- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul15°C▼
- Ankara10°C
- İzmir15°C
- Konya11°C
- Sakarya12°C
- Şanlıurfa19°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep12°C
SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN'DEN: DENİZ GEZMİŞ KÜLTÜ
Ortaokul öğrencisi olduğum zamanlardı. O gün bahara inat, kapalı bir hava olduğunu hatırlıyorum.

Yıllar boyu Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının dramı sadece belli bir yandaş-yoldaş grubunun tekelinde hatırlandı. Böylesi dramlar karşısında vicdanların muhasebesi uzun sürüyor. Bu üç gencin asılmasında, evet oyu kullanan vicdanı kör siyasetçilerden "iyi oldu da asıldı" diyenlere; "ama onlar da böyle yapmasalardı" ve nihayet "ama bizden de üç kişi gitti:Menderes ve arkadaşları asılırken neredeydiniz?" demek suretiyle bu suça şu ya da bu derecede ortak olanlara, durumun vahâmetinin ancak 12 Eylül'den sonra anlaşılmaya başlandığını düşünüyorum. Yunusperver sağ(!) keşke onun bir şiirini bir kerecik olsun hatırlamış olsalardı:
Bu dünyada iki şeye ,
Yanar içim göynür özüm,
Genc iken ölenlere,
Göğ ekin biçer gibi..
12 Eylül, liderinin saf saf itiraf ettiği gibi "bir sağdan bir soldan" "göğ ekin" biçmeye başlayınca dram açığa çıktı. Elbette bu arada dünya dönüşmüş sol-sağ kavgasının anlamsızlığı ayan beyan ortaya çıkmıştı. Bu gelişme dramın ağırlığını da arttırıyor ve "Yahu olmasaymış keşke" ifadesinde somutlaştığı haliyle en kör vicdanları da bir dereceye kadar harekete geçiriyordu.
Deniz Gezmiş'in dramı devam ediyor. Hatta bu dramı en fazla o dönem kendisinin yoldaşı olan, bugün kapitalistleşmiş ve o günlere göre çok tuhaf siyâsal , hatta sportif yönelişler göstermiş olan bazı 68'liler derinleştiriyor. "Biz Deniz ile" diye başlayan o hâtıralar aslında Deniz Gezmiş'in post modern dramının savruk "cheapter"larıdır. Eski arkadaşlarının büyük çoğunluğu, eminim ki Deniz Gezmiş'in ihânet saydığı noktadalar. Deniz Gezmiş'e sahip çıkılan her durumda, idamların sene-i devirlerinde parlatılan TV programlarından , salya sümük hazırlanan belgesellere(üzerinden neler kazanılıyor meçhûl) elbirliği ile bir Deniz Gezmiş kültü inşa ediliyor. Bu kültün sağladığı servisin sonu yok. Kendi yaptıkları putun etrafında tuhaf ritüeller ya da tapınmalar geliştiriliyorlar. 68'liler, nostaljik tatminler eşliğinde kendilerini aklamaya çalışıyorlar. Oysa herkes biliyor ki, ödediği çok ağır bir bedel , yani gencecik ölümüyle her zaman genç kalma imtiyazı elde eden Deniz Gezmiş'in karşısında onlar yaşlanmanın en kötü anlamıyla yaşlandılar. Onun yaşlanmayan imgesinde bir gençlik bonusu elde etmeye çalışıyorlar. Gençler ise elbette Deniz Gezmiş imgesinde kendilerini bulabilirler. Ama bu imgeyi kuranların biyografik koordinatlarındaki oynamalara bakabilseler sağlam bir sosyoloji bilgisi kazanacaklarına eminim.
Deniz Gezmiş bugün yapayalnızdır. Onu diğer arkadaşlarından ayırdılar. Kültürel antropoloji kültlerin yalnızlaştırıcı etkisinden bol bol bahseder. Deniz Gezmiş tüketim toplumunun kültüdür. Genç kızların yüreğini hoplatan boyu posu ve yakışıklılığıyla... O, Che imgesinin bizdeki yansıması; daha da önemlisi ebedîbir bâkirdir. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan o denli boylu poslu olmadıkları ve o kadar yakışıklı olmadıkları için bu hiyerarşi içeren bu kültün içinde ancak silik düzeyde, o da şöyle böyle vardır. Deniz Gezmiş kültü, Deniz Gezmiş'i can ciğer arkadaşlarından bile ayırmıştır. Bu yazıyı aklıma takılıveren iki soruyla kapatalım: 1- "Deniz Gezmiş bugün sağ olsaydı yoldaşlarına ne derdi?... 2-Mahir Çayan ve arkadaşları neden kült olamadılar?...İlki bir zihin jimnastiği, ikincisi ise Kültür Antropolojisi dalındaki bir Yüksek Lisans Tez konusu niyetine...
14.05.2012 Yeni Şafak
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.