- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul18°C▼
- Ankara18°C
- İzmir19°C
- Konya17°C
- Sakarya16°C
- Şanlıurfa24°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep21°C
VEDAT BİLGİN'DEN: KOMŞULARLA SIFIR SORUNDAN BÖLGESEL BARIŞA
Son zamanlarda en çok üzerinde durulan, en çok eleştirilen konu bu. "Komşularla sıfır sorundan nereye geldik? Dün Suriye ile ortak bakanlar kurulu toplantısı yapıyorduk, bugün savaşın eşiğindeyiz.

Bu eksenlerden biri, Türkiye'nin devletten devlete kurduğu ilişkiler, diğeri devletten halka kurulan ilişkiler, sonuncusu ise halktan halka kurulan ilişkilerdir. Türkiye, küresel sürecin esas gelişme imkânı sağladığı alanın halktan halka, sivil toplumdan sivil topluma kurulan ilişkilerle büyüdüğünü bildiği, fark ettiği için, diğer iki ilişki biçimini de bütünüyle bu üçüncüsünün yolunu açmak, imkânlarını genişletmek üzere değerlendirmektedir.
Bunu uyguladığı politikalarla beslemeye veya desteklemeye çalışmaktadır.
Türkiye'nin 'dün Suriye ile yakınlaşması' da 'bugün uzaklaşması' da bütünüyle bu ilişki eksenleri etrafında anlaşılmak durumundadır. Suriye'yle kurulan ilişkilerde yakınlaşma ve sıcaklık yaşandığı dönem, Suriye halkıyla ve sivil toplumuyla Türk devletinin yoğun bir etkileşim yaşadığı dönemdir.
Bunun kaçınılmaz olarak Suriye halkıyla Türkiye halkının olağanüstü bir temas imkânı kazanmasına yol açtığını, sadece Hatay, Gaziantep ve Güneydoğu Bölgesi'yle sınırlı kalmayacak bir şekilde yaygınlık kazandığını söyleyebiliriz. Bu konjonktürde Türkiye devlet olarak, 'Türkiye modeli'ni bütün bölgeye açtığı gibi, Suriye'ye de daha etkin bir şekilde açmış olmaktadır. Esasen baharın gelişmesinde Türkiye'nin etkisinin bu bağlamda ortaya çıktığı bilinmektedir.
Suriye yönetiminin, Tunus'tan başlayan Arap Baharı'yla birlikte meydana gelen dalgaya verdiği cevap, zaman içerisinde Türkiye'nin Suriye Devleti'yle kurduğu sıcak ilişkileri sürdürmesinin imkânlarınıortadan kaldırmıştır. Dolayısıyla "Dün Suriye'yle çok yakındık bugün niye uzağız" sorusunun cevabı, konjonktürün getirdiği değişimde, Suriye'nin kendi halkının taleplerini baskıyla, şiddetle ve katliamla karşılamaya kalkmasında aranmalıdır.
Bölgesel barışa doğru
Türkiye'nin, Suriye ile olan ilişkilerini hiçbir şey yokmuş gibi devam ettirmeye çalışması, yukarıda bahsedilen 'devletten halka' kurulan ilişki eksenini tahrip etmesi anlamına gelecekti. Türkiye bunu yapmayarak Suriye'yi bu yanlıştan uzaklaştırmaya, tabiri caizse, bir şekilde 'yumuşak bir geçiş'le dönüştürme arayışına girmiştir. Bunda başarılı olamayınca, ortaya bugünkü tablo çıkmıştır.
Türkiye'nin dün Tunus, Mısır, Libya karşısındaki tavrını anlamayanların, bugün Suriye karşısında sürdürdüğü politikaları anlaması beklenemez. Türkiye uyguladığı strateji ve buna dayanan politikalarıyla aslında eski bir çağın, eskimiş kurumlarının ve yönetim biçimlerinin 'küresel çağ'a uygun hale getirilmesine katkı yapmaktadır.
Bu herhangi bir oyunun bir parçası olmak değildir. Tarihsel ömürlerini doldurmuş olan, kapalı siyasal rejimlerin, tarihsel olarak 'küresel çağ'la çelişen yapılarının çözülmesinin sonucudur. Türkiye Hegelci söyleyişle, bu değişimle 'zamanın ruhu'nu temsil etmektedir.
04.07.2012 Bugün
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.