07 Mayıs 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara11°C

VEDAT BİLGİN: VARLIK VE BAĞIMSIZLIK

Biri Alpaslan Gazi’nin bu toprakları vatan kılmamızı sağlayan, kapıları açan zaferi, diğeri gazi Mustafa Kemal Paşa’nın burayı sömürgeleştirmek için gelenleri bu topraklardan kovduğu, söküp attığı zaferin bayramıdır.

Vedat Bilgin: Varlık ve bağımsızlık

27 Ağustos 2018 Pazartesi 10:23

Biri olmadan diğeri olmazdı; bu bakımdan tarihin bir kısmını diğerinden ayırmaya girişmek bizatihi tarihe karşı inkârcı olmaya kalkmak gibi anlamsız bir çabadır; çünkü tarih ancak kendi bütünlüğü içinde anlaşılabilir bir gerçekliktir.
 
“Biri Anadolu’daki varlığımızın, diğeri bugün hâlâ burada bağımsız bir devlet olarak yaşamamızın sembolüdür. Bin yıllık bu yürüyüşün, millet olmanın tarihsel anlamını kavramadan, hele bunları unutarak bu coğrafyada yaşamak mümkün değildir; eğer bu tarih toplumsal bilinç yaşıyor olmasaydı ‘son ihanet’ olan darbe girişimi de mağlup edilmiş olamazdı.”
 
BİZ KİMİZ, MALAZGİRT NERESİDİR?
 
Türklerin Anadolu’da görülmesi daha eskilere uzanmaktadır fakat Malazgirt sadece bu topraklara gelmenin, savaş kazanmanın ötesinde siyasi bakımdan bir dönüm noktası teşkil ettiği için farklı bir anlam taşımaktadır.
 
Malazgirt olayı birkaç yönüyle üzerinde durulması gereken, sadece biz Türklerin değil bütün insanlık için önemi olan bir olaydır. Türkler Anadolu’ya yerleşmeselerdi insanlığın da İslam’ın da tarihi akışı farklı olurdu. Meselenin ilk yönü, Bizans, Anadolu coğrafyası ve Akdeniz’le ilgilidir. Diğer yönü, Batı ve Doğu’nun medeniyet olarak karşılaşması ve etkileşimiyle ilgilidir. Tarihin en uzun süren en büyük imparatorluğunun bu coğrafyada Türkler tarafından kurulduğunu düşünmek gerekir.
 
“Anadolu’da medeniyetin devam etmesi için her şeyden önce siyasi bakımdan istikrara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu coğrafya, esas itibarıyla ekonomik olarak hem tarımsal üretim hem ticaret bakımından zengin olduğu için, burada gözü olanların az olmadığı bir yer olduğu unutulmamalıdır. Burada yaşamanın kuralları vardır: Anadolu’da yaşayan, yaşamak isteyen her devlet birincisi, istikrarı sağlayacak bir siyasi güç sahibi olacaktır; ikincisi ekonomik toplumsal ve organizasyonu merkezkaç eğilimlere karşı dirençli olacak; üçüncüsü ise devletle toplum arasında ilişki uzlaşma ve rızaya dayanmak zorundadır. Türkler böyle bir devlet düzeni kurdukları için bin yıldır buradadırlar bu bilinçle gelecek bin yıllarda da burada olacaklarıdır.”
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.