02 Kasım 2025
  • İstanbul13°C
  • Ankara7°C
  • İzmir16°C
  • Konya6°C
  • Sakarya9°C
  • Şanlıurfa16°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep12°C

TOPLUMUNU OKUMAYA ÇALIŞAN BİR EDEBİYATÇI

Edebiyattan sosyolojiye, ilahiyattan felsefeye geniş bir iklimde soluklanan ve buradan topladıklarını her platformda bizlerle paylaşan Alâattin Karaca, okunmayı ve dinlenilmeyi gerçek manada hak edenlerden. Muaz Ergü yazdı.

Toplumunu okumaya çalışan bir edebiyatçı

20 Şubat 2016 Cumartesi 16:06

Googleye Alâattin Karaca yazdığımızda iki Alâattin Karaca ile karşılaşıyoruz. Biri dağcı ve Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı, diğeri ise Türk Dili ve Edebiyatı hocası Prof. Dr. Alâattin Karaca. Biz, Hocamız Prof. Dr. Alâattin Karaca Bey ile ilgili cümleler peşine düşeceğiz. Aslında Karaca da cümlelerin peşinde. Geçmişle gelecek arasında bir yere gizlenmiş, bugün varlığına en çok ihtiyaç duyduğumuz sözcüklerin… Kayıp dilin… İlim ve irfana dayalı ‘muhasebe’ geleneğinin… Kırmadan, dökmeden onaran ve olduran o sihirli efsunun…

Hoca edebiyatçı. Edebiyat mektebine diz kırmışlardan. Edebiyat ve edep… Yeni Türk Edebiyatı uzmanlık alanı. İlgilendiği, kafa yorduğu fikir ve düşünce dünyası bir alanla ve akademik kariyer yaptığı branşla alakalı değil. Gündeme yabancı, fildişi kulede oturan okumuş yazmışlardan biri olmak yerine bugün ve yarın için kafa yoran, birikimlerini insanlarla paylaşmaktan geri durmayan biri.

Âdeme dair, âdemi kemale erdirecek bir dilin peşinde demiştik onun için. Bu dil bizim için İslam’la yoğrulmuş bir dil. Karaca da bunun bilincinde ve arayışının merkezine İslami düsturları koyuyor. Geleneksel yaşantının silikleştirdiği öğretilerin üzerindeki tozu kaldırma cehdinde, geleneğin güzelliklerini daha çok vurgulama… İslam’ı tamamen bir “itaat kültürü” pompalayan ya da “isyan bayrağı açan” bir din olarak yorumlamanın sakatlığına her zaman dikkat çekiyor. İslam’ın hem “itaat felsefesi”, hem de bir “isyan felsefi” vaaz ettiğini söylüyor. İslam’ın yalnızca itaat dini olmadığını, aynı zamanda haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı sesini yükselten bir din olduğunu belirtiyor. Her türden konformist ahlak, bananeci yaklaşım yine dinin öğretileriyle örtüşmüyor. Müslüman zulmün, adaletsizliğin, kötülüğün karşısında eli bağlı duramaz. Alâattin Hoca’nın da vurguladığı gibi Müslüman yalan dünyaya, beşere, saltanata, makama baş eğmez. Yalnızca Allah’a güvenir, makamdan mevkiden korkmaz.

Böyle bir dille bir medeniyet ne restore, ne ihya, ne de inşa edilebilir”

Servet-i Fünun Edebiyatı, Mehmet Âkif Ersoy, İkinci Yeni Poetikası, şair İsmail Safa, Ercüment Ekrem Talu, Necip Fazıl Kısakürek, Sabahattin Ali ile ilgili önemli çalışmalara imza atmış olan Alâattin Hoca, toplumsal değişim ve gelişimleri okuma gayretinde de. Özellikle son dönem dindar/muhafazakar kesimdeki değişim ve gelişmeleri… Onu özgün kılan en başat özelliklerden biri olan biten karşısında teslim olmayışı, kendini bir yerin kurşun askeri olarak görmemesi ve kaygıyı elden bırakmaması. Evet, kaygı, endişe orjinalliğin, özgünlüğün ve özgürlüğün mazotu gibidir adeta.

Alâattin Karaca’nın Fikir Coğrafyası adlı sitedeki ‘Kayıp Dilin Peşinde’ makalesi son on beş yirmi yıllık değişimi bütün açıklığıyla gözler önüne koyuyor. O makaleden kısa bir bölüm: “Türkiye’de son dönemlerde siyaset dünyasından başlayarak, medyaya, kültür ve sanat dünyasına, hatta akademiye de maalesef böyle 'sığ', 'ayrıştırıcı', 'saldırgan' ve 'kirli' bir dil egemen olmaya başlamıştır. Bir başka deyişle, sakin, ağırbaşlı, âlimâne, münzevi, mutedil ve mütefekkir dil, -söz konusu 'taraftar zümresi'nin 'sığ ve gürültülü' dili tarafından bir kıyıya itilmiştir. Şimdilerde egemen dil, işte bu sığ ve gürültülü 'taraftar' dilidir. Bu âmiyâne, argo, komplocu, hatta tehditkâr, ayrıştırıcı, gerilimli ve kuvvetle hâldeki konumunu sürdürmeye odaklanmış, tarihsel derinlikten, ilim ve irfandan kopuk 'jurnalist' dil, her gün TV kanallarında, gazete sayfalarında, hatta sanat-edebiyat dergilerinde arz-ı endam etmekte, oradan da sosyal medyaya girerek zehrini tüm topluma yaymaktadır. Oysa böyle bir dille bir medeniyet ne restore, ne ihya, ne de inşa edilebilir; bu ideal bir yana, toplumsal hayatın böyle bir dille sağlıklı bir biçimde sürdürülmesi dahi mümkün değildir.”

 

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/23143/toplumunu-okumaya-calisan-bir-edebiyatci.html

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.