05 Mayıs 2024
  • İstanbul18°C
  • Ankara15°C

UFUK COŞKUN: KERB-Ü BELA, HARRE VE MÜSLÜMANLAR

Peygamberimiz daha vefat eder etmez, o gün, Benî Sâide Sakifesi'nde neler konuşuldu, tartışıldı ne tür kavgalar edildi tafsilatını bilmiyoruz.

Ufuk Coşkun: Kerb-ü Bela, Harre ve Müslümanlar

24 Eylül 2018 Pazartesi 10:36

Bildiğimiz bir şey var ki Müslümanlar o günden sonra kırk yıl boyunca birbirlerini katletti. Peygamberimizin soyu kırk yıl gibi küçük bir zaman dilimi içerisinde kurutulmak istendi.
 
Gözünden sakındığı torunları katledildi. İsmiyle müsemma güzel yüzlü, cennet gençlerinin efendisi Hasan’ı, elmas tozuyla zehirleyerek ciğerlerini paramparça ettiler. Hüseyin’i de Kerbela’da şehit ettiler. Kısacası Ehl-i Beyt’in kökünü kazımak istediler. 
 
656 yılında Cemel Savaşı’nda on üç bin kişi öldü. Bir yıl sonra da bugünkü Rakka kentinin doğusunda yer alan Sıffin’de yetmiş bin Müslüman yine Müslümanlarca öldürüldü. O gün orada bir daha birleşmemek üzere üçe ayrıldılar. Sonrasında Hz. Ali suikastla şehit edildi. Suikastlar, iktidar mücadeleleri, Cemel, Sıffin, Kerbela, Harre katliamları ve oradan günümüze kadar uzanan kanlı savaşlar ve derin acılar. 
 
Yıl 680. Yer, Kerbela. Kerb ve bela yani keder, hüzün ve musibet çölü. Tarih ne böyle bir acımasızlık gördü ne de böyle bir ihanet. Hüseyin’e defalarca mektup yazan “Senden başkasına biat etmeyiz” diyen yirmi bin Kufeli, o gün orada İslam davasını sattı.  
 
Hz. Hüseyin’,i Rey valiliği uğruna susuz bırakan ve katledilmesine neden olan kişi, cennetle müjdelenen on kişiden biri olan Sa’d b. Ebi Vakkas’ın oğlu Ömer’den başkası değildi.
 
O gün orada hakkı, hakikati, Kur’an-ı, Hz. Muhammed’i savunan yetmiş iki kişi; kitabı tahrif etmek isteyen bozguncu, azgın bir taife ile çatışarak can verdi. Hz. Hüseyin’in katledildiği günden itibaren bu topraklarda acı, kan ve gözyaşı dinmedi. İnanmayan, bugünkü Ortadoğu İslam coğrafyasına bir baksın!
 
Müslümanlar, “Üzerinde kul hakkı olan benimle birlikte yarın şehid olamaz. Üzerinde başkasının hakkı olan burayı terk etsin” diyen Hz. Hüseyin’in davasını, tavrını, duruşunu, ne uğruna mücadele ettiğini idrak edemezse eğer, bugünkü meselelerini çözemezler. Bu, aşure partileri düzenlemekle olacak bir iş değil.
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.