- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
12 Kasım 2025- İstanbul14°C▼
- Ankara15°C
- İzmir20°C
- Konya17°C
- Sakarya15°C
- Şanlıurfa24°C
- Trabzon19°C
- Gaziantep23°C
TASAVVUF, BUGÜNKÜ İNSANLIĞA NE SÖYLÜYOR?

12 Kasım 2025 Çarşamba 12:15
Din, insanoğluna huzur ve mutluluğun yolunu gösteren ilahî hakikatin bütünüdür. Tasavvuf ise hakikate giden yolun mutasavvıflar tarafından yapılan bir çeşit tarif ve yorumudur. Bu yorumcular ilk günden beri vardır. Asr-ı Saâdet’ten sonra Emevîler, Abbâsîler döneminde Mekke’de, Medine’de, Kahire’de, Şam’da, Bağdat’ta, Buhara’da bir1çok gönül eri “yolcu”lara rehberlik yapmışlardır. Yol’un en büyük ustalarından biri Endülüs/Avrupa’da doğmuş Şam’da 1240’ta vefat etmiştir: Muhyiddin İbn Arabî. Diğeri Selçuklular döneminde Konya’da yaşayan Mevlânâ Celâleddin Rumî’dir. 1207 tarihinde bugünkü Afganistan’ın Belh şehrinde doğmuş, ailesiyle birlikte Anadolu’ya hicret etmiş 1273’te başkent Konya’da vefat etmiştir. Anadolu’nun yıldızı ise Yunus Emre’dir. Birinci isim Arapça, ikinci isim Farsça, üçüncü derviş ise Türkçe yazmıştır.
Onlar bu meşaleyi Hz. Peygamber Efendimiz başta olmak üzere kendilerinden önceki büyüklerden aldı. Mekkeli Ebû Talip’ten, Bağdatlı Cüneyt’ten, Horasanlı Attar’dan, Tirmizli Muhakkık’tan, Tebrizli Şems’ten… Sekiz asırdan beri onları okuyanlardan hiç kimse pişman olmadı. Onları anlayanlar kendi çapları/kabiliyetleri oranında hakla, hakikatla buluştu, aşkla muhabbetle yüzleşti. Kısaca mutlu oldu, yaşama sevincini hissetti… “Dünya ne güzel, insan ne güzel, dua ne güzel , secde ne güzel, yaşamak ne güzel!” dedi.
Bugün dünyanın farklı coğrafyalarında aynı hakikati seslendiren meslekdaşları görevlerine devam ediyor. Kaşgar, Kazan, Kurtuba hattında; Buhara, Bursa, Bosna çizgisinde; Isfahan İskenderiye güzergâhında… Çünkü onlar Allah’ın bizler için açtığı lutuf ve bereket kapılarıdır. Dünya var oldukça var olacaklardır:
“Megu eshâb-ı dil reftend ve şehr-i ışk şod hâlî
Cihan pür Şems-i Tebrizî mürid-i ku çu Mevlanâ”
Bu Farsça beytin Türkçesi şöyle:
“Gönül ehli hep gitti, aşk şehri boştur deme!
Tebrizî’ler hep vardır Mevlânâ’sı nerede?”
Şimdi sorumuzu tekrar soruyoruz:
Yazının devamı için:https://www.insaniyet.net/tasavvuf-bugunku-insanliga-ne-soyluyor/
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.