- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
TAHA KILINÇ: RAMAZAN TAKVİMİ - II
Çarşamba günkü yazıda “okumanın fıtratına ve okuma eylemine has bazı kaidelere” dair hasbihal ettik. Şimdi gelelim, “Peki ne okuyalım?” sorusunun cevaplarına…
16 Mart 2024 Cumartesi 09:13
Türkiye’de yaşayan, Türkiye’den İslâm dünyasını seyreden ve Türkiye’yi önemseyen her Müslümanın, diğer okumalarının yanında, kendisini bilhassa şu beş türde, ömrü boyunca disiplinli, ısrarlı ve istikrarlı bir okuma programıyla beslemesi gerektiği kanaatindeyim.
* İslâm’a dair temel okumalar
İçinde yaşadığımız coğrafyanın dinamiklerini, İslâm’ı derinlemesine anlamadan kavramak ve algılamak mümkün değildir. İslâm inancı, tarihi ve kültürü her şeye öylesine sinmiştir ki, kritik kodları çözmek ancak İslâm’ı bilmekten geçer. Türkiye, Ortadoğu ve İslâm dünyasının geneliyle alakalı yorumlarında, öngörülerinde veya tepkilerinde sürekli yanılanlara bakınız, hepsinde aynı eksikliği göreceksiniz: İnancıyla, tarihiyle, kültürüyle ve ürettiği insan tipiyle, İslâm’ı kavrayamamış olmak. Kur’ân ve onunla birlikte hadis külliyatı başta olmak üzere, İslâm okumaları hiç bırakılmadan devam ettirilmelidir.
* Tarihe ve İslâm tarihine dair okumalar
Bir sosyal bilim olarak, tarihin bence en pratik tanımı şudur: Bugünü anlamak ve geleceğe hazırlanmak için, geçmişe ayna tutmak. Belli kurallar dâhilinde, tarihin kendine has bir akışı ve şaşmayan döngüleri bulunduğundan, geçmişte yaşananlar dikkatle okunduğunda, bugün için ışığa, yarın için de net bir yol haritasına dönüşecektir.
Burada elbette “Hangi tarih kitabı?” sorusunun cevabına girmeyeceğim. Herkes kendi meşrebine göre bir çizgi tutturabilir. Ancak hangi metin veya kalem okunursa okunsun, bir tarih kaynağı: Hamasetten ve aşırı doz duygusallıktan arınmış olmalı. Anlatımın sebep-sonuç zincirinde kopukluklar bulunmamalı. Sadece “karşı taraf”ı veya “düşman”ı suçlayan bir üslup yerine, özeleştirilere ve muhasebelere de yer vermeli.
Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/taha-kilinc/ramazan-takvimi-ii-4609058
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.