da türlü dehşet hikâyeleri içeren şiddet hadiselerini duyduğumuzda, böyle bir toplum olmadığımız için şükrediliyordu. Yaşananlar, terör bahanesiyle ilişkilendirilemeyecek kadar tekildi. Aklımızın almadığı tek başına, çocuk denebilecek kadar genç insanların nasıl birer katile dönüşebildikleriydi.
Akıl sağlığı, yetişmedeki çarpıklıklar, çocukluk travmaları ve daha birçok mesele, tehlikeli saldırganlığa, işkenceyle işlenen cinayetlere, seri katillere dair bir arka plan sayılabiliyor ki bunun sağlaması da genelde doğru çıkıyor. Fakat dünya medyasının şiddet teşhiri konusundaki sorumsuzluğunun, kontrolsüz internetin ve sosyal medya kullanımındaki bilinçsizliğin ve “yasal” bilgisayar oyunlarının yol açtığı şiddet patlaması ve öfke salgınının, aile içi travmalar ya psikolojik rahatsızlıklar kadar ciddiye alınmadığı yapılan düzenlemelerden de anlaşılıyor.
Bir taraftan herkes kendi üzerinden bir durum okuması yapıyor. Ben de sosyal medya kullanıyorum, ben de şiddet içeren görüntüler izliyorum, ben de kan revan içindeki bilgisayar oyunlarından oynadım, ben de travma yaşadım ama neden katil olmadım, diyerek konuya yaklaşanlar da var.
Eğitimciler ve ailelerle dijital dünya ve onunla olan ilişkimiz bahsi gündeme geldiğinde şahsi gözlemim; herkesin kendini bir parça çaresiz hissettiği…
Oysa öfke kontrolsüzlüğünün ve şiddetin bu derece yaygınlaşması, en vahim durumların bile kitleler nezdinde bir günlük hadiseye dönüşmesi üzerinden okunursa artık normalleşme evresinde.
Devamı: http://www.yenisoz.com.tr/siddet-ve-ofke-salgini-makale-36082
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.