Mütedeyyin kesimin kıymetli, toplumsal duyarlılığı yüksek edebiyatçılarından biri Cihan Aktaş. 2 Temmuz yani Sivas katliamının yıldönümünde, 4 yıl önce bir grup kadın olarak hazırladıkları bir metni Twitter’da paylaştı. Sivas Yasında Buluşan Kadınlar başlıklı metin şöyleydi: ‘Sünni Müslümanların, boyutları insan havsalasına sığmayan bir zulmün sorumlusu olarak gösterildiği bir dönemde; bu yüzden karşılaştığım suçlamalara isyan ederken, bir tür şok hali içinde o zulmü tanımlamakta ve sorgulamakta yeteri kadar sorumlu davranamadım. O yangın bana da değdi, dağladı beni. Eğer bugün 2 Temmuz'a dönebilme imkanım olsaydı, Madımak otelinin kapısında durup bedenimle bir duvar olmak isterdim... Şimdi bütün varlığımla bir daha hiçbir zulmetin kitleleri esir edemediği, kimsenin sevdiklerinden zamansız ve haksız koparılmadığı bir ülke hayal ediyorum. Ölümü değil, hayatı kucaklayan bir ülke.’ Bırakın olumlu karşılanmayı, bu metni paylaştıktan sonra hem Alevi hem de Sünni kesimden negatif tepkiler aldı Aktaş. Toplumsal olarak ne tür bir gerginliğe sürüklendiğimizi gösteren bu tepkileri ve dindar Sünni müslümanlar için Sivas katliamı nedir, konuştuk.
Ezgi Başaran / Radikal
 2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde yaşananları nasıl tarif edersiniz? 
-Kısaca tarif edecek olursam, toplum olarak barışa ilişkin umutlarımızı tüketmeye yönelik bir katliam bu. Türkiye halkının ortaklaşa umutlara ve amaçlara sahip olmasına engel olmaya dönük bir mekanizma var sanki. Dönem dönem birkaç zıtlık üzerinden çalışıyor. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laik-Dinci… Mevcut fay kırıklarını derinleştirmeyi amaçlayan büyük bir planın ustalıkla gerçekleştiğini düşündürüyor yaşananlar. İslam’ın bu tür olumsuzluklara izin vermeyeceğinden kuşku duyulamaz. Bunu yapanların da İslami bir duyarlılıktan yola çıktıklarını sanmıyorum. Herkes üzerine düşen rolü bilerek veya bilmeyerek yerine getirdi. Onca insanın yanarak ölümü, bu büyük azap, yüreğimizi dağlamaya devam ediyor.
Dindar kesimin son 21 yılda bu meseleye yaklaşımında, algılamasında bir değişiklik oldu mu?
-Kesinlikle bir değişiklik oldu Ezgi Hanım. Eskiden Alevilerle ilgili çeşitli efsaneler dolaşırdı halk arasında ve tekzip şansı olmayan efsanelerdi bunlar. Mesela “mum söndü” efsanesi gibi. Aleviler daha ziyade CHP tarafından temsil edildiğinden Sünni kesimlerden yalıtılmış gibiydiler. Alevilik üzerine yeteri kadar konuşulmuyordu. Aslında şu hakikatin altını çizmek gerek. Madımak’ta asıl hedef alınan Aziz Nesin’di ve bildiğim kadarıyla ateist olmakla birlikte Sünni kökenli bir yazar. Türkiye son yirmi yıldır tabularından sıyrılıyor. Aleviler de kendileri hakkında daha rahat konuşmaya ve yazmaya başladı. Televizyon kanalları açıldı. Bütün bunların da toplumda bir karşılığı var. 1990’larda yaşanan toplumsal değişim tanımaya ve söyleşiye yönlendiriyordu. Hazırlanmış bir cephe yoktu, ama ne yazık ki bir galeyan potansiyeli vardı ve Şeytan Ayetleri kitabının Türkçe’ye tercümesi dolayısıyla galeyanın da asıl hedefi kitabı tercüme ettireceğini açıklayan Aziz Nesin’di. Bu tür bir girişimin cezası bu olmasa ve bir ceza biçme de elbette ki bu insanların hakkı ve yetkisinde olmasa da, karşılıklı bir gerilimin yarattığı bir hınç patlamasıydı.
Söyleşinin devamı için: http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ezgi_basaran/sunniler_sivas_katliamiyla_ilgili_duygudaslik_sunamadi-1200430


Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.