30 Nisan 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara21°C

ÜLKÜ ÖNAL: RUS’TAN KAÇAN DEDELERİMİN KONAKLADIĞI İSKİLİP’E DAİR İZLENİMLERİM

Çocukluğumuzda bize masal gibi gelen büyüklerimizin acılarla dolu muhacirlik anılarında hep İskilip’in adı geçerdi. Yaya olarak Artvin’den kalkıp Anadolu’nun içlerine bin bir güçlükle gelmişler.

Ülkü ÖNAL: RUS’TAN KAÇAN DEDELERİMİN KONAKLADIĞI İSKİLİP’E DAİR İZLENİMLERİM

18 Ocak 2023 Çarşamba 13:15

 Şimdi ilçe olan Karaveran’ı (Oğuzlar) duymuştum. Çünkü dedelerimin sülaleleri orada konaklamış. Adem dedem Hacı Hüseyin ağanın yanında yetim/öksüz olduğu için boğaz tokluğuna yıllarca çalışmak zorunda kalmış. Dedelerimin kaldığı diyarları hep görmeyi arzulardım. Bakanlıkta çalışırken oralarda kalan köylülerimle telefonla görüşüp akrabalarıyla buluşturdum. O tarihlerde bazı amirlerim benimle uğraştıkları için araştırma yapma şevkim kırılmıştı. Birçok çalışmam yarım kalmıştı. Emekli olmak zorunda bırakıldığım günlerde boşlukta kalmıştım.

Pazartesi günleri Yazarlar Birliği’nde üniversite hocalarının “Mesnevi” okumalarına katılmaya başladım. Çok sevdiğim dergileri de orada okuyordum. Ülkemizin yetiştirdiği duayen yazarlarımızdan D.Mehmet Doğan’la, İbrahim Ulvi Yavuz’la, Ahmet Fidan’la, Halil İbrahim Çelik’le, Kerime Yılmaz’la, Gürcü Seven’le, başkanımız Sosyal Bilimler Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’la orada tanıştım. Zor günlerimde kültürel alanda sığınacak limanım oldu. Bana yardım edip yol gösterdiler. Ayrıca yazarların telif haklarını korumak için kurulmuş üyesi olduğum bir meslek birliğinde mahkemece hak ettiğim parayı vermediler. Başkanı tarafından kandırıldım. Hakkımı aramaya kalkınca tepkilere maruz kaldım. Yazarlar Birliği bana çok farklı gelmişti faaliyetlerini yakından takip edip yayınlarından yararlanıyordum. Hatta Artvin’de ki şairlere bile armağan ediyordum.

          14 Ocak 2023 tarihinde Yazarlar Birliği’nin desteğiyle Akşemseddin’in vefatının 564.yılında İskilip’te yad edileceğini öğrendim. Rektör beye katılmak istediğimi söyledim. İskilipli yazar Ali Kılcı’yla iletişimi sağladı ve cumartesi sabahı beni Keçiören’den aldırdı. İskilip belediyesinin tahsis ettiği minibüsle yola revan olduk. Düz ve ağaçsız yerlerden geçerken aklımdan hep fidan dikip buraları ağaçlandırmak geçerdi. Araba’daki birisi tarlayı ağaçlandıralım deyince dayısı ona “Milleti başımıza güldüreceksin.” demiş. İskilipli Avukat Hamit Çağıl tarafından ağaçlandırılmış yerler gördüm. Orman bize ne büyük nimetmiş diye düşündüm. Çam ağacının kokusunu ciğerime çekmekten, ormanın içerisine dalıp yürümekten ne kadar mutlu olduğumu anladım. Sis olduğu için Kızılırmağın akışını seyredemedim. Dedemle ağabeyi Şaban’ın sırtlarındaki yorganı ırmaktan geçirmek için kavga edip ıslanmaları aklıma geldi.

İki saat civarında yol aldıktan sonra kalenin eteklerinde belediyenin işlettiği konağa doğru tırmandık. Genç kaymakam bizi karşıladı ve tek tek herkesle tanıştı. Kendisi de Giresunluymuş. Yine MHP’li Belediye başkan vekili bayan da program boyunca bizimle beraberdi. Daha önce Çorum’a geldiğimde bayanlarla hiç söyleşi yapamamıştım. Bayan belediye başkan yardımcısı görmek beni hem şaşırttı hem de sevindirdi. İskilip’e özgü kıymalı pide, su böreği, reçel ve peynirlerden oluşan yöresel kahvaltımızı yaptık. Çay içmememe rağmen sobanın üzerinde demlenen çayı görünce dayanamayıp içtim, tadı çok güzeldi. Hizmette gayet güzeldi bir tane bayan garson vardı. Çilek kolonyası, çilek lokumu ve diğer yiyeceklerin satıldığı satış yeri vardı ama uğrayamadık. Bize hediye ettikleri çilek lokumu ve kolonya çok güzeldi. Küçük bir ilçede bu kalitede ürün çıkardıkları için belediyeyi kutluyorum.

Kalenin içerisinde çok güzel eski evler varmış ama belediye yıkmış. Tek tük eski yapılar gördüm arabayla geçerken ama çekemedim. Birisi kerpiçtendi. Yemek yediğimiz konak ahşaptandı ve iki katlıydı. Buraya Bedri Rahmi Eyupoğlu’nun adı verilmiş. Şair, bir dönem İskilip’te yaşamış.

Aşağıya inerken ben Erzurum muhaciri bir akademisyenin arabasına bindim. Adı Oktay Türkoğlu idi. Çorum’da birçok muhacir var bu konuda bir kitap çalışması yapılmalıdır diye düşünüyorum. Hatta bu konuda bir göç müzesi bile kurulabilir. Yerel basın bürosuna uğradık ve çaylarımızı içerken Coşkun Akkoca ile tanıştık. Eniştesi Artvin muhaciriymiş. Wikipedia’da derleme sözlük çalışması yapılırken o zamanın kütüphane müdürü 2000 kelime derlemiş ve 1940’lı yıllarda kitap olmuş diye yazıyordu. Kütüphane müdürü ve diğer kişilere sordum ama bilgi alamadım. Eski bir kütüphaneye sahip olan İskilip’ten birçok el yazmasının Çorum’a gönderildiğini öğrendik.

Şeyh Muhyiddin-i Yavsi (1530) camiinde Akşemseddin için mevlit okunuyordu ama yetişemedik. Öğle namazını hocayla eda ettik. Cemaat’in bu kadar çok olmasına şaşırdım. Ebusuud Efendi camiyi babası Şeyh Yavsi’nin türbesine bitişik olarak yaptırmış. Annesinin türbesi caminin önündedir. Annesi Sultan Hatun Ali Kuşçu’nun kızı olduğu söylenir. Ebussuud Efendi, İskilip’e cami, mektep, han ve köprü gibi birçok eser bağışlamış.  

1914’de muhacir olan atalarım 1921 tarihinde zalim Rus çekilince geri dönmüşler. Bir iki yılını yollarda konakladıklarını düşünürsek 4-5 yıl İskilip Karaveren’de kalmışlardır. O aklıma gelince camide gözlerim doldu. Şartlar zorda olsa bu topraklarda barınıp karınlarını doyurmuşlar. Hanımlara ayrılmış bölümde üç kişiydik. Erkeklerin çıkmasını beklerken gruptan ayrı düştüm. Beni minibüsle birlikte geldiğimiz Mustafa Yolcu beklemiş. O da Bayburt muhaciriymiş. Birlikte öğretmen evine gittik ama salon dolmuştu. Bastonlu sakallı dedeler geri dönüyordu üzüldüm. Geçmişlerine ne kadar saygılılar ve manevi bağları güçlü diye de sevindim. Ön sıraya oturmak zorunda kaldım. O kadar yol gelmiştim geri çıkamazdım. Programa bir müddet vali de katıldı. Programda yer alan konuşmacılar şu konuları dinleyicilere aktardılar:

Türkiye Yazarlar Birliği genel başkanı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi rektörü Prof. Dr. M. Kazım Arıcan “İskilip’li Orhan Münir Çağıl’ın Hukuk ve Ahlak Anlayışı”; TYB’nin şeref başkanı Mehmet Doğan “Akşemseddin ve Hacı Bayram İlişkisi”; TYB yönetim kurulu üyesi Ali Kılcı “Akşemseddin Mekanları ve İskilip Evlik Tekkesi”; Hitit Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yakup Coştu “Ebusuud Efendi Fetvalarının Topluma Etkisi”; Bolu Çorumlular Derneği şeref başkanı Fikret Kısar ise “İskilipli Hamit Çağıl ve Ziya Çağıl Kardeşlerin Hayatı” nı anlattı.

Program güzel geçti ve ilgiyle dinledim. Arada öğrenciler şiirler okudu. Kızılay derneği de gençlerle katkı sundu. Açılışta öğrencilerden Kur’an dinledik. Akşam yemeği için tekrar konağa vardık. Geleneksel yemeklerinden et suyuyla yapılmış şehriye çorbası ile meşhur İskilip dolması yedik. Bakır lengerler içerisinde gelen dolma çok uzun süre ateşte pişen bir yemektir.. dolmanın olmazsa olmazı, sirke salata servis edildi. Çok nefisti. Tatlı olarak süt katılarak yapılmış beyaz un helvası ikram edildi.

Şapka kanunu çıkmadan yazdığı bir kitap için asılan İskilipli Atıf Efendi’nin 10-15 sene önce taşınan mezarına gittik. Gül Baba Mezarlığının yanındaki türbenin etrafında binalar vardı. Üzeri çadıra benzer demir bir kafesle örtülmüştü.  Ruhuna birer Fatiha okuyarak oradan ayrıldık.  

 İskilipliler biz Çorumluyuz demezlermiş. Soranlara biz İskilipliyiz derlermiş. Kendilerini ve ürünlerini farklı görüyorlarmış.

Gayretli ve mütevazi başkanımız rektör bey Artvin’de bir bilgi şöleni yapmak için çaba sarf etmemi istedi ama taşradaki işler başkenteki gibi olmuyor. Yöremizin ünlü halk şairlerinden Efkari ile Huzuri’nin sempozyumu olabilir. D.Mehmet Doğan, Borçka Maçahelli olan Ahmet Hamdi Tanpınar adını önerdi. Vali Cengiz Aydoğdu Kültür Merkezi’ne adını verdiği için tepkiler olmuştu. Son yıllarda resmi kurumlar hep şiir kitapları çıkarıyor. Bir şairin üç resmi kurumdan şiir kitapları çıktı. Artvin gibi okur yazarı çok olan bir yere bilimsel bir sempozyum yakışır diye düşünüyorum.

Dedemin Osman amcası Karaverendeyken köylüsü Ayşe’yle nişanlanıyor. Bu güzel kızı ağa kaçırmış. Onun üzerine maniler dizilmiş. Bunlardan birisi günümüze kadar gelmiş:

Cevizin oytuğuna

Gün doğar çoytuğuna

İnsan meyil verir mi

Muhacir çocuğuna

Muhacirleri ötekileştirmişler. Günümüzde de durum aynı Irak Telafer’den gelen göçmen çocuklarına yardım etmeye çalışıyorum ama öğretmenler ilgisiz kalıyor. Bir öğretmen çocuğu olarak çok üzüldüm. Ne Arapça, ne Türkçe biliyorlar. Bir nesli kaybediyoruz. Irak’ta Türk oldukları için dışlanmışlar. Burada da dışarıdan geldikleri için dışlanıyorlar

Ali Kılcı hocam bir müddet İskilip’te yaşayan Akşemseddin hakkında bir kitap yayımlamış. Sağ olsun bana da bir tane hediye etti. İskilipliler çok misafirperver ve kültürlerine bağlı insanlardır. Burası geçmişte ilim irfan yuvasıymış. Üç tane ilçe İskilip’ten ayrılınca cazibesini yitirip göç vermiş. Köylüler kültürleriyle beraber şehre indiler diyorlar. Burada Greyder ayakkabı fabrikası çalışıyor. İskilip’ten ayrılırken bir daha yine gelip derlemeler yapsam diye düşündüm. Dedelerimin kaldığı Oğuzlar’ı görebilsem diyerek buraya veda ettim. Köyüm Sakarya ile Ardanuç’un diğer köylerinden göçmüş insanlara o zor günlerde köylerini açan Çorumlulara selam olsun diyorum.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.