01 Kasım 2025
  • İstanbul19°C
  • Ankara17°C
  • İzmir22°C
  • Konya19°C
  • Sakarya16°C
  • Şanlıurfa25°C
  • Trabzon19°C
  • Gaziantep23°C

TOHUMUNU YEŞERTEN ADAM: TARIK BUĞRA

Bir eser muharririn hayatı ve görüşlerini mündemiçtir. Bu ayrılmaz birlikteliği onun eserlerinde de çokça görürüz. Mustafa Çağrı Soyer, eserlerinden hareketle Tarık Buğra'yı yazdı.

Tohumunu yeşerten adam: Tarık Buğra

22 Şubat 2016 Pazartesi 16:16

Topraktan olan insanın içine gömülü bir tohum vardır. O tohumun suyu acılar ve mücadeleler, güneşi ise sabır ve duadır. Meyvenin bereketini ise haysiyet tayin eder. İnsanın başı Nur Dağı gibi dik oldu mu meyveleri de tatlı olur. Bâkî kalan bu kubbede hoş bir sâdâ ise, insanın sırtını dayadığı, kademini bastığı yer el-Bâki'nin sırrı olmalıdır. İnsan eşref-i mahlukat olana kadar tüm acıları, fakirlikleri, ötelenmeleri kucaklamalıdır. İşte Türk edebiyatının meyve veren ağacı, sırtını sırra dayayan delikanlı -ağır abi-, acıların, fakirliklerin yonttuğu insan Tarık Buğra için denilebilir ki yaşadığı bu tecrübeler eserlerine malzeme olmuş, malzemesi bol, doyurucu, bereketli bir sofra haline gelmiştir.

Bir eser muharririn hayatı ve görüşlerini mündemiçtir. Bu ayrılmaz birlikteliği onun eserlerinde de çokça görürüz. Anadolu coğrafyasının en tedirgin zamanında ve milli mücadele döneminin ramağında, o dönem Anadolu’nun göbeğinde fokurdayan savaş kazanına "Şu fokurdayan çorbaya bizim de tuzumuz gerek!" telaşesi güden vatansever halkın hengâmesi arasında Akşehir’de doğup büyür. Yaşadığı bu ortam, milli mücadele dönemini anlatan eseri Küçük Ağa’nın mekânının Akşehir olarak seçilmesinin bir sebebidir. Bu roman, çocukluk evresini geçirdiği bu ortamın etkisinden süzülerek yazılır. Yine çok partili hayata geçiş evresi Serbest Fırka dönemini halkın gözünden anlatan Yağmur Beklerken eserinde, Demokrat Parti'nin kuruluş zamanını konu eden Dönemeçte eserinde kasaba mekânı Akşehir’in bir aksidir.

Tarık Buğra'nın romanlarında anne ve babası

Tarık Buğra'nın birçok eserindeki karakterlerde Akşehir’de Muvazzaf Ağır Ceza Reisi olan edebiyat ve musiki ile ilgilenen babası Mehmet Nazım Bey’in etkisini görürüz. Küçük Ağa'daki ağır ceza reisi tiplemesi babası Nazım Bey vesilesiyle şekillenir. Bu romanda geçen Çolak Salih karakteri, babasının ona vurduğu bir tokatın ürünüdür: İtibar sahibi babasını, Akşehir’de savaş gazisi olan ve kasabada topal gazi denilen adamla ne zaman beraber görse garipser. Bir gün babasına böylesine salaş bir adamla ne işi olduğunu sorar. Nazım Bey ise oğlunun suratına bir tokat indirir ve onun gazi olduğunu, herkesten daha şerefli olduğunu söyler.

Tarık Buğra’nın roman tiplemelerindeki meslek seçiminin genellikle hukuk eğitimi görmüş hakim, savcı, avukatlar olması Nazım Bey’in mesleğinden ötürüdür. Sözgelimi, Yalnızlarromanındaki Şükriye’nin babası avukat Hüseyin Efendi,Dönemeçte’deki savcı yardımcısı Orhan ve avukat Mehmet Bey,Küçük Ağa romanındaki ağır ceza reisi, Yağmur Beklerkenromanındaki avukat Rahmi ve Kenan Bey tiplemeleri buna örnektir. 

Akşehir’in yerlisi, tasavvuf erbabı, saf Anadolu irfanı annesi Nazik’e Hanım’ı da eserlerinde çokça yansıtmıştır. Tarık’ın çocukken zaman zaman karşılaştığı savaş manzaralarının ruhunda açtığı yaralara merhem annesinin Yunus’tan söylediği ilahiler olur ve bu vesile ile de Yunus’a karşı bir muhabbet besler. Şöyle der bir köşe yazısında Tarık Buğra: “Bir tek Yunus Emre’nin Türkiye Müslümanlığına kazandırdığı saflık, temizlik, yücelik ve derinliği, köktenliği Harunü’r Reşid’in hazineleri ile ödeyebilir misin?” Küçük Ağa’daki Emine karakteri, annesi Nazike hanımı yansıtır. Yağmur Beklerken romanında, kasabadaki Serbest Fırka’yı kuran avukat Rahmi’nin bir otel odasında uyurken ettiği “Yattım Allah kaldır beni/ Rahmetinle doldur beni/ Ben bir yola niyet ettim/ İman ile gönder beni” duası, annesinin Buğra’ya küçükken ne zaman ümitsizliğe düşse okumasını tembihlediği duadır.

Kavuşamayan âşıklar

Tarık Buğra’nın içindeki tohum belki de İstanbul’da geçirdiği lise yıllarında yeşermeye başlar. Tarık'ın Anadolu’dan gelme bir taşralı olmasından mütevellit böylesine büyük bir şehirde yaşadığı kültürel çatışma, onu, yatılı kaldığı okulda okumaya ve daha çok okumaya teşvik eder. Tam da o zamanlar, muharrirliğin tekâmül sürecinde, kalbinin iplerini bir hanım kızın eline tutuşturur, sevdalanır Tarık Buğra. Bu sevdayı tevessül ederek, kendisini kanıtlamak ve ispatlamak gayesi ile muharrirliğe daha bir yoğunlaşır. O hanım kız ise uzaktan akrabasıdır ve aşkına mukabele eder. Günah eleği ile elenip bir saflık ile sürer aşkları, ancak visale eremez, evlenemezler. Kızın ailesi istemez Tarık’ı ve gerekçe olarak da Tarık’ın boş işlerle(!) uğraşmasını, hâlâ öğrenci olmasını ve işinin olmamasını öne sürerler. Bu yaşananlar ise Tarık’ın gerek hayatına gerek eserlerine hayli etki etmiştir. Yazarın Yalnızlar adlı romanındaki Murat ve Hürrem'in aşkı, Tarık Buğra’nın yaşadığı bu sevdadan alınmış bir kurgudur. Romanda Hürrem’in annesi karakterindeki Hayriye Hanım, Hürrem’in Murat ile evlenmesini, Murat’ın sosyal ve ekonomik durumundan ötürü istemez ve bu evliliğine engel olur. Neticede annesinin bu engel oluşu Hürrem’i de yalnızlığa sürüklemiş olur. Hürrem romanda istemeyerek olsa da Murat'tan ayırılır.

Aynı şekilde Yağmur Beklerken adlı eserinde romanın baş kahramanı Rahmi’nin aşık olduğu Anakız’a kavuşamaması, Siyah Kehribar romanında Türk genci’yle Melina’nın, Dönemeçte’deki Doktor Şerif ile Handan’ın, Gençliğim Eyvah adlı romandaki Güliz ile Delikanlı’nın aralarındaki imkânsız aşk, yazarın bu yaşanılan hadisenin romanlarına aktarımıdır.

Tarık Buğra'nın muharrirlik ile hayatını ve romanlarla acılarını ifade etme isteği, onun sınavsız kazandığı tıp fakültesinden atılmasına sebep olur. Aynı yıl İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girmesine rağmen burada dört sene devam ettikten sonra Hukuk Fakültesi’ni de aynı gerekçelerle bırakır. Yalnızlar romanındaki Murat’ın Hürrem’den ayrılmasından sonra girdiği bohem hayatı sebebiyle okulu bırakması hayatının eserine olan etkisine bir örnektir. 

 

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/23163/tohumunu-yeserten-adam-tarik-bugra.html

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.