- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara13°C
- İzmir15°C
- Konya13°C
- Sakarya14°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep15°C
VEDAT BİLGİN'DEN: 29 MAYIS FETİH BAYRAMI
Nedense ülkemizde bayramların çokluğundan şikâyet edilir. Herhangi bir Batı ülkesinde bir süre yaşamış olanlar bunun doğru olmadığını hemen fark edebilirler.

Doğu ve Batı
Fetih olayı, Türk-İslam medeniyetinin siyasi bakımdan doruk noktasıdır. İslam medeniyeti Türkler'le birlikte yeni imkânlar kazanmıştır. Türkler'in Orta Asya'dan İran'a, Babür'le Hindistan'a, Horasan'dan Anadolu'ya orta zamanların en büyük sentezlerinden birini yarattığını görmeyenler, daha çok oryantalistlerin bakış açısıyla onları savaşçı-göçebe topluluk olarak değerlendirenler, bu sentezi anlayamazlar.
Bu sentezin mimarlıktan şehirciliğe, musikiden edebiyata, tarımdan zanaat üretimine, pazardan ticarete ve hukuktan astronomiye kadar uzandığını, kendi çağı içerisinde bilimi, aklı, estetiği ve inancı birleştirdiğini görmeden, fetihlerin arkasındaki dinamizmi ve gücü, savaşçı ruha indirgemek hiçbir şeyi açıklayamaz.
Türkler'in savaşçılığını üstün hale getiren, onların bahsedilen bu medeniyet unsurları içerisinde elde ettikleri siyasi güç ve onun askeri unsurlara yansımasıdır. Bizans'ın kaybetmesinin arkasında 15. yüzyılda Batı uygarlığının siyasal örgütlenme biçimi olan feodalitenin krizi olduğu kadar, kilise üzerinden bütün düşünce ve zihniyet dünyasına yansımış olan skolastik anlayış ve gayri insanı baskıcı örgütlenme modeli de vardır.
Batı'nın doğuyla sarsıcı etkileşime yol açan iki büyük karşılaşması yaşanmıştır. Bunlardan biri Endülüs'tegerçekleşmiş, diğeri ise Anadolu'da yaşanmıştır. Batı'nın büyük dönüşümü yaşadığı, bilim ve zihniyet devriminin kaynaklarını buralarda aramak gerekir.
Uygarlıkların karşılaşması olmasaydı, zaman çok kolay değişmezdi. Mesela Batı'nın Orta Çağı daha uzun bir çağ olabilirdi. Bu bakımdan uygarlıklararası ilişkilerde ticaretin, bilgi alışverişinin rolü olduğu kadar zaman zaman bunlardan daha fazla da, savaşların rolünden bahsedilmektedir.
Fetih ruhu
İstanbul'un Fethi, Batı açısından klasik uygarlık döneminin bütün doğrularından şüphe edilmesine yol açmıştır. Doğu yani Türkler karşısında bu büyük mağlubiyet, Batı'da değişimin sadece kaçınılmaz değil, zorunlu olduğunu ortaya çıkarmış, bu konudaki arayışların meşruluk kazanmasına fırsat yaratmıştır. Bu durum, başta kilise olmak üzere, düşünce ve din otoritelerinin hâkim paradigmasından kuşku duyulmasının, bu vesileyle yeni bir paradigmaya geçişin şartlarını hazırlamıştır.
İstanbul'un Fethi'ni duygusal bir bağlamın dışında, bütün insanlık için anlamlı hale getiren olaylar dikkate alındığında, 29 Mayıs gününün bayram olarak kutlanmasının yalnızca bizi ilgilendirmediği de daha iyi görülebilir.
İstanbul bu fetihle her şeyiyle değişmiş, yeni bir medeniyetin örtüsüne bürünmüştür. Fetih ruhunu kavramak bir medeniyet bilincine sahip olmayı gerektirir.
Yeni bir çağın başında kendi medeniyet değerlerimizle çağı yeniden yorumlamak için 29 Mayısları anlamak durumundayız.
28.05.2012 Bugün
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.